Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

“QouVadis Türkiye”

“QouVadis” bir efsaneyi anlatır. Bu Hıristiyan efsanesine göre Hazreti İsa’nın havarisi Petrus, zamanın tevhid dini olan Hıristiyanlığın en önemli temsilcisidir. Neron’un zulmünden dolayı Roma’da dini telkinlere devam etmekten ümidini keser. Roma’dan kaçarken yolda Romaya doğru giden Hazreti İsa’yı görür. Havari, Hazreti İsa’ya “QuoVadis, domine?” yani “Nereye gidiyorsun” diye sorar. Hazreti İsa da ona: “Sen, aydınlatılmayı bekleyen kuzucuklarımı bırakıp Roma’dan uzaklaştığın için ben tekrar çarmıha gerilmek ve acı çekmek üzere Roma’ya gidiyorum!” der.
Son zamanlarda Güneydoğu’da olup bitenler, iktidara “QuoVadis, domine” sorusunu sorduracak türdendir. Güneydoğu’da “Nereye gidiyorsun Türkiye!” demek için çok haklı gerekçeler var. Bölgeyi “PKK” nın insafına bırakarak, ona sığınarak, ya da onunla işbirliği yaparak kurtulmak mümkün müdür? Sorulması gereken bir diğer soru da şudur: Siz sorunu bıraktığınız da sorun sizin peşinizi bırakacak mıdır?
Sorundan kaçarak sorundan kurtulmanın mümkün olmadığı tecrübeyle sabittir. Bunları niçin yazdığımızı şimdi açıklayalım.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şırnak’ın havaalanına Şerafettin Elçi adının verileceğini açıkladı. Erdoğan, “Bizim kitabımızda ayrımcılık yok. Biz farklıyız. Halkımızın tümünü kucaklıyoruz” dedi.
Hadi en hafifinden yazalım; Şerafettin Elçi gibi hakkında bölücülük yani ayrımcılıktan soruşturma açılmış bir kişinin adının hava alanına verilmesi halkı değil bölücülüğü kucaklamaktır?
Doğru ya da yanlış ismi çeşitli kesimler tarafından tartışılan kişilerin adlarının hava alanlarına verilmesi tartışmaları bitirir mi, yoksa yeni tartışma alanları mı açar soruları haklıdır.
İşin ilginç bir diğer yanı da, Başbakan’ın Bingöl’de Şerafettin Elçi’nin adının bir hava alanına verilmesi kararını açıkladığı sıralarda Lice’de de bir başka olay zuhur ediyordu.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmalarda ölen 170 PKK’lı terörist için Lice İlçesi’ne bağlı Yolçatı Köyü Serkis bölgesindeki, 250 mezar kapasiteli ‘PKK Şehitliği’, törenle açılıyordu.
Teröristler için mezarlık açılmasından daha vahimi süreçte yaşananlardır. Minibüslerle mezarlık açılışına giden BDP’liler, Diyarbakır çıkışında polisin kimlik kontrolü yapmasından sonra Lice İlçesi’ne bağlı Kayacık yolu üzerine geliyorlar. Burada da, KCK/Asayiş diyen yüzleri poşulu ve PKK’lıların giydiği giysiler giyen teröristler tarafından kimlik ve yol kontrolü yapıyor. Sonra minibüs içerisinde bulunan BDP’liler, Yolçatı Köyü yolundaki mezarlığa ulaşıyorlar.
Burası Türkiye, önce devlet sonra silahlı KCK/Asayiş timleri kontrol yapıyor! Bu durum fiilen Türkiye sınırları içinde iki otorite oluşmuş olduğunun açık kanıtıdır. İktidar bu olayları, küçük ya da marjinal gurupların işi olarak göstererek hem gerçeklere hem de ülkenin birliğine ihanet ediyor.
PKK’nın bölgede “asayiş timleri”, “infaz timleri” ve “vergi toplama” unsurlarını örgütlediği de sürekli olarak medyaya yansıyor. Dahası da PKK/KCK’nın yeni bir yapılanmaya gitmiş olmasıdır. Bu bir devlet yapılanmasıdır. Nitekim Karayılan bu yapılanmayla ilgili olarak şunları söylüyor: “Önder Apo yeni bir sistem geliştirdi... Mesela şimdi genel başkanlık ve onun konseyi var. Bunu devlet sistemiyle kıyaslarsak eğer, cumhurbaşkanlığına tekabül ediyor”
Remzi Kartal da benzer şeyler söylüyor: “KongraGel’i ‘yasama organı’gibi anlamanın, KCK Yürütme Konseyi’nin, illa bir şeye benzetilecekse ‘hükümet’ gibi algılamanın mümkün olabileceğini” ifade ediyor.
BDP’li vekil Nazmi Gür, silahlı PKK’lılarla birlikte katıldığı bir teröristin cenaze töreninde şunları söylüyor: “Bu süreç bizleri Kürdistan topraklarında özgürlüğe götürecektir... Önümüzdeki yerel seçim sonrası özerkliği kutlayacağız”.
Bölgede alternatif devlet yapılanmasını KCK tamamlamış durumdadır. Devlet bölgeden fiilen çekiliyor. Bölge halkının “QuoVadis Türkiye” çığlıklarını AKP iktidarı duymazlıktan geliyor! Manzara şimdilik böyledir.

Yazarın Diğer Yazıları