BMM’de adları yolsuzluk ve rüşvete karışan 4 eski bakan hakkında Soruşturma Komisyon’u kuruldu. İte kaka kurulan komisyona AKP uzun süre üye vermedi. Nihayet oyalama, öteleme derken Komisyon’a seçilen vekiller üzerinde de ince elendi sık dokundu. Komisyonda AKP’nin 9, CHP’nin 4 MHP ve HDP’nin birer üyeleri var.
MHP’yi Komisyon’da Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu temsil ediyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, aradı taradı ve özgeçmişi bir hayli yüklü “Sanayici, iş adamı, mali müşavir, gazeteci-yazar” Dedeoğlu’nu buldu.
Aslında seçim çok isabetliydi!
Niye mi?
Sanayici, iş adamı ve mali müşavir kimliğine sahip Dedeoğlu, iddia edilen akçeli işlerle ilgili sayılara bir hayli aşina. Uzun uzun sıfırlı rakamlardan ürkmüyor. Komisyona tanık olarak gelen herkese çekinmeden cesur sorular soruyor.
Kulislerde ise bir başka havada “mesut” şekilde dolaşıyor. Komisyonda konuşulanlarla ilgili olarak tek kelime söz etmiyor. AKP’liler bile laf arasında ağızlarından bir şeyler kaçırsa da Dedeoğlu, “sanayici, işadamı ve mali müşavir” ketumiyetiyle kendisine yöneltilen soruları geçiştirirken, “gazeteci-yazar” unvanını nedense yok sayıyor!
*****
PKK da “Akil Adamlar” heyeti kurdu
AKP ve PKK arasında adeta göbek bağı var. Biri ne yaparsa diğeri de aynısını yapıyor. AKP, ihanet sürecini meşrulaştırmak amacıyla “akil adamları” sahaya sürdü. PKK da ondan geri kalmadı. Kaçırıp katlettiği, sokak ortasında kurşunladığı, işkence ile şehit ettiği koruculara karşı yumuşama(!) politikası gütmeye başladı. Bunun için de bilin bakalım ne yaptı?..
Bölgenin ileri gelenlerinden, kendilerine yakın isimlerinden “akil adamlar” heyeti oluşturdu. Bu “akil adamlar” köy köy, mezra mezra dolaşıp korucuları silah bırakmaya ikna etmeye çalışıyorlar. Silah bıraktıktan sonra da PKK’ya destek olmalarını istiyorlar.
Peki hükümette durum ne?
Onlar “paralel yapı” ile kararlılıkla mücadele ediyor.
Biz yine bölgeye dönelim...
PKK’nın “asayiş” adı altında sokaklara saldığı, yol kesip, kimlik kontrolü yapan ama adı asla ve asla “paralel yapı” olmayan terörist şebekesinin icraatlarına göz atalım.
20 Kasım’da KCK Asayiş, Şırnak’taki Komando Birliği’nde görev yapan Uzman Çavuş E.K’nin kullandığı otomobilin önünü saat 02.00 sularında kesti. Otomobilinden indirilen E.K’nin önce gözleri bağlandı, ardından da kollarına arkadan kelepçe vuruldu.
İstihbarat birimlerinin dikkatini de “kelepçe” olayı çekti. Çünkü teröristler ilk kez kaçırdıkları bir askere kelepçe vuruyorlardı. E.K, bir gün sonra bırakıldı. Ama üzerindeki para ve değerli ne varsa çalındı. Otomobiline de el konuldu...
*****
Kandil; “son tahlilde”...
İktidar ile bebek katili Öcalan’ın İmralı’daki koyu muhabbetlerine Kandil’dekiler limon sıkıyor. Bu yüzden muhabbetin tadı kaçtı. Her ne kadar; İmralı-Ankara-Kandil arasındaki muhabere hızlansa da, hat koptu kopacak. Özellikle “Kobane” deki sözde başarı, AB, ABD, İsrail ve İran’ı arkalarına almanın rahatlığı, terör örgütü listesinden çıkarılma havucu ve özgürlük savaşçısı statüsüne ramak kalması Kandil’dekileri sarhoş etti. PKK, 27 Kasım 1978’de kuruldu. 36 yılın içine bir de 12 Eylül darbesini ekleyin. 1984’te kanlı saldırılarına başladı ve 1999 yılının Şubat’ında bebek katili, emekli Albay Abdullah S. tarafından uçakta “memlekete hoş geldin” sözleriyle karşılandı. Öcalan’ın tartışmasız kanlı liderliği üç aşağı beş yukarı 15 yıl sürdü. Yıl neredeyse 2015’e geliyor.
Keser döndü, sap döndü, bakmayın “önder Apo” söylemlerine Öcalan’ın otoritesi içten içe tartışılır ve de sorgulanır oldu. Öyle ki Kandil’in bebek katilinin MİT ile muhabbetinden dolayı “Son tahlilde hain ilan” etmeye hazırlandığı Fidan’ın da kulağına geldi. MİT, alel acele frekans ayarı yapmak için HDP’li İdris Baluken’i Kandil’e gönderdi. Bakalım Kandil jargonuyla “son tahlil” de Öcalan’ı MİT kurtarabilecek mi?
Uyanık Espiyeli
TBMM’de her Salı AKP grup toplantısına gelen vatandaşlar buldukları her fırsatta Bakanlara ilinin sorunlarını anlatmak için can atıyor! Geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın başı bir hayli kalabalıktı. Kuliste bekleyen Giresun’un Espiye ilçe teşkilatından bazı kişiler Avcı’nın önünü kesti. İstekleri basitti. Kendileri için değil Espiye için çırpınıyorlardı. Meslek Yüksek Okulu’nun binası yeterli değildi. 16 derslikli okul, ihtiyacı karşılamıyordu. Avcı’dan Milli Eğitim’in envanterinde bulunan 24 derslikli okulu MYO’ya devretmesini istiyorlardı. Avcı, istekleri sabırla dinledi. Bir iki söz söylemeye çalıştı. Ancak Espiyeli teşkilat yöneticileri tuttuklarını koparan cinstendi. Avcı, yutkundu yutkundu ve bir vakit sonra dayanamadı, belli ki hazırlıklıydı, telefonundan iki okulun özelliklerini gösteren şemayı açtı. Başladı sıralamaya..
“Sizin bina 16, bizimki 24 derslikli, sizde şu kadar bizde bu kadar öğrenci var. Sizin bina depreme dayanıklı değil. Bizimki dayanıklı. Sizin binanın depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Ayrıca sigorta yaptırmak da ihtiyaç.”
Avcı saydı döktü ama Espiyeli kararlıydı. Avcı’yı da zaten iş olsun kabilinden dinliyordu.
Son bir atak daha yaptı. “Teşkilat, parti” dedi. Ancak Avcı, çoktan elini uzattı ve “Allah kolaylık versin” diyerek uzaklaştı.