"Rezervuar Köpekleri" gibi
Biri "bacağımdan ısırıldım" diyor...
Birinin burnu kırılmış...
Biri -ki kadın- boynunu gösteriyor artık nasıl bir gırtlakladılarsa...
Tekmeler, yumruklar, su şişeleri, sandalyeler, itiş-kakış...
TBMM'deki gece yarısı dövüşüne Kill Bill benzetmesi yapanlar çoğunluktaydı;
Doğru Quantin Tarantino yönetse ancak elde edilirdi bu kargaşa!
Ama ille de bir Tarantino filmi olacaksa "Rezervuar Köpekleri"dir Genel Kurul'daki rezilliğin bana anımsattığı!
Şiddet var; o kadar.
Gerisi koca bir anlamsızlık!
Birbirini karşılamayan manasız diyaloglar...
Sonra alabildiğine şüphe;
Kim hırsız, kim polis?
"Hesaplaşma" vakti geldi ve onlar da tıpkı filmdeki gibi silahlarını çektiler işte sonunda...
Lakin çektikleri film değil; vatan belki, kayıyor ayaklarımızın altından.
Çektikleri huzur; aşırı dozda nefret yüklüyorlar topluma.
***
Utanıyorum;
Oylarımızla biz de bir parçasıyız çünkü bu "rezillik" ise rezilliğin, "kepazelik" ise kepazeliğin, "çiğlik" ise çiğliğin...
***
Milletvekillerine açık mektup: Türkiye'nin kıyameti
----
Milletvekillerine yazdığı açık mektupta böyle demiş, 22 ve 23. Dönem CHP İzmir Milletvekili, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Canan Arıtman:
"Bu Anayasa değişikliğinin kabulü Türkiye'nin KIYAMETİ olur. Asırlar boyu hür yaşamış Milletimizin ve son Türk Devletinin de sonunu getirir. Buna izin vermemenizi diliyoruz.
Gazi Meclisimizin, demokrasinin, hukuk devletinin, Cumhuriyetimizin sonunu getirecek bu değişikliği asla kabul etmemenizi istiyoruz.
Bu Anayasa değişikliğindeki başkanlık modelini aslında ABD ve AB emperyalizminin, İmralı'daki terörist başı Öcalan'nın da istediğini biliyorsunuz. Onların istediklerini yapmazsınız değil mi?"
Sıkı soru.
Lakin cevap makamında değiliz; Genel Kurul'dan çıkan sonuç gösterecek milletvekillerinin hangi "paralel"de ilerleyeceğini!
***
Arıtman, eski bir milletvekili olarak, bir bölümüyle TBMM'de mesai arkadaşlığı da yaptığı mevcut vekillere "sonrasını" da hatırlatmış, aktarayım:
"Tüm mevki ve makamların olduğu gibi milletvekilliği de gelip geçicidir. Önemli olan milletin kalbinde milletvekili olabilmek ve öyle kalabilmektir. Bu en büyük onurdur. Bir kez daha seçilebilmek için bu onuru, milletin kalbindeki o makamı kaybetmeğe değmez. Sade bir vatandaş olduğunuzda kentinizin sokaklarında halkın sevgi, saygı ve minnetine mazhar olarak dolaşmak isteyeceğinize eminiz."
***
Ve bu girişimle ilgili, belki de her şeyden önce ve ısrarla yapılması gereken uyarı:
"Çok iyi bildiğiniz gibi bu Anayasa değişikliği hukuk devletini ortadan kaldıracaktır. Ülkedeki tüm yargıçlar başkanın adamları olacağından, adalet ve hak artık Kaf Dağı'nın ardında kalacaktır. Unutmayın ki bağımsız bir yargıya bir gün sizin de ihtiyacınız olacaktır."
***
Rejim savunmasının, hukuk devletini savunmanın adı "işgal" oldu; katlin adı demokrasi!
***
Yalan mı!
----
Aşağıdaki satırlar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seslendirdiği Cumhuriyet klibinden:
"Bir alev topu gibiydik 1923'te.
Cesur, coşkulu ve umutlu.
Gözlerimizi geleceğe dikmiştik, ellerimizle kuracağımız yeni ülkeye.
Kadınlarımız yanı başımızdaydı;
Çocuklarımız önde!
Okulda, fabrikada, sokakta...
Yürüdükçe büyüdük.
Büyüdükçe güçlendik.
Dallarımızı kırsa da beklenmedik rüzgârlar
Avaz avaz söylüyorduk şarkılarımızı..
Cumhuriyet için, adalet için, demokrasi için, özgürlük için...
***
Sonra karanlıklarıyla geldiler ışığımızın üzerine
Umudumuzun üzerini korkuyla örttüler.
Gençlerimizi kırdılar
Kadınlarımızı saflarımızdan ayırdılar.
Çocuklarımızın ağzından kahkahayı sildiler.
Barışın üzerine düştü ölü güvercinler.
Adalet kuma yazılı bir sözcüktü onlar için;
Sadece kendilerinin okuyabildiği...
Demokrasi iktidara taşıyan bir bastondu sadece
Düşünce farklı olduğunda bileğe takılan kelepçe
Sandılar ki susarız biz de
Çekiliriz sandılar korkunun kovuğuna..."
Yalan mı?
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin tam da böyle, tam da bunlar olmadı mı?
Devam ediyor Kılıçdaroğlu:
"Susmadık oysa
Susmayacağız da...
Bizler istiklalimizi ve cumhuriyetimizi korumayı birinci vazife bilenleriz..."
Ya siz!