Sunak'ın Ruanda Planı ilk olarak 2022 baharında açıklanmıştı. Yapılan açıklama sonrasında İngiltere kamuoyunda söz konusu planın ülkedeki göçmenlerin sayısına yönelik eleştirileri bertaraf etmek için açıklandığı görüşü hakimdi.
Diğer taraftan benzer bir plan Birleşik Krallığı sarsan Partygate Skandalının ardından başı büyük belaya giren eski İngiltere Başbakanı Boris Johnson tarafından da kamuoyuyla paylaşılmıştı. Johnson'ın o zamanlar Downing Street'ten ayrılmak zorunda kalmamak için çaresizce, dikkatini dağıtacak bir şeye ihtiyacı vardı. Ruanda bu dikkat dağıtıcı bir plan olarak ufukta belirdi. Planın pratikte işe yarayıp yaramayacağı ya da paranın karşılığını verip vermeyeceği ise çok da önemli görülmüyordu Sonuç olarak, birkaç ay sonra Johnson kaçınılmaz sona boyun eğerek yerini önce Liz Truss'a, ardından da Rishi Sunak'a bıraktığında, planın sessizce terk edileceği varsayılıyordu.
Kamuoyunda göçün artmasından duyulan endişe nedeniyle hükümet bunun yerine Ruanda'yı, insanları Birleşik Krallık'ta sığınma aramaktan caydırma çabalarının amiral gemisi haline getirmeye karar verdi. Resmi olarak onaylanmış birkaç program aracılığıyla Birleşik Krallık'a gelmeyen herkes otomatik olarak yasaları çiğnemiş sayılacaktı. Dahası, İçişleri Bakanı bu kişileri gözaltına almak ve ardından güvenli bir ülkeye, yani Ruanda'ya göndermekle yasal olarak yükümlü olacaktı. Dahası, oraya gönderilen her kim olursa olsun sığınma başvurusu kabul edilse bile Birleşik Krallık'a geri dönme hakkını kaybedecekti.
Tahmin edilebileceği üzere planın bu son versiyonu ve Ruanda'nın gerçekte güvenli bir ülke olarak kabul edilemeyeceği yönündeki endişeler, mülteci ve göçmen yardım kuruluşlarının yanı sıra avukatlar arasında büyük protestolara neden oldu. Muhalefetteki İşçi Partisi de tasarıya destek vermeyi reddetse de 2019'daki ezici yenilgisinin ardından geri kazanmayı umduğu seçmenlerin gözünü boyamak için çok da tantana çıkartmadı.
Hükümetin Ruanda'ya herhangi bir uçuş gerçekleştirmesini engelleyen şey siyasi itirazlardan ziyade hukuki itirazlar oldu. 2022 yazında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) aldığı kararının ardından, Birleşik Krallık'taki hakimler sınır dışı işlemlerinin son anda durdurulmasına karar verdi. Kasım 2023'te ise Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi yargıçları, Ruanda'nın sığınma sisteminin Birleşik Krallık'ın beklediği standartları karşılamadığı gerekçesiyle de olsa, oybirliğiyle uygulamayı hukuka aykırı ilan etti.
SUNAK'IN SON MÜCADELESİ
Sunak, AİHM kararına Ruanda ile yeni bir anlaşma imzalayarak karşılık verdi. Sonrasında hiç beklenmedik bir şekilde Nisan 2024'te, Birleşik Krallık hükümetinin Ruanda'nın sistemini yeterli ve ülkeyi güvenli bulması üzerine tartışmalı bir Parlamento Yasasını kabul etti.
Bu noktada, sınır dışı etme uçuşlarının bu yaz başlayacağı ve Muhafazakar Parti'nin seçimler öncesinde seçmenlere caydırıcı planlarının hazır ve çalışır durumda olduğunu gösterecekleri varsayılıyordu. Bunun yerine Sunak, muhtemelen daha fazla yasal itiraz beklediğinden ve bu itirazlar başarısız olsa bile planın her yıl Manş Denizi üzerinden "yasadışı" olarak gelen on binlerce kişi yerine başlangıçta sadece birkaç yüz kişiyi barındıracak bir plan, aslında "tekneleri durdurmayacağını" bildiğinden, Temmuz ayı başlarında seçim çağrısı yaparak herkesi şaşırttı.
Seçimlerin sonuçlanmasına saatler kala İngiltere'de, İşçi Partisi'nin iktidara gelmesi bekleniyor. Parti seçim kampanyası boyunca Ruanda planını uygulamayacağını, bunun yerine sığınma taleplerini Birleşik Krallık'ta daha verimli bir şekilde işleme koyma, gönderen ülkelerle bir dizi geri dönüş anlaşması müzakere etme ve "kaçakçılık çetelerini çökertme" çabalarına odaklanacağını açıkça belirtti.
Sonuç olarak, Birleşik Krallık'a yüz milyonlarca sterline mal olan ve sadece iki gönüllünün (Burada ülkemizde çıkan ilgili haberleri hatırlamak tebessüme yol açabilir) Ruanda'ya gittiği bir program, o meşhur sınır dışı uçuşları gibi, aslında hiçbir zaman hayata geçemeyecek gözüküyor. Böylelikle hiçbir ciddi politikacının sahip olmayı istemeyeceği bir politik başarısızlık anıtı, Sunak'ın kaybetmesi muhtemel seçimler sonrasında ancak siyaset derslerinde kötü bir planlama örneği olarak yaşayacak gibi duruyor.