10 Haziran 2014'te Irak'ın ikinci büyük şehri olan Musul'u savunmadan silahlarıyla birlikte DEAŞ terör örgütüne terk eden Irak ordusunun Musul'dan kaçış talimatını kimden aldığı bilinmemektedir. Benzer kaçış Kerkük'te de yaşandı ve şehir KYB'ye terk edildi.
Bu olayların ilginç yanı, 100 binden fazla Irak askerinin 1 günde şehri ve ilçelerini terk etmeleridir.
Bu utanç verici ve esrarengiz olay herhangi bir ülkede yaşanmış olsa kesinlikle baştaki komutanlar vatana ihanet suçundan yargılanırlardı.
DEAŞ oyununun çok büyük olduğu söylenmektedir. Saldırıların yalnız Sünni Arap, Türkmen ve gayrimüslimlerin yaşadıkları bölgeler üzerinde yoğunlaşması dikkat çekmektedir.
Başka bir deyişle, Kürt ve Şii Arapların yaşadıkları bölgelerin projenin dışında tutulması düşündürücüdür. DEAŞ'ın Suriye'de Tel Abyat (Kobani), Menbiç, Afrin ve Irak'ta Sehl Neynova, Sincar ve Mahmur gibi yerleşim merkezlerini çarpışmadan veya göstermelik çarpışmalar sonucunda Suriye'de PYD'ye, Irak'ta ise KDP veya PKK'ya bırakılması farklı bir işaretin habercisi değil midir?
Bu devir teslim törenleri tabi ki ABD'nin katkısıyla gerçekleşmektedir. Şimdi de Menbiç, Musul ve Rakka'nın temizlenmesi gündemde.
Musul için büyük bir yaygarayla üçüncü kez harekat başlatıldı. Bu son hamle için TSK'nın da müdahil olma isteği hem ABD, hem de Irak Merkezi Hükümeti tarafından şiddetle reddedildi. Yoksa ABD'nin başka niyeti olsa idi TSK, Irak ordusu ve Barzani'nin Peşmergeleri ile Musul çok rahat temizlenebilir ve ardından da Rakka'ya girilebilirdi.
Ankara'nın uyarılarına rağmen PKK uzantısı PYD unsurları Menbiç'ten çekilmemektedir. Benzer bir durum Sincar'da da yaşanmaktadır. ABD yetkililerinin PYD'nin Menbiç'ten ve PKK'nın Sincar'dan çekilmesi için Ankara ve Yezidi temsilcilerine söz vermelerine rağmen bu sözlerden bir netice alınamadığı gibi PKK Irak'ın Mahmur ilçesinde de yeni üs kurarak varlığını güçlendirmekte, hendekler kazmaktadır.
Sınırımız boyunca Sincar'dan başlayıp Akdeniz'e varacak bir PYD koridorunun oluşturulması amacı açıkça ortadadır.
Ankara'nın PYD'nin Hatay'ın bitişiğindeki Afrin'i doğudaki Kobani'yle birleştirememesi amacıyla Fırat Kalkanı Harekatını başlatması ile Azez-Cerablus ve daha sonra da El Bab DEAŞ'tan geri alındı.
Türkiye'nin El Bab Harekatı 183 gün sürdü ve 173 şehit verdik. Şimdi de Rakka'ya yapılacak operasyon gündemde. Yöntem belli. Ayrıca ABD, PKK uzantısı PYD-SDG'yi Türkiye'ye bir tehdit olduğuna dair hiçbir kanıtın bulunmadığını söylemektedir.
Ankara'nın Menbiç operasyonuna karşılık ABD'nin 500 askeri ile birlikte ağır zırhlı silahlarla Menbiç'e yerleşmesi aynı işaretin devamı değil midir? Suriye rejim güçleri Menbiç'e doğru ilerliyor. Bu aşamadan sonra koalisyon dışında yapılan operasyon Türkiye'yi büyük bir savaş ortamına sokar. Suriye rejimi dahil tüm oyuncuların PYD'yi destekleyeceği kanaatindeyim.
Kuzey Irak Sincar'da PKK adı altında üçüncü bir bölge oluşturuluyor. Barzani'nin rahatsızlığı ise nüfuz çatışması ve yeni bir muhalefetin ortaya çıkmasıdır.
Bayrak konusuna gelince; bölge yıllarca Ankara'nın kırmızıçizgisi konumunda olmasına rağmen şu anda en yakın müttefiki durumunda olması hususu tartışılmalıdır.
Bu gelişmeler ışığında; Musul kurtarılırsa şehir Irak Merkezi Hükümeti ve KDP arasında paylaşılacağı, Sincar'da PKK için üçüncü bir özerk bölge kurulacağı, Menbiç'in Esad'a ve Rakka'nınsa PYD'ye tahsis edileceği senaryoları üzerinde çalışıldığı kanaatindeyim.