PTT'nin "P"si de mi satıldı?
"Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa ile başlayan İstiklal Hareketi tüm vatanda telgraf hatları sayesinde teşkilatlanmıştır. Telgraf hatlarının bir ucunda Mustafa Kemal diğer ucunda Ordu Komutanları ve Mülki İdare Amirleri, Mustafa Kemal Paşa'nın emirleri doğrultusunda tüm milleti Milli mücadele için teşkilatlandırmıştır. Mustafa Kemal Anadolu'nun nabzını telgraf hatlarıyla dinlemiş ve Türk Milletinin içindeki İstiklal aşkıyla milletini zafere götürmüştür. Posta ve Telgrafçıların Türk Vatanına yaptıkları büyük hizmeti Mustafa Kemal Paşa: "Zaferi nasıl kazandınız?" sorusuna "Telgraf hatlarıyla" diyerek dile getirmiştir. Öyle ki savaş bütün şiddeti ile sürerken devlet kurumlarının telgrafları çoğu zaman çekilmemiş, memleketin bütün telgraf hatları askeri haberleşmeye ayrılmış, şifreli telgraflarla savaşın seyri değişmiş, bu sayede Türk Ordusu imkansızı başararak İstiklal Harbi'ni kazanmıştır. İşte bu nedenle tarihçiler İstiklal Harbi'ne aynı zamanda "Telgraflar Savaşı" adını vermişlerdir..."
***
Bu satırları alıntıladığım kitabın adı "İstiklal Harbi'nde PTT".
Kitabı, "PTT" bastı.
PTT bu kitabı basarken, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan Başbakan, Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı'ydı; hepsi de birer önsöz yazdı.
Erdoğan, kitabı sunarken "İstiklal Harbi'mizin kazanılmasında, bu toprakların vatan kılınmasında, Posta Teşkilatı'mızın muazzam gayretleri olduğunu" vurguladı.
***
"Genetik miras" diye bir şey varsa; Türk Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki kilit rollerden birini oynayan bu teşkilatın, "PTT"nin logosu, her ne sebeple olursa olsun, "Keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat kaldırılırdı..." diyen birinin suratıyla öpüştürülemez!
Her ne sebeple olursa olsun, o "logo", ne zaman baksak, "Atatürk heykellerinin köpek leşi gibi sürüklendiğini göreceksiniz" diyen, "10 Kasım'da saat 09.05'te kenefe gidin" sözlerini hatırlayacağımız bir "yediği kaba pisleme ehli"nin "etiketi" yapılamaz!
Tabii eğer PTT'nın "P"si de bir "itilaf devleti"ne satılmadıysa!
***
Yok efendim PTT yani "devlet" basmamış da, "fesli meczup" namlı kişi kendi bastırmış...
Lafügüzaf.
Hakkında, "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak"tan, " Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama"ya, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama"dan "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna Muhalefet"e yığınla suçtan, suç duyurusu, soruşturma bulunan, kiminden yargılanıp hüküm de giymiş biri, parayı verip düdüğü çalabilir ve devlete pulunu bastırabilir mi?
PTT'nin internet sitesindeki "kişisel pul" bastırabilme şartlarına baktım;
Evet bastırabilir!
***
PTT ya o pulları imha etsin, ya da o çok övündüğü "kuvvacı" geçmişini!
***
Arsızlıkta rekor denemesi
Ermenistan'ın yeni Başbakanı Nikol Paşinyan, Al Jazeera TV'ye verdiği röportajda, "Sorun şu ki Ermenistan, Türkiye'yle olan sınırını kapatmamıştır. Gerçekte Türkiye, Ermenistan'la olan sınırını kapatmıştır. Gerçekte Ermeni tarafından sınır açıktır ve kararı Türkiye tarafı vermelidir... Ermenistan önkoşulsuz olarak Türkiye'yle olan sınırını açmaya hazır" demiş.
Ha bir de...
Azerbaycan "Ermeni devriminden ilham" almalıymış!
Arsızlıkta rekor denemesi!
Azerbaycan, Ermenistan'dan "ilham"la hareket edecek olsa Ermenistan topraklarının en az yüzde 20'sini işgal etmesi, bu işgal coğrafyasında sayısız katliam ve hatta soykırım yapması gerekirdi!
Zira Ermenistan şu an Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinde "işgalci" durumda! Ve Hocalı başta olmak üzere, insanlığın utanç tarihine geçen soykırımlara imza attı burada; kanla!
Sınır konusuna gelince...
O zaman bir zahmet Karabağ işgaline son vereceksin Paşinyan efendi!
Malum, Türkiye'nin sınırı kapatma gerekçesi Karabağ'ın işgal edilmesiydi!
***
FETÖ'cü olma yaşı
1 yaşında bebek "FETÖ'cü olabilir" mi?
Nasıl anlarız "olabilir"se;
Ağlamasından mı, gazının kokusundan mı, kakasının renginden mi?
Dün, Balıkesir'den yasa dışı yollarla Midilli'ye geçmeye çalışan botun alabora olduğu haberinde kullanılan toptancı dil beni ve sanırım daha birçok kişiyi bu soruları sormaya sevk etti.
Bu, bazı art niyetlilerin çarpıtmaya çalıştığı gibi bir "FETÖ'cülerin FETÖ'cülüklerini unutturma, karartma gayreti" değil; mesleki bir itiraz sadece...
O bottakilerin tamamını "FETÖ'cüler" diye genellemek yerine "aralarında FETÖ şüphelilerinin de bulunduğu" demek çok mu zor?
Batan teknede evet "FETÖ şüphelileri" vardı ama yalnız değillerdi. Trajik sonlarına el kadar bebekleri de sürüklemişlerdi...
Kazada ölen üç bebek de evet FETÖ şüphelilerinin bebekleri ama "teröristlik", "darbecilik" veyahut herhangi bir başka suç babadan-anadan çocuğa geçer mi?
Masumiyetlerine, günahsızlıklarına kimsenin itiraz edemeyeceği üç bebeği de haberi duyanların "bedduaları" kapsamına sokacak bir dilin neye, kime, ne faydası var;
O masumların hatırına üzerinde düşünmeye değmez mi?