“Ruhu, dili, içeriği yeni ve insan odaklı olmalı…”
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un TBMM tören salonunda verdiği kahvaltılı basın toplantısı bir vefayı da gösterdi.
"Bozkırın Tezenesi" Neşet Ertaş’ın vefatının 11. yılı nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu tarafından “Neşet Ertaş Eserleri Dinletisi” icra edildi.
Harika dinleti sonrası Başkan Kurtulmuş açıklamalar yaptı ve tüm soruları yanıtladı.
Cumhuriyetimizin 2. Yüzyılında yeni anayasa ve yeni içtüzük konusundaki samimi görüşlerini açıklarken Meclis Başkanı Kurtulmuş dedi ki;
- “Darbecilerin kendilerinin kontrolünde olacak bir gelecek inşa etmek için yaptırdıkları 12 Eylül, yani 1982 Anayasası'dır.
Bürokratik oligarşi dediğimiz, seçilmişler yerine atanmışların, millî irade yerine belli seçkin zümrelerin iradesini esas alan bir anayasa dizayn edildi. Şimdi artık bu anayasadan bir şekilde kurtulmak zorundayız. Bu boynumuzun borcudur.
Yeni anayasanın ruhu, dili, içeriği yeni ve insan odaklı olmalıdır.”
Açıklaması bitince şöyle sordum;
Sayın Başkan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde de bugün, “seçilmişlerin yerine atanmışlar” ülkeyi yönetiyor.
“Millî irade yerine belli seçkin zümrelerin iradesi” dediğiniz ise bugün de seçilmişler değil cumhurbaşkanı iradesi tarafından atanmış bakanlar var.
2007- 2010 ve 2017 anayasası ile Yasama, Yürütme ve Yargı ile ilgili tüm hükümleri AKP pardon AK Parti iktidarı değiştirdi. Atanmış, seçilmiş aynı oldu bu bir çelişki değil mi?
Başkan Kurtulmuş dedi ki;
-“Eski bir yüksek yargıcın 367 garabetini çıkararak TBMM iradesini nasıl ipotek altına aldığını dün gibi hatırlıyoruz. Bürokratik oligarşiden kastımız budur.
-Güçler ayrılığı, güç birliği olmalı…”
Başkan Kurtulmuş’un bu sözlerine şöyle yanıt vereyim:
Sayın Başkan,
2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 garabeti sonrası 28 Ağustos'ta Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi.
21 Ekim 2007’de Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi halkoyuna sunuldu ve yüzde 60 oyla kabul edildi ki anayasanın 101. Maddesi de değiştirilerek Cumhurbaşkanının iki turlu yüzde 50+1 ile seçilmesi hükmü getirildi.
2010 ve sonrasında da 2017 anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yeni Tek Adam Rejimi getirildi.
Bürokratik oligarşi haklısınız yıkıldı ancak;
-Saray Oligarşisi kuruldu.
Güçler Ayrılığı yerine, “Güçler Birliği“ vurgunuz ise demokrasinin ruhuna da varlığına da aykırıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne istiyor da “bürokratik oligarşi” kendisini engelliyor?
Değerli Meclis Başkanım,
Şimdi gelelim sizin Yeni Anayasa için söylediği şu cümleye:
-“Devleti yaşat ki insan yaşasın fikrinin üzerine değil;
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, devlet ebed müddet olsun fikri üzerine olmalıdır.”
Bu iki cümle birlikte vurgulansa daha güçlü olmaz mı?
Başkan Kurtulmuş, siyasi partilerin kapatılması konusundaki soruya şöyle yanıt verdi:
-“Bir eli silahta, bir eli sandıkta olmaz.
Kendisini Türkiye'ye ait hisseden bir siyasetin, öncelikle böylesi bir dış desteğin kontrolünde olan, dağın kontrolünden kendisini ve siyaseti çıkartması ve böylece demokratik süreçlerin önemli ve etkin aktörlerinden biri haline gelmelidir.
Eğer bu sağlanabilirse bu bence 10 mahkeme kararından çok daha değerlidir. Kendilerine oy veren kitleye de en büyük katkıyı bu şekilde yapacaklarını bilmeleri lazım."
Başkanın bu sözleri üzerine hemen dedim ki;
Kendilerine oy vermeyenlere de…
Kurtulmuş da şöyle ekledi;
-“Evet oy vermeyenler de dahil tüm Türkiye’ye…”
Ve şu samimi görüşümü de vurgulayayım:
İnşallah tüm partiler ile tüm sivil toplum kuruluşları Yepyeni Anayasa hazırlarsa ve Meclis’te 600 oyla kabul ederse;
-Türkiye’miz için muhteşem bir 2. Yüzyılı başlangıcı olur…