Rakamların Tuttuğu Ayna (2)
Dün “Rakamların Tuttuğu Ayna” başlıklı yazımızda yer verdiğimiz anketle ilgili başka bilgiler de aktarmak istiyorum...
“AKP Hükûmeti’nin göreve gelmesinden sonra yapılan, ancak yapılmasaydı daha iyi olurdu dediğiniz (ya da en beğenmediğiniz hizmet) nedir?” diye sorulmuş deneklere... Gelen cevaplar oranlara göre dizildiğinde ilk sırayı ‘açılım politikası’nın aldığı görülüyor...
Üstelik partilere göre dağılıma baktığımızda, hükümetin en beğenmediği icraatı olarak, MHP’li seçmen birinci sırada ’açılım’ı gösterirken, AKP’li seçmende de sıralama değişmiyor... Onlarda da birinci sırayı ‘açılım’ alıyor... Bu üç parti içinde sadece CHP’li seçmende sıralama değişiyor... CHP’li seçmen, en olumsuz icraat olarak ilk sıraya ‘özelleştirme’yi yerleştirirken, ‘sağlık hizmetlerindeki değişiklikler’, ‘açılım’, ‘darbeye teşebbüs dâvâları’ ve ‘zamlar’ arka arkaya diziliyor...
MHP’li seçmenin yüzde 14,6’sı en olumsuz icraat olarak ‘açılım’ı gösterirken, bu oranın CHP’de sadece yüzde 6,6’da kalması Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun duruşundan bağımsız değerlendirilemeyecektir şüphesiz... Bu oran AKP’li seçmen kitlesinde bile yüzde 9,1’i gösterdiğine göre, CHP’nin nasıl bir ’evrilme’, daha doğrusu ‘savrulma’ içinde olduğunu tespit etmek gerekiyor...
‘Açılım’ın MHP’li ve AKP’li seçmene oranla CHP’li seçmende ‘daha az’ rahatsızlığa yol açmış olması Baykal-Kılıçdaroğlu farkının ne şekilde tezahür ettiğini de belgelemeye yarıyor...
Söz konusu ankette bir de “AKP Hükûmeti’nin göreve gelmesinden sonra yaptığı en önemli hizmet nedir?” sorusu var... Bu soruya seçmenlerin büyük bölümü açık ara bir şekilde ‘sağlık hizmetleri’ cevabını vermiş... Yüzde 30,7’yle ilk sıraya yerleşen ’sağlık hizmetleri’ni, yüzde 15,2’yle ‘duble yollar’ takip etmiş... Çokça eleştirilen ’sosyal yardımlar’ın sadece 2,2’yle en alt sıralarda kalması, dünkü yazımızda vurgulamaya çalıştığımız gerçeği teyit ediyor...
Partilerin kendi seçmen kitleleri üzerindeki dağılıma göz gezdirdiğimizde ‘sağlık hizmetleri’ni en beğenilen icraat olarak görenlerin oranı AKP’de yüzde 37,3, MHP’de yüzde 28, CHP’de ise yüzde 26,2 şeklinde göze çarpıyor...
Üç partinin seçmen kitlesinde de ortak özellik olarak, en beğenilen icraat sıralamasında ikinci sırayı ‘karayolları, duble yollar’ alıyor... AKP’li seçmenin yüzde 15,3’ü, CHP’li seçmenin yüzde 14,5’i bu şıkkı tercih ederken MHP’li seçmen kitlesinde bu oran 17,4’e çıkıyor... Bu oranın MHP’de diğerlerine göre daha yüksek seyretmesi, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin zaman zaman bu konudaki çalışmalarla ilgili övücü sözler söylemesiyle de ilişkilendirilebilir... Tıpkı, Kılıçdaroğlu’nun şahsi ideolojik duruşunun etkisiyle, CHP’li seçmenin ’açılım’a bakışında değişiklik gözlenmesi gibi...
AKP yüzde kaç oy alırsa alsın, aldığıyla yetinmeyen bir parti... Yüzde 50 oy aldığında bile, geri kalan yüzde 50’nin niye kendisine oy vermediğiyle ilgili araştırmalar yapan, onları nasıl etkileyebileceğiyle ilgili profesyonel hizmetler alan bir parti...
Oysa karşısındaki muhalif partilerin bu konudaki tutumları çok farklı... ’Neden’i sorgulamak yerine, seçmene küserek, ‘yardımlar karşılığında iradesini satmak’la suçlayarak ya da ‘Stockholm sendromu’ örneğinde olduğu gibi hakaret ederek, günü kurtarma, kendi teşkilatına veya seçmen kitlesine ’kapalı devre gaz verme’ derdindeler...
Siyaseti günümüzün modern teknikleri aracılığıyla yürütmektense, ideolojik mensubiyetin sağladığı karşılıksız desteklerin üzerinde sürdürme kolaycılığı her seçimde hüsran doğuruyor... “Nerede hata yaptık?” sorusuna cevap aramak, adeta bir aşağılanma vesilesi sayıldığından, ‘Bu millet adam olmaz’, ‘kendilerini kömüre, makarnaya sattılar’ edebiyatı karşılık bulabiliyor... Bu ’şerefli mağlubiyet’ eksenli yaklaşımlar, siyasî kişi ve yapıların kendilerini tatmine yarasa da o yapıları ‘ülkeyi yöneten siyaset’in dışında kalmaya mahkûm ettiği de acı bir gerçek...