REFERANDUMA DOĞRU (21 Ağustos 2010)

REFERANDUMA DOĞRU (21 Ağustos 2010)

REFERANDUMA DOĞRU

AKP Türkiye’yi çıkmaza sürükledi

Referandumda ‘evet’e karşı çıktı
Kıtalararası Sanayici ve İş adamları Derneği Genel Başkanı Kaya Kanpolat, Milli Dergah’a yaptığı açıklamada, referandumda “evet’e karşı çıktı. AKP’nin Türkiyeyi çıkmaza sürüklediğini savunan Kanpolat, “İktidar, sıkıştığı anlarda mazlum rolü oynayarak gemisinin yol almasını sağladı Referandum çıkışıyla, yine iki kutuplu bir ortamın oluşmasını başaran AKP, bu durumu lehine kullanarak karlı çıkmayı amaçlamaktadır” dedi

Ülkücüleri tuzağına düşürdü
AKP’nin, referandum politikasıyla ülkücüler arasına nifak sokmayı da başardığını kaydeden Kanpolat, “Bu fitnenin farkına varamayan Ülkücü Hareket’in mensupları AKP’nin tuzağına düşerek, birbirlerine hakaretler etmekte, hatta hainlikle suçlamaktadırlar” diye konuştu. Şu anda ülkemizdeki tek sorunun Türklük sorunu olduğunu belirten Kanpolat, “Toplum her geçen gün kaos ortamına sürüklenirken, çözüm üretilememektedir” diye konuştu.

‘Evet’ demem imkansız
Kürt açılımı sürecinde AKP’den istifa eden eski bakanlardan Murat Başesgioğlu, Anayasa değişiklik paketine hayır diyeceğini belirterek, “Korkakların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasi gelişmez” dedi

Haber: Fatih ERBOZ
AKP’den istifa eden eski bakanlardan Murat Başesgioğlu, referandumda “evet” demesinin mümkün olmadığını söyledi. Kürt açılımı sürecinde AKP’den kopan Murat Başesgioğlu istifasının ardından ilk kez Akşam gazetesine konuştu. İstifasının gerekçelerini ve referandum sürecinde terörle mücadele eden Türkiye’ye ilişkin kaygılarını anlatan Başesgioğlu, “Referandum, demokrasinin araçlarından biri. Ancak zamanlama açısından uygun bir zamana denk gelmedi. Şu anda Türkiye’nin en sıcak konusu etnik ayrımcılığın geldiği nokta. Ama siyaset kurumumuz tüm enerjisini referanduma seferber etmiş durumda” dedi.

‘Sen çöz’ demek kolaycılık
Referandumun genel seçimle birlikte yapılabileceğini kaydeden Başesgioğlu, şöyle devam etti: “Bugünden yarına kaçan bir şey yok. Neticede HSYK ile Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişecek. Diğer konular herkesin üzerinde mutabık olduğu konular. Vatandaşın bir sürü hayat sıkıntısı varken ’hadi ben siyaset kurumu olarak bunun içinden çıkamadım, sen çöz’demek kolaycılıktır. Bu konuları vatandaşa havale etmemek lazım. Bunca itirazdan sonra bu referanduma evet demem mümkün değil. Her ne kadar içindeki birçok maddeyi kabul etsem bile tümü itibarıyla evet demem mümkün değil.”

Hukuk ilkesi zedelenecek
Çok az farkla evet çıksa bile, Anayasa Mahkemesi ve HSYK gibi anayasal kurumların meşruiyetinin, tarafsızlığının ve idarenin bunlar üzerindeki baskısının sürekli sorgulanacağını kaydeden Başesgioğlu, “Hukuk devleti ilkesi zedelenecek” dedi. Anayasa değişikliklerinin, toplumun temel sözleşmesi olduğunu vurgulayan Başesgioğlu, sözlerini söyle sürdürdü: “Geniş bir mutabakat gerekir. Bu yapılamadı. Onun için çekişmeli bir propaganda süreci yaşanıyor. Uzun süredir Türkiye gerçek gündemini yaşamıyor, gerçek gündemiyle yüzleşmiyor. Toplumun geleceği açısından endişe verici. Terör Anadolu’nun iç merkezlerine yayılmış durumda. Doğu ve Güneydoğu’da yaşananlar iç savaş manzarası gibi. Hep diyorduk bu siyasallaşacak, kitleselleşecek ve etnik ayrımcılık Türkiye’nin gündemine gelecek. Son zamanlardaki beyanlar da bunu gösteriyor. Demokratik özerklik ve Türk bayrağının yanına ikinci bir bayrak deniyor. Uluslararası ipotekler girerse meseleyi bizim çözmemiz mümkün olmaz. Türk ve Kürt kökenli vatandaşlar dış dinamiklerden arınmış şekilde, diz dize oturup bu sorunu çözmemiz lazım.”

Cesur aydına ihtiyaç var
Türkiye’ni son dönemde bir korku imparatorluğuna dönüştüğünü kaydeden eski AKP’li Murat Başesgioğlu, “Korkakların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasi gelişmez. En başta aydınların daha cesur olması lazım. Üniversitelerin sesini yükseltmesi lazım. Herkes siyasetin arka bahçesinde kendine biçilen rolü oynamaya çalışıyor. Evrensel aydın bu değil. Aydın, muhalif olan ve ülkedeki hak ve özgürlüklerin gelişmesi konusunda mücadele veren insan demektir. Türkiye’nin tam da bu noktada cesur aydınlara ihtiyacı var” şeklinde konuştu.


500 kişilik konvoy karşılamıştı
AKP’den istifa eden eski bakanlardan Murat Başesgioğlu, 6 Ağustos’ta memleketi Kastamonu’da, AKP, DP ve MHP’li 2 bin kişi tarafından karşılanmıştı. “Murat Bey nerede biz oradayız”, “Kastamonu ve Türkiye seninle gurur duyuyor” pankartları taşıyan kalabalık nedeniyle Kastamonu Ankara yolunun şehre giriş bölümü bir süre trafiğe kapanmıştı. Kendisini karşılamaya gelen hemşehrileriyle tek tek tokalaşan Başesgioğlu “Ben de AKP’den ayrılmak zorunda kaldım. Bu asla şahsi sebeplerden değildir. Biz, ülkemizin temel meseleleri konusunda görüş ayrılığına düştük” diye konuşmuştu.

İktidar da felakete sürüklenecek
Vatan gazetesi yazarı Güngör Mengi, 1 Ağustos tarihli “Büyük düşünün” başlıklı yazısında okuyucularını şöyle uyarıyor: “Gerçek liderler toplumlarına daima ” büyük düşünün “ öğüdü veriyorlar. Keşke bu disipline milletçe sahip olabilseydik. Çünkü o zaman 12 Eylül’de referanduma sunulacak hukuki düzenlemelerin, yazılı metinleri çok aşan sonuçlara kapı aralayacağını görebilirdik.Bilinçle kendimizi korurduk.Yargıyı bağımsız bir erk olmaktan çıkarıp siyasi iktidarın iradesine teslim etme kastı güden Anayasa değişikliklerine bir çok ” tuhaf eylem ve beyan “ eşlik ediyor. AKP geldiği günden beri yaşam biçimi empoze ediyor. Bu dayatma referansını genellikle dinden alıyor. Artık siyasetçilerin tesettürlü eşlerine alıştık. Kamuda yüksek mevkilere erişmenin ön şartı türbanlı bir eşe sahip olmaktır.

Sadece eksen mi kayar?
Geçenlerde Ortadoğu tarihçilerinin en saygını olan Bernard Lewis, on yıl içinde Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin İran’a dönüşebileceğinden söz etmiş, bu değerlendirmeyi Wall Street Journal gazetesindeki köşesine koyan yazar şöyle bir yorum yapmıştı: ” Erdoğan tarzı İslamcılık acaba ılımlı bir sosyal ve siyasi çerçevede mi kalacak yoksa agresif ve radikal bir tutum mu izleyecek? “

Endişelenmemek hata olur
Amerikalı yazara göre şimdiden tahminde bulunmak zor olur ama olasılıklar konusunda endişelenmemek de hata olur! Türkiye’de rejimin güvenliği maalesef pamuk ipliğine bağlı durumdadır. Kuşatılan yargı, 12 Eylül’de düşürülecek olursa Cumhuriyetin kendini savunma kabiliyeti iyice zayıflayacaktır. Yargı iktidarın niyetlerine karşı korunmalıdır. Çünkü EVET çıkarsa ülkeyle beraber iktidar da felâkete sürüklenecektir. Ne yazık ki referandumun propaganda günleri ilgisiz tartışmalarla ziyan ediliyor. Muhalefet saygın hukukçulardan yardım istemeli, bir yandan da hile ihtimaline karşı sandıkları güven altına alacak örgütlenmeyi tamamlamalıdır. ” Oylar çalındı “ şikâyeti dinlemek istemiyoruz!

VATANDAŞ
SEN DE KONUŞ

12 Eylül’de yapılacak Anayasa referandumuna niçin HAYIR dememiz gerektiğini ifade eden görüşlerinizi

referandum@yenicaggazetesi.com.tr

adresine gönderirseniz bu sütunlarda
yayınlanacaktır.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Halk hiç kimsenin
oyuncağı değildir
Cemal Lüleci (Emlak Müşaviri):
Ülkeyi sansasyonlarla çatışmaya sürüklemek istedikleri şu günlerde gerçekten milleti galeyana getirmek için güzel bir yöntem bulmuşlar sayın kabine üyeleri. Türkiye tek bir bütündür. Devlet ve bu devletin toprakları üzerinde yaşayan halk da hiç kimsenin oyuncağı değildir. İşte bu yüzdendir ki 12 Eylül tarihinde yapılacak referandumda bizim kararımız sandık başında hayır olacaktır. Tüm duyarlı vatandaşların da bizim gibi AKP’nin dayattığı bu Anayasa değişiklik paketine hayır diyeceğini umuyorum.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Türk insanını
uyutmaya çalışıyorlar
Ergün Küçükoğlu:
Yıllardır Türk analarının dökmüş olduğu gözyaşlarının, feryatlarının dinmesini beklerken, bitsin bu isyan, bitsin bu karmaşa derken, ne oldu da birden bire adamlar inlerinden çıktı. Kucak açıldı ve bu zamana kadar yaptıkları neredeyse madalya ile ödüllendirildi. Şimdi ise vakit kazanmak için silah bırakma oyunları ile Türk insanını uyutmaya çalışıyorlar. Artık yeter. Bu oyunun son bulmasını istiyorum. Onun için sandık başında kocaman bir hayır diyeceğim.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Sivil darbeye
imkan sağlanıyor
Ergün Küçükoğlu:
Yıllardır Türk analarının dökmüş olduğu gözyaşlarının, feryatlarının dinmesini beklerken, bitsin bu isyan, bitsin bu karmaşa derken, ne oldu da birden bire adamlar inlerinden çıktı. Kucak açıldı ve bu zamana kadar yaptıkları neredeyse madalya ile ödüllendirildi. Şimdi ise vakit kazanmak için silah bırakma oyunları ile Türk insanını uyutmaya çalışıyorlar. Artık yeter. Bu oyunun son bulmasını istiyorum. Onun için sandık başında kocaman bir hayır diyeceğim.


Hayır diyorum ÇÜNKÜ
Kürdistan girişimine
ses çıkarmıyorlar
Sehri Doğruöz (Emekli öğretmen):
Aklı başında ve kendini bu ülkenin vatandaşı hisseden kişiler, hiç üniter devletin olmazsa olmazı ve bağımsızlığın simgesi olan bayrağın yakıldığı bir yerde “demokratik özerklik” adı altında bir Kürdistan kurma girişimine ses çıkarmayan bir hükümetin hazırladığı anayasa değişikliğine “hayır” demez misiniz? Doğu ve Güneydoğu yangın yerine dönerken, Diyarbakır Belediye Başkanı’nın demokratik özerklik adıyla andığı ayrılma istemlerine sessiz kalan bir iktidarın hazırlattığı anayasa değişikliğine elbette hayır.