Haritada görüldüğü gibi hali hazırda bu bölgeler Kürt gruplarının fiilen kontrolü altındadır. Akdeniz ile bağlantının kurulması için Telafer'in de IKBY'ye dahil edilmesi için çalışmaların yapıldığı iddia edilmektedir.
Birkaç gündür yaşanan gelişmelerden anlaşılacağı üzere ABD başta olmak üzere Batılı ülke temsilcileri referandum sürecinin başladığı günden beri zamanlamanın uygun olmadığı yönünde ifadeler kullanılarak sürekli erteleme kriteri üzerinde baskı yapılmaktadır. Başka bir ifadeyle Batılı ülkeler prensip olarak referandum veya bağımsızlığa karşı değildirler.
Referandumun şu veya bu sebeple ertelenmesi halinde senaryonun hayata geçirilmesi için 1991'de ihdas edilen güvenli bölge gibi sözde Kürdistan projesinin uluslararası camianın onayıyla gerçekleştirileceği kanısındayım. Bu oyuna gelmeyelim.
Bilindiği gibi ABD'nin DEAŞ'la mücadele özel temsilcisi Brett McGurk IKBY'nin yapılmasını istediği referandumun ertelenmesi için Barzani'ye bazı seçenekler sunmuştur. Bunlardan ilki referandumun yapılmaması, diğeri ise ihtilaflı bölgelerin referandumun dışında tutularak yalnız IKBY'de yapılması önerilmiştir. Daha sonra McGurk'un Duhok'ta Fransa, İngiltere, Almanya ve BM temsilcilerinin katılımlarıyla Barzani ile yapılan toplantıda bu defa Barzani'ye yine referandumun ertelenmesi için farklı alternatifler sunulmuştur. Türkiye'nin devre dışı bırakılması düşündürücüdür.
Barzani sunulan alternatifi siyasi parti temsilcileriyle değerlendirmiş ve sonucunda Cuma günü IKBY'nin 111 Milletvekilinden oluşan Meclisin 71 üyenin katılımıyla yapılan toplantıda 62 oyla öneri kabul edilmemiş ve referandumun yapılması yönünde karar alınmıştır. Goran, Konal, ITC temsilcileri toplantıya katılmadılar.
Londra'da medyaya sızan haberlerde misafir heyet Barzani'ye referandumu ertelemesi karşılığında Barzani'nin başkanlık süresinin 2 yıl daha uzatılması, 140. Maddenin uygulanması, talep ettikleri bütçelerin kabul edilmesi, Peşmerge maaşlarının Irak bütçesinden karşılanması hususlarının yer aldığı ileri sürülmektedir.
Zaten 140. Maddenin uygulanmasıyla Kürt grupları referanduma gerek kalmadan her şeyi elde edeceklerdir. Nitekim ABD 2003'den sonra Kürt gruplarıyla Kerkük'e yapılan illegal 400 Bin Kürt nüfusu yerleştirerek bugünkü demografik yapının nasıl değiştirildiğini görmekteyiz.
Öte yandan Irak'ın içinde ve dışında Türkmen temsilcileri başta olmak üzere Irak'taki Arap siyasi parti ve STK'lar IKBY'nin referandumuna karşı sert tutum ve çıkışları devam ederken Irak Millet Meclisi oy çokluğuyla 2 önemli karara imza attı.
İlki, Meclis referandum kararını anayasa hükümlerine aykırı olduğu için reddetti.
İkincisiyse Kerkük'ün Kürt Valisi Necmeddin Kerim'i Vilayetler Kanununun 7. Maddesinin 8. Fıkrasına göre görevden aldı. Ayrıca Meclisi Bağdat hükümetine ülke bütünlüğüne yönelik gerekli tüm adımların atılması için tam yetki vermiştir.
KDP ve KYB yetkililerinin her iki kararı tanımayacakları yönündeki açıklamaları ve Kerkük'te tanklarla destekli silahlı peşmergelerle boy göstermeleri de dikkate alındığında Bağdat'ın bu iki kararı nasıl ve ne şekilde uygulayacağı merak konusudur. Irak Merkezi Hükümet'i bundan sonra Türkmenlerin tüm siyasi ve idari hakları korunması için gerekli tedbirleri almalıdır.
Netice itibariyle önce Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Dışişleri Bakanı'nın ve 2 gün önce de Cumhurbaşkanı'nın referandumla ilgili açıklamalarının doyurucu olduğu görüşündeyim. Aslında, Türkiye ve Irak 1926'da imzalanan Ankara Antlaşması'nın taraflarıdır. Dolayısıyla bu iki ülkenin ve özellikle Türkiye'nin onayı olmadan Musul ve Kerkük'ün statüsü değiştirilemez. Türkiye ile sınırı olan bölgelerde yeni devletler ortaya çıkamaz.
Referandum yapılsa da yapılmasa da bundan sonra Türkmenlerin durumu farklı bir boyutta cereyan edecektir. Yine söylüyoruz Türkmeneli Türkmenler için yurt olmasının yanı sıra Türkiye için de stratejik bir öneme sahiptir.