Türkiye'nin, Rusya ile ilişkileri yaklaşık beş asırlık bir zaman sürecidir. Bu beş asırda Rusya değişik rejimlerle tanıştı, yönetildi. Çarlık Rusyası, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Kapitalist Rusya...
Bu dönemlerin ortak ve değişmeyen çizgisi; bütün devlet politikalarının özünün, kökünün; Rus Milliyetçiliği olmasıdır.
Stalin bu kesin siyaseti; "Rusya'da Rus olmayan her şeyi yıkacağız ve Rus'a göre yeniden kuracağız." diyerek özetlemiştir.
Nitekim Çarlık devrinde devlet siyasetlerinin tayin edici ve itici gücü "Rus ırkının menfaati" olmuştur. Sosyalist ve Marksist dönemde diğer milletler, Slav ırkı için merhametsizce ezilmiş ve sömürülmüştür. Bugün liberal Rusya'nın Devlet Politikası değişmemiştir. Rus ırkının yüksek menfaatleri için kaybedilmiş, bağımsızlığını kazanmış coğrafyaların yeniden fethi...
***
Evet, üç ayrı rejim, tek bir millet ve hiç değişmeyen "Devlet Politikası"...
Bu işin sırrı nedir?
Evet, bu işin sırrı "panslavist" ideolojidir.
Bu ideoloji çok iyi araştınlıp, öğrenilmeden; Rusya'nın siyaset stratejileri hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmak ve değerlendirme yapmak mümkün değildir.
***
Strazburg'da ki Avrupa Konseyi Parlamentosu'nda üç yıl ülkemi temsil ettim. Katıldığım bir parlamento toplantısından sonra kitapçıları gezerken, Prof. Dr. H. Kohn'un Panslavizm ve Rus Milliyetçiliği (*) adlı eserini gördüm. Aldım ve otel odamda sabaha kadar okudum.
l. Dönem milletvekilliğimin 1978, 1979, 1980 yıllarında bu kitaptan çok faydalandım. TBMM kürsüsünde merhum Bülent Ecevit ile bir tartışmada cevap verirken, bahse konu kitaptan bazı bölümleri okuyarak tezlerimi açıkladım. Büyük bir tartışma yaşandı.
***
Rusya'da Garboçav'un iktidar olmasıyla müthiş bir çözülme gerçekleşti. SSCB bünyesinde büyük bir dönüşüm oldu. Bütün dünya gibi Türkiye'de bu değişimi büyük bir merak ve ilgiyle takip ediyordu.
Bazı çevrelerde Rusya'nın çökmüş olmasından yaşanan büyük memnuniyet vardı. Hiç şüphesiz, Rusların Türk Dünyasına verdikleri büyük zarar, uyguladıkları sömürü politikaları Ruslara duyulan nefretin sebebiydi.
***
Geçiş dönemi yıllarında; Rusya'nın Marksist planlı ekonomiden, serbest piyasa ekonomisine uyum gayretleri sırasında değişme yolunda büyük sıkıntıları oldu.
Rusya'nın bu darboğazda boğulacağı yolunda yazılar yazıldı, televizyonlar da konuşmalar yapıldı.
Bu konuda benim konuşmalarımda söylediğim hep şu oldu:
"Rusya'da silahlı kuvvetler Panslavist ideoloji ile yoğrulmuştur. Devlet memurlarından meydana gelen bürokrasi tamamen Panslavist ideoloji ile şuur kazanmıştır. Ordu ve bürokrasi, Rus devletinin resmi ideolojisi ile şartlanmış oldukları sürece Rusya'nın yıkılması diye bir durum olamaz. Panslavist ideoloji Rusya'yı yeniden ayağa kaldıracaktır."
Evet, bu gerçekleşti. Rusya ile ilgili tahminlerimde aldanmadım. Rusya, ekonomideki dar boğazlarını şuursuz satışlar yapmadan aştı. Milli ekonomi için önemli kuruluşları devletleştirerek çok önemli adımlar attı.
***
Yıllardır yazdığım ve söylediğim bir cümle var. "Marksizim olmasaydı, kapitalizm dünyayı yakardı"
Nitekim kapitalist, emperyalizm kurucusu ABD, dünyayı kendi sermaye menfaatine göre parsel parsel yıktı, yaktı ve demokrasi götürdü.(!) İnsan onuru; Afganistan'da, Güney Amerika'da, Irak'ta çiğnendi. Ayrım gözetmeksizin kadın, erkek, çocuk, yaşlı bu insaf, merhamet tanımayan Amerikan teröründen nasip aldı. Almaya da devam ediyor.
Eğer Rusya daha güçlü olsaydı, ABD bu kadar pervasız olabilir miydi? Diğer taraftan Çin'in Uygur Türklerine uyguladığı yok etme politikaları karşısında yine Rusya bir koruyucu güç değil midir?
***
Türkiye, Panslavist ideoloji öğrenmek, ideolojinin bir milletin dirilmesinde, ayağa kalkmasında ne kadar ağırlık taşıdığını anlamak zorundadır... Türkiye'nin bir kısım aydınları ancak bu tür araştırmalarla "Kültür Emperyalizmi"nin gönüllü köleleri olmaktan kurtulabilir...
İdeolojiler geçen çağın, en çok konuşulan, tartışılan, uğruna can verilen kavramlarıydı. Bu gün, ideolojiler öldü! deniliyor. İdeolojiler yaşamıyor, ideolojiler saçmalıktır! ifadelerini çokça duyuyor, okuyoruz. Ancak ideolojik gayretler durmuyor. İdeolojik yayınlar birbirini takip ediyor. İdeoloji sahibi devletler devamlı artan güçleriyle varlıklannı koruyor. İşte Rusya, İsrail ve İran bunun en canlı örnekleridir.
Panslavizm ve Rus Milliyetçiliği kitabının öncelikle benim düşünce dünyamda büyük yeri olduğunu yukarıda ifade ettim. Türkçe'ye çevirisini yaptığım bu eser, okuyucu nezdinde büyük ilgi gördü. Okuyucular araştırmanın gücünü, derinliğini takdir ederek, tekrar basılmasına öncü ve destek oldular. Bu kitap, siyasete ilgi duyan herkesin başucu kitabı olacak değerdedir.
(*) Panslavizm ve Rus Milliyetçiliği / Prof. Dr. H. Kohn / Çeviren:Dr. Agâh Oktay Güner - İlgi Kültür Sanat Yayıncılık -Ekim 2007