Senaryosunu Feride Çiçekoğlu’nun yazdığı ve Tunç Başaran’ın yönettiği “Uçurtmayı Vurmasınlar”, Agah Özgüç’ün kaleme aldığı “100 Filmde Türk Sineması” adlı kitabında yerini aldı. Filmde 5 yaşında bir çocuğun gözünden kadınlar hapishanesi ve sevgi anlatılıyordu.
Çocuk, zihinlerde ve yüreklerde iz bırakan kopup giden uçurtmasının geri döndüğünde jandarmalar tarafından vurulup vurulamayacağının sorusunu soruyordu.
İşte buna benzer bir diyalogu da CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal yaşadı.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu heyetinde bulunan Tanal, Bakırköy Kadın ve Ceza Tutukevi’ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında 5 yaşında bir çocuğun kendisine sorduğu sorunun ardından gözlerinin dolduğunu açıklayan Tanal, o diyalogu şöyle anlattı:
“4-5 yaşlarında bir çocuk bana yaklaşarak, ’Amca adam öldürürsem kaç sene yerim’diye sordu. Bir çocuk bu soruyu aynen bu ifadeyle soruyor. Bir çocuğun bunları düşünmesi ne demek? Dehşet içinde kaldım. Bir çocuk cezaevinde tutuklu bulunan mahkûmların arasında nasıl büyüyebilir? Yaşıtları ne hayaller kuruyor, bu çocuk neler düşünüyor. İnanılır gibi değil. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Bu sosyal bir sorun. Cezaevinde kalmak zorunda olan çocukları kreşe ya da yuvaya götürüyorlar. Ancak o zaman da haftada bir defa annelerini görebiliyorlar. Hiç olmazsa haftada 2 ya da 3 defa annelerini görsünler. Ben de bölge yatılı okulundan mezunum. Bazı şeyleri iyi biliyorum. Çocuğun anne sevgisine, şefkatine ihtiyacı var. Bu çok ciddi bir sorun, bu çocuklar bu ortamlarda büyüyemez. Çocuğun sorusu karşısında dondum kaldım.”
AKP’de “kol saati” klasik hediye paketinde
BMM’de Genel Kurul çalışsa da vekillerin kafaları da yürekleri de seçim bölgelerinde. AKP ve MHP’de durum malum; “lider” in kerametinden sual olunmuyor. Ama iş CHP’ye gelince ön seçim, eğilim yoklaması lider kontenjanı...
AKP ve MHP’li vekiller hallerinden çok CHP’lileri konuşuyorlar. CHP’li vekillerle karşılaşan AKP ve MHP’lilerin ilk sorusu “Ön seçim mi, kontenjan mı” oluyor.
O selamlaşmalardan biri de AKP Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın ile CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak arasında yaşandı. Kısa bir selam faslından sonra muhabbet seçimlere kaydı.
İstanbul, İzmir ve Ankara vekillerinin şanslılığından, Anadolu illerininkilerin şansızlığından söze girildi. Seçmen isteklerini iktidarda olsalar yerine getirememekten sitem eden AKP’li Aydın, çıkış yolunu şöyle açıkladı: “Vatandaş, olur olmaz her iş için kapımızı çalıyor. Tayin, terfi, özürlülük raporu. Bazılarına gücümüz yetiyor, bazılarına yetmiyor. Seçmene gittiğimizde sarılıp, öpüyoruz, hal hatır soruyor. Yine iktidar olacağımız beklentisi yüzünden pek de tepki çekmiyoruz.” Aydın, kısa sohbetten sonra odasına gitmek için harekete geçerken Şafak’a, “sizin ilde ön seçim mi var” sorusunu yöneltti. Şafak’tan “Evet” yanıtını alınca da AKP usulü başarının formülünü özetledi;
“Üyelere hemen bir çanta hazırla, içine de kol saati koy!”
Kılıçdaroğlu “bu kez de portakal yedi” dedirtmediler
Şanssızlıklar, protestolar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun peşini bir türlü bırakmıyor. TBMM’de yumruklu saldırı, emekliler toplantısında atılan ayakkabı...
Hal böyle olunca korumalar ve CHP’li görevliler de istim üstünde. Hele grup toplantılarında önlemler, stres, gerginlik zirve yapıyor. Geçen haftaki grup toplantısının öncesinde de portakal krizine ev sahipliği yaptı CHP grup salonu.
Antalya’nın Finike CHP İlçe örgütü toplantıya misafir oldu. Finike olunca da karınca kararınca, çam sakızı çoban armağanı portakallar kasalara yüklendi. Toplantı salonunda vekillerin masalarının üzerine birer tane konuldu.
İşte kriz de bundan sonra çıktı. Bir görevli duruma uyandı. En kötüsünü düşündü ve ola ki biri sırf medyatik olmak için kürsüye portakal atıverirdi.
CHP’li görevliler düşündüler, taşındılar ve manşetlere “Kılıçdaroğlu bu kez de portakal yedi” başlığıyla haber olmamak için portakalları geri topladılar.
CHP milletvekilinin damadında Mahir, Deniz isyanı
CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat solun eski tüfeklerinden. Avukat kızı Eda’yı 2011 yılının ekim ayında Mimar Tolga Ünür ile evlendirdi. Genç çift daha sonra da ilk çocuklarının doğum sevincini yaşadı. Durdu Özbolat da dede olmanın mutluluğunu tattı. İş gelip çocuğa isim koymaya geldi. Özbolat, 1968’in gençlik liderlerinden Mahir Çayan’ın adını torununa uygun gördü. Damat, kayınpederinin bu isteğine karşı çıkmadı. Geçen günlerde Ünür çiftinin bir çocukları daha dünyaya geldi. Aile kız çocuk sevincini yaşarken Özbolat yine isim babalığı yaptı. Kız torununa bu kez de Deniz Gezmiş’in adını verdi. Damat, yine ses çıkarmadı ama soldaki isimler tükenir umuduyla hevesini 3’üncü çocuğa sakladı.