Psikolojik savaş (01 Ocak 2008)

Psikolojik savaş (01 Ocak 2008)

Psikolojik savaş

Haber : Selda ÖZTÜRK KAY

AKP yanlısı medya aşiret reislerine övgü ve Apo’ya “af” kampanyası başlattı

Yaşar Okuyan, bugün Türkiye’de ABD’nin projesinin uygulandığını söyledi. Okuyan, Abdullah Gül’ün 2003’te Dışişleri Bakanı iken ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfalık ve 9 maddelik gizli bir anlaşma yaptığını hatırlattı.

Okuyan, “Buna göre; PKK’nın siyasallaşması sağlanacak, elebaşı dahil genel af çıkarılacak, Irak’taki Kürt devleti Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınacaktı. Yaşadığımız süreç bu anlaşmanın uygulandığını gösteriyor” dedi.

İKTİDARA YAKIN GAZETELER DAĞDAN EVE DÖNÜŞ İÇİN NABIZ YOKLAMAYA BAŞLADI

Af için psikolojik alt yapı hazırlanıyor
* Bugün gazetesi eski HADEP’li Mehmet Metiner’in Barzani ile röportajını yayınladı. Barzani terörle mücadele konusunda Ankara’ya akıl verdi

* Sabah gazetesi, kendisini Kürt şair olarak tanımlayan Bejan Matur’un sözlerini sütunlarına taşıdı: Kapsamlı afla terör örgütü bölünür

* Avrupa Birliği destekli Taraf gazetesinin yazarı Yasemin Çongar “PKK’yı, ve eve dönüş yasasını” görüşmek üzere kendi tabiriyle ’Irak Kürdistanı’na gitti


Öncelikli hedeflerinin PKK’ya silah bıraktırmak olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan’ın “Gelin, yol yakınken annenizin, babanızın, ailelerinizin yanına dönün” çağrısından sonra başlayan af tartışmaları değişik bir boyut kazandı.
İktidara yakın gazeteler adeta tek noktadan idare ediliyormuşçasına teröristleri affetmenin faziletlerinden bahseden isimleri sütunlarına taşımaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Başbakan Erdoğan’a danışmanlık yapan eski HADEP Genel Başkan Yardımcısı ve Bugün gazetesi yazarı Mehmet Metiner Süleymaniye’ye kadar gidip peşmerge reisi Barzani ile röportaj yaptı. Barzani ise kendisine yöneltilen soruları fırsat bilip Türkiye’ye akıl vermeye kalkıştı. PKK sorunun askeri yollarla çözülemeyeceğini öne süren küstah peşmerge, terör örgütüne yönelik affın faydalı olacağı imasında bulundu. Türkiye’nin kendilerine yönelik komplo girişiminde bulunduğunu iddia eden Barzani, özetle şunları kaydetti:

Bize karşı komplo kuruluyor
* PKK’ya karşı Türkiye’yle ortak savaşım verdik. Türkiye çok zor günlerde hep yanımızda oldu. Biz de Türkiye’ye yardımcı olduk. Çok dostane bir ilişkimiz vardı. Ta ki Saddam rejimi devrilinceye kadar...

* Saddam rejimi devrildikten sonra o zaman Türkiye’yi yönetenler bize karşı tavır koymaya başladılar. Türkiye’nin politikası birden bire bize karşı değişmeye başladı.O tarihten sonra Türkiye Kerkük de dahil her işimize müdahale etmeye başladı. Bize karşı yapılmak istenen komplolara burada girmek istemiyorum. Ama biz her şeye rağmen Türkiye’ye karşı husumet beslemedik. Beslemiyoruz. Türkiye’yi ve Türk milletini hep dost kabul ettik. Kabul etmeye devam ediyoruz. Uzattığımız dostluk elinin samimiyetle tutulmasını bekliyoruz.. Ha tutmazlarsa, herkes kendi evine deriz.

23 yıldır savaşıyorsunuz
* Bakınız 23 yıldır Türkiye PKK ile savaşıyor. Biz de kaç kez Türkiye ile PKK’ya karşı savaştık. Peki ne oldu? PKK bitirildi mi? PKK, Kandil dağlarında var da Türkiye dağlarında yok mu? Türkiye kendi dağlarındaki PKK’yı bitirebiliyor mu? Sadece askeri yöntemlerle demek ki kalıcı bir sonuç elde edilemiyor. Birbirimizi suçlamak için bahane üretmeye gerek yok. Bakınız biz tam üç kez PKK’yı kovduk dağlarımızdan. Ne yaptı PKK? Komşu ülkelere gitti. Toparlanıp geri geldi.

PKK Türkiye’nin iç meselesidir
* Bu dağları kontrol altında tutmak öyle sanıldığı gibi kolay değildir. Hatta mümkün değildir. Buna ne bizim gücümüz, ne de bizimle beraber Türkiye’nin gücü yeter. Türkiye NATO’nun en güçlü ordusuna sahip. Soruyorum: Kendi dağlarına bütünüyle sahip olabiliyor mu? PKK, Türkiye’nin iç meselesidir. Ama bizim dağlarımızda karargah kurdukları için aynı zamanda bizim de bir meselemizdir.

