PYD/PKK tehdidi, doğrudan bertaraf edilmeli
Suriye'deki savaş devam ediyor. Türkiye bu savaşın içinde. Amacın sınırlarımızdaki terör tehdidinin yok edilmesi ve güvenli bir bölge oluşturulması olduğu ifade ediliyor. Faaliyetler, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması politikası çerçevesinde yürütülüyor. Doğrudan hedef olarak IŞİD alınıyor. Ancak asıl olan PYD/PKK tehdidine, dolaylı yaklaşılmaya çalışılıyor.
El-Bab'dan sonra Rakka ve Menbiç hedef olarak gösterildi
Altı aydır devam eden Fırat Kalkanı Operasyonunda, 30 Km. mesafedeki El-Bab'a ulaşıldıktan sonra, uzun ve çetin süren şehir muharebeleri sonucunda şehrin kontrol altına alındığı ve operasyonun bu bölümünün tamamlandığı açıklanmıştır. Bundan sonra olası sabotajlara karşı temizlik faaliyetlerinin devam edildiği de söylenmiştir.
El Bab'dan sonra hedefin Rakka ve Menbiç olacağı da en yetkili ağızlardan ifade edilmiştir. Ancak bunun nasıl olacağı hususu henüz belirsizliğini korumaktadır. ABD Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı ziyaretten sonra, kısmen de olsa, belirginlik kazanması mümkündür. Fakat bu konuda ABD ve Koalisyonunun siyaseten belirsizliği devam etmektedir.
Rakka operasyonu için birkaç olasılık mevcuttur.
1-ABD askeri+PYD+Koalisyon desteği
2-PYD+ABD ve Koalisyon desteği
3-TSK+ÖSO+ ABD ve Koalisyon desteği
4-TSK+ABD askeri+ (ÖSO'da olabilir)+ABD ve Koalisyon desteği
Türkiye bunlardan ilk ikisinin olmaması için çaba göstermekte, diğerleri için ise tekliflerde bulunmaktadır.
Rakka'nın Türkiye'nin güvenliği açısından önemli bir etken olduğu söylenemez. Ancak Rakka, ABD ve Koalisyon açısından önemsendiği için, Türkiye burada meydanı PYD'ye de bırakmak istememektedir. Menbiç konusu ise farklıdır.
Rakka Operasyonuna katılmak uygun mu?
El-Bab'a kadar olan operasyonun altı ay sürdüğü bir gerçektir. Bu operasyonda yetmişe yakın şehit verilmiş, yüzlerce asker yaralanmıştır. Bunun sebebi, başlangıçta operasyona yeteri kadar kuvvet tahsis edilmemesi, harekâtın ÖSO'yu destekleyerek yürütülmesinin siyaseten tercih edilmesi, dolayısıyla harekâtın süresinin uzaması, bundan istifade eden IŞİD'in kuvvetlerini El-Bab'da toplama ve savunmasını kuvvetlendirme imkânı bulmasıdır.
Tercih edilen siyaset gereği mücadelenin ÖSO'yla birlikte sürdürülmüş olmasına rağmen, TSK'nın büyük bir fedakârlık, cesaret ve feragatle başarıya ulaşması takdire şayandır.
Hal böyleyken, Türkiye için güvenlik önceliği olmayan Rakka'ya, sırf PYD'nin prim yapmasını önlemek için katılmasının doğru olmayacağı değerlendirilmektedir. Aynı sıkıntının, El-Bab'dan daha derinlikteki bir operasyonda fazlasıyla yaşanacağı düşünülmelidir.
Menbiç konusunda geç kalındı
PYD'nin, Fırat'ın batısına geçmesi kırmızı çizgi olarak ilan edilmişken Türkiye, başlangıçta bunu engelleme faaliyetlerinde bulunmuş, ancak sonradan olaylara seyirci kalmıştır. İş işten geçtikten ve PYD yerleşik bir hal aldıktan sonra, ABD nezdinde diplomatik teşebbüslerde bulunmuştur. Yaklaşık bir yıldır bu teşebbüs devam etmekte, ancak sonuç alınamamaktadır. Şimdi bu konunun da, Rakka operasyonuna katılmanın karşılığında yeniden talep edileceği anlaşılmaktadır.
Kırmızı çizgiyi ya ilan etmeyeceksin, ya da arkasında durup, gereğini yapacaksın. Yoksa bir daha inandırıcı olamazsınız. Bu nedenle bundan sonra ilk hedef, PYD'nin derhal Menbiç'ten atılması olmalıdır. Müteakiben Afrin de hedef olmalı ve güvenli bölge, genişleyen ve uygun hale gelen bu sahada teşkil edilmelidir.
Fırat'ın doğusu da legal olarak görülmemeli
Rusya'nın Kürt kartıyla oynaması, onun güvenilir bir ülke olmadığını göstermektedir. ABD'nin de PYD'ye verdiği destek açıktır. Trump'ın ne yapacağı belli değildir. Bölgesel aktörlerin de bunlardan kalır yeri yoktur. Suriye'nin kuzeyindeki yapı ise, Türkiye'nin güvenliğinde en öncelikli meseledir. Fırat'ın batısını halletseniz de, doğusunu legal göremezsiniz.
Bu nedenlerle Türkiye, geç de kalmış olsa da, gerekli uyarılarını yaparak, PYD tehdidini derhal tümüyle ortadan kaldırmak için askeri gücünün sıklet merkezini Rakka'ya değil, bu konuya teksif etmelidir.