REFERANDUMA DOĞRU (27 Temmuz 2010)

REFERANDUMA DOĞRU (27 Temmuz 2010)

REFERANDUMA DOĞRU

“Bilinmeyen Yönleriyle Alparslan Türkeş” kitabının yazarı Metin Turhan, AKP’nin dayattığı Anayasa değişiklik paketinin bir uzlaşma metni olmadığını belirterek, “Benim de bu pakete oyum hayır” dedi

Haber: Macit SOYDAN
Araştırmacı-yazar Metin Turhan, 12 Eylül’de yapılacak referandumda, AKP’nin Anayasa değişiklik paketine hayır diyeceğini söyledi. “Bilinmeyen Yönleriyle Alparslan Türkeş” kitabının yazarı Turhan, AKP iktidarının hazırladığı paketi eletirdi. Anayasa değişikliklerin, milletlerin hayatında siyasal durum ve ortam değişikliklerine göre belirlenebilecek olaylar olmadığını ifade eden Turhan, şunları söyledi: “Milletlerin her anlamda yaşam esas ve ilkelerini belirleyen anayasa metinlerini siyasi iktidarların beklentilerine göre şekillendirmek doğru olamaz. Bu nedenle her şeyden önce bunun saptanarak anayasa değişikliğinin irdelenmesi gerekir. Türk milletinin cumhuriyetin kuruluşundan bu yana oluşturduğu ortak değerler, milletin ana uzlaşma metnine yansımalıdır. Bu uzlaşı metninde etnik kimliklerin ön plana çıkması söz konusu olamaz. Bu nedenle yapılacak değişikliklerin bütünleyici, kapsayıcı olması gerekmektedir.”

Dokuya zarar vermemeli
Değişikliklere bu açıdan bakılması gerektiğini kaydeden yazar Metin Turhan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bir takım siyasi kaygılarla yapılacak değişiklikler milletin dokusuna zarar vermemelidir. Eğer bu noktada bir zarar geliyorsa buna hayır cevabı verilmelidir. Bu noktada, etnik bölücülüğü Anayasal suç olmaktan çıkarıp önünü açmak ve bölücü açılımın ilerletilmesinin Anayasal alt yapısını ve kılıfını hazırlamakta olduğunu düşündüğüm için bu anayasa değişikliğine hayır diyorum” şeklinde konuştu. Türk milletinin, bir bütün olarak 21. yüzyıla gitmekte olduğuna dikkat çeken Turhan, “Çağdaş dünyanın doğrularını ve sorunlarını bir bütün olarak kavramak zorundadır. İlerleme anlayışı bunu gerektirir. Eğer siz millet olarak temel uzlaşı metni üzerinde milleti atomize edecek değişiklikleri, yine millete demokrasi, çağdaşlık, insan hakları gibi evrensel soyut kavramlar adı altında ilerleme olarak kabul ettirmek ve yegane çözümmüş gibi siyasi olarak dikte ettirmek isterseniz temel bir yanlışın altına imza atarsınız” dedi.

Araştırmacı yazar Metin Turhan, AKP’nin hazırladığı paketi sert bir dille eleştirdi.

Yargı dünyasının anketinden hayır çıktı
Evetçileri kılpayı da olsa geçti
Anayasa değişikliğine ilişkin referandum yaklaşırken, en ilginç anketlerden biri, değişikliğin en çok etkileyeceği kesim olan yargı mensuplarıyla yapıldı. Hakim ve savcıların internet sitesi “adalet.org” da yapılan ankette, “Anayasa değişikliğinde ne oy vereceksiniz?” sorusunu şu ana kadar 1.585 yargı mensubu yanıtladı. Oyların dağılımı şöyle oldu: Hayır: 657 (yüzde 41.6), evet: 615 (yüzde 38.8), boş: 101 (yüzde 6.41) ve çekimser-kararsız: 212 (yüzde 13.2 )
Oyların mesleki dağılımı
Anket için oy kullanan hakimlerde “Hayır”, savcılarda ise “Evet” oyları önde görünüyor. Oylamaya katılan hakimlerin yüzde yüzde 40.7’si 12 Eylül’de “Hayır” oyu vereceğini bildirdi. Avukatlarda ise “Hayır” oyu açık ara önde çıktı. Oylamaya katılan avukatların yüzde 57.9’u, referandumda hayır oyu kullanacağını açıkladı. Ankette evetçileri sadece savcılar sevindirdi. Savcılarda evetçiler yüzde 41.8 olurken, hayırcılar ise yüzde 38’de kaldı.


Hedefleri ikinci sınıf cumhuriyet
Cumhuriyet gazetesi yazarı Şükran Soner, 17 Temmuz 2010 tarihli “2. Sınıf Cumhuriyet” başlıklı yazısında, pakete neden hayır oyu verilmesi gerektiğni şöyle izah ediyor: “AKP iktidarının, rejimi, devleti tümü ile ele geçirme yolunda, 12 Eylül yasaklı anayasasını ” demokratikleştirme “ adı altında, üst yargıyı da tam ele geçirme, kendileri için tehdit gördükleri engelleri kaldırma, yıpranmış iktidarlarının gücünü tazeleme operasyonlarında, bunun için halkın oyuna yazık, referandum olmayan referandum dayatmaları çok anlaşılabilir bir siyasi oyun, atak... Ben kafayı ”Yetersiz de olsa, sonuçta içinde iyi bir şeyler, demokratik açılımlar varsa, 12 Eylül Anayasası’nda kimi demokratikleşmeleri öngörüyorsa.. desteklenmeli... “ tezi ile haktan yana görünen sözlerle girip, AKP iktidarının Türkiye’yi 2. sınıf cumhuriyet yapma yolundaki iradesine destek verenlere takmış bulunuyorum...

İttifak yapmak güç
...Şimdilerde emperyal çıkarlar adına yaratılan kavram kargaşasında, halklara demokrasiyi getirme adına açık diktatörlüklere, askeri darbelere dayanmak, onlarla ittifak yapmak güçleşti. Biçimsel, sandığın kullanıldığı, ancak gerçek demokratik hakların halklar için geçerli olmadığı sandık diktatörlükleri modelleri yaratılıp yaygınlaştırıldı. Sandık kullanılarak, algılamalar, bilinç kaydırılarak, dinler ve ırklar üzerinden ayırmcılıklar da kullanılarak, seçmen oyunun kutsandığı, sandığın demokrasiden giderek daha vahşi uzaklaştırıldığı, ülkelerin vatandaşlarının yaşamlarının kaydırıldığı, insan hakları standartlarının, insanca yaşamın tüm alanları için, yaşam hakkı da dahil olmak üzere geriye püskürtüldüğü bir düzen yaratıldı.

Alkış tutulmamalı
...AB’nin başta insan hakları mahkemesi, ilgili hukuk kurumları tam aksini söyler; demokrasinin olmazsa olmaz ayağının güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, işçilerin sözleşmeler ilkeleri içindeki örgütlenme, toplu pazarlık hakları olduğunun altı çizilirken, AB siyasilerinin, bizdeki 2. cumhuriyetçilerin AKP iktidarının sivil darbe operasyon adımları içindeki referandum projesine alkış tutmaları, Türkiye’ye biçtikleri donun 2. sınıf bir cumhuriyet olduğunun belgesi...


Memurlardan pakete kahverengi kart
Kayseri’de Türkiye Kamu-Sen üyesi memurlar, Anayasa değişikliği referandumunda “hayır” oyu kullanma kararı aldı. Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Adem Çavuşoğulları, Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında, referandumun yapılacağı 12 Eylül 2010 tarihini, “milletin, iktidarın yanlışlarına ’dur’deme fırsatı elde edeceği gün olarak gördüklerini” söyledi. Referandum sürecinde milletin “bir kandırmaca süreci ile karşı karşıya olduğunu” öne süren Çavuşoğulları, “12 Eylül darbesini yapanların yargılanacağı, koskoca bir yalandır. Aradan 30 yıl geçmiş, hem dava hem ceza zamanaşımı dolmuştur. Askeri darbelere karşı olduğunu ifade eden siyasi iradenin, sivil bir darbenin peşinde olduğu apaçık görülmektedir” dedi. Anayasa değişikliğinde “toplumsal mutabakat aranmadığını, ülkenin dağ gibi yığılan sorunlarına deva olamayacağını” savunan Çavuşoğlları, referandumda “hayır” diyeceklerini belirtti. Basın açıklamasına destek veren 36 sivil toplum kuruluşunun temsilcileriyle memurlar, “kahverengi kart” göstererek, referanduma “hayır” oyu kullanacaklarını söylediler.


Kandıranlara yol verilmemeli
Ortadoğu gazetesi yazarı F. Banu Doğan da 17 Temmuz tarihli ” Kimse heveslenmesin “ başlıklı yazısında, vatandaşları şöyle uyarıyor: ”...Ne tarafta olduğu ve ne gibi amaçları olduğu malum olan basındaki haberlerde MHP tabanının bir kısmının referandumda “evet” diyeceğine yönelik haberler var. 12 Eylül 1980 döneminde acılar çeken, işkencelere maruz kalan ülkücülerin 12 Eylülcülerin yargılanması için evet oyu kullanacağını söylüyorlar.... AKP’nin Anayasa değişikliği ile ilgili ne yapmaya çalıştığını, olumlu sayılabilecek değişikliklerin ardında hangi amaçlarla neler eklendiğini de ülkücüler çok iyi biliyor. O yüzden bütün bu yazılan çizilenlerin hangi amaçlara hizmet etmek için yapıldığı da iyi biliniyor Gerçekten 12 Eylülcülerin yargılanması ihtimali dahi olsa AKP’nin bunca yıkım projelerinden, aldatma kandırma politikalarından sonra çıkıp da hiçbir ülkücünün “evet” demeyeceğini de herkes çok iyi biliyor. Heveslenmeler, referandumda yüzde 60 evet çıkacak tahminleri, beyin yıkama çalışmaları hep bir kurgudan kaynaklanıyor ancak hepsi boşuna...

Yapılmak istenenlerin farkında
...Milliyetçi Hareket Partisi, artan teröre sebep olanlara, açılıp saçılanlara, şehitlerimizin sebebi olanlara, her okuyana iş mi bulacağız diye işsiz kalan gençleri umutsuzluğa salanlara, ekonomik sıkıntılar yüzünden kendi hayatına son veren vatandaşlarımızı görmezden gelenlere, sekiz yıldır milletimizi kandıranlara asla yol vermez! Bütün kaleleri birer birer fethedilmeye çalışılan, her gün kurucu felsefesinin bir yanından delik açılan, birliği, bütünlüğü tartışma konusu yapılan ve atalarımızın canları ve kanları pahasına kurulan bu güzel vatanın satış tapularına 12 Eylül’de atılacak olan son millet imzası elbette ki “evet” olmayacaktır. Milliyetçi Hareket’in her bir mensubu gerçekte yapılmak istenenlerin farkındadır. Gereken en güzel cevabı sandıkta “hayır” olarak verecektir. Hiç kimse yalanlara inanmayacak, aldatmalara, kandırmalara kanmayacaktır.

VATANDAŞ SEN DE KONUŞ
12 Eylül’de yapılacak Anayasa referandumuna niçin HAYIR dememiz gerektiğini ifade eden görüşlerinizi referandum@yenicaggazetesi.com.tr adresine gönderirseniz bu sütunlarda yayınlanacaktır.

Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Cemal Karaca (Otopark Görevlisi)
AKP’ye dur deme zamanı gelmiştir

Referandumda hayır diyeceğim. Çünkü; aylardır her gün şehit veriyoruz, gencecik evlatlarımızı toprağa veriyoruz. Bunlarla ilgilensinler. Türkiye’nin sorunu Anayasa değil ki! Önce bu teröre bir dur desinler. İkinci nedenim ise, bu paketin içinde ne olup bittiğini henüz bilmiyoruz. Anlatmıyorlar, açıklamıyorlar. Bilmediğimiz bir şeyi neden kabul edelim? Ve artık bu kadar yıl vatandaşı oyalayan AKP’ye dur demenin zamanı geldi.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Cumhuriyet hukuku hedef alındı

A. Halit Bedirboz: Her tür liberalizmin virüs gibi nüfuz ettiği bir evrede, Anayasa Mahkemesi kararı bize bir tek gerçeği açıklıyor. Hukukun en yüksek organı tarafından, Cumhuriyet hukukunun ortadan kaldırıldığı gerçeğini. Eylül, hasat zamanı. Çalışan, üreten, hayatı var eden halkımızın ürünü topladığı zaman. Ayrık otunu nasıl topladığını göstereceği zaman. Onca ayrık otunu binlerce yıldır toplayan halkımızın bu en büyük hasat zamanı, ve nasıl topladığını göstereceği bir zaman şimdi. Ayıklar toplar mı ayrık otunu halkımız, kaldırır mı ürünü..Evelallah.. Yasa ferman AKP’nin bu toprak bu vatan bizim.

Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Halka faydalı bir iş yapmadılar
Nazik Leyla Erdal: (Öğretmen): Referandumda benim de oyum hayır. Çünkü, vatanın her parçasını sattığı ve küstahça satmaya devam ettiği için. 29 Ekim 2004 tarihinde yani devletimizin kuruluş yıldönümünde bizi AB’ye sattığı için. Türklükten korkup nefret ettikleri için, bir kere bile “Türk’üm” diyemedikleri için. Milli haysiyetimizle oynadıkları için. Dünya milletlerine söyledikleri yalanlarla millî vakarımızı hiçe saydıkları için. Amerikan televizyonlarında, yabancılara sattıkları maden sahalarımız “ucuz! ucuz!” diye reklam edilerek pazarlandığı için. Seçildikleri tarihten bugüne gelinceye kadar halka faydalı, dişe dokunur, yüz ağartan hiçbir iş yapmadıkları, üstelik milleti birbirlerine düşürdükleri için. Türk vatanını bölmek üzere özel olarak çalıştıkları içinn oyum hayır.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
‘Evet’ oylarının oranı yüzde 30’u aşmamalı
Hezarfen Alper Tunga : Öncelikle şunu söylemeliyim ki o güne ölmez sağ çıkarsam, referandumda “hayır” oyu kullanacağım. Ve çoğunluk Türk halkının da bu yönde karar vereceğine inancım da tam. Ancak bazı şüphe ve korkularım var. Şurası açık ki bu paket AKP’lilerden başka hiç kimse desteklemiyor, dolayısıyla normal şartlarda referandum sonucunda evetlerin yüzde 30’lar civarını geçememesi gerekir. Fakat yine her seçimde olduğu gibi kendine güvensiz, umutsuz ya da dünya yansa umurunda olmayan umarsızlar oy vermeye gitmeyip meydanı AKPye bırakırsa sonuç ne olur bilemiyorum.
Gözümüzü açmalı ve ne yapabileceğimizi şimdiden düşünüp önlemlerimizi almalıyız diyorum. Ampulün değil güneşin aydınlattığı parlak yarınlarda şen ve esen kalın.


-----------------------------------------------------------------------------

YENİÇAĞ GAZETESİ referandum sayfasını okumak için tıklayınızı