Teröristlerin direnişi biter
* Ben PKK’yı koruyup kollamıyorum. Ben Kürt halkını savunuyorum. Sorun askeri değil siyasidir. Kürt halkının haklarını teslim eden demokratik ve siyasi çözüm sürecine PKK direnirse işte o zaman biter. Sorun demokratik siyasi yöntemlerle hal yoluna girebilir. Bunu söylediğimiz için bizi PKK’ya hamilik yapmakla suçlayanlar ya bilmeden konuşuyorlar ya da toplumu kandırmak için bilerek çarpıtıyorlar meseleyi.

Bu iş askeri yöntemlerle olmaz
* Kandil dağlarının eteklerindeki köylerimiz bombalandı. İnsanlarımızın evleri başlarına yıkıldı. Sivil insanlarımız öldü. 16 Aralık’taki ilk bombardımanda oldu bütün bunlar. Bizzat gidip yerinde inceledim. Hepsinin resimleri ve belgeleri var. İnanmak istemeyenler veya aksini iddia edenler gelip kendileri görsünler. Bu halkın lideriyim ben. Kendi topraklarımıza ve sivil insanlarımıza karşı yapılan bu saldırıları şiddetle kınıyorum. Bu tarz askeri yöntemlerle mesele çözülmez. Çözülemez.


* Türkiye bu saldırıları durdurmalıdır. Bu saldırılar devam ederse korkum o ki Türkler ile Kürtler arasında husumet doğurmak isteyenlere gün doğar. Her iki halk arasında düşmanlık duyguları yeşerirse kötü olur. Temenni ederim ki Kürt-Türk düşmanlığı da oluşmasın. Bombalamalar biter ve karşılıklı saygı temelinde ilişkilenmeler başlarsa asıl o zaman sorunun kesin çözümü için somut adımlar atılabilir.


Peşmergeyi sevimli gösterme gayreti
Sınır ötesi operasyon öncesinde ABD’yi arkasına alıp Türkiye’ye meydan okuyan peşmerge reisi, kardeşlik mesajları göndermeyi de ihmal etmedi. Bu mesajları manşetine taşıyarak peşmergeyi sevimli göstermeye çalışan Bugün gazetesi, Barzani’nin şu sözlerine ısrarla vurgu yaptı:
Asil Türk milletiyle kardeşlik istiyoruz. Türk halkını çok seviyoruz. Ne PKK’ya arka çıkıyoruz, ne de Türkmenlere düşmanlık besliyoruz. İnancımız odur ki, bizim ne haklarımız varsa onların da o hakları olsun. Kürdistan sadece Kürtlerin değildir; Türkmenlerin ve diğer ırk ve dinlere mensup olan herkesin yurdudur. Biz Saddam rejiminden çok çektik. Haklarımız gasp edildi. Şiddetle ve savaşla imtihan olunduk. Baskı gören ve hakları elinden alınan bir millet olarak, nasıl başka kardeşlerimize Saddam gibi davranmayı düşünebiliriz! En başta ben buna izin vermem. Irak Anayasası hazırlanırken bizzat ben Kürt tarafını temsilen Türkmenlerin de adının anayasada geçmesi konusunda ısrarcı oldum ve bunu Irak anayasasına koydurtmayı başardık. Erbil’de gezip dolaşın. Türkmenlerin okulları var, kendi dillerinde eğitim yapıyorlar. Partileri var, mecliste temsilcileri var. Kürt hükümetinde bakanları var. Kendi dillerinde yayın yapan radyo ve televizyonları var. Bu mu baskı? Halkları birbirine düşman edecek her türlü anlayışlara karşıyız. Türkmenlere karşı dostluk ilişkimizi sürdürmeye kararlıyız...

Kürtler Türkiye’de ‘ikinci sınıf’ iması
AB tarafından fonlandığı iddia edilen Taraf gazetesinin Amerika’nın sesi diye de tanının yazarı Yasemin Çongar ise “PKK’yı, sözde Kürt sorununu ve eve dönüş yasasını” görüşmek üzere Irak’ın kuzeyine gitti. Gazetenin dünkü sayısındaki yazısında bir dizi peşmerge ile görüştüğünü aktaran Çongar, peşmerge bölgesinden ısrarla Irak Kürdistan’ı diye bahsetti. Kuzey Irak’ta fiili Kürt devletini Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarına cazibe merkezi gibi pazarlayan Çongar, şunları kaydetti: “Türkiye Kürtleri hem gıpta ediyorlar Irak Kürdistanı’na, hem de küçümsüyorlar. Bir yanda bayrağını dalgalandıran, dilini konuşan, Kürtlerin ” birinci sınıf vatandaş “ sayıldığı bir federe bölgenin çekiciliği; diğer yanda kuzeyli Kürtler ile güneyli Kürtler arasındaki alışkanlık, kültür ve zihniyet farkları”

Kapsamlı bir ‘eve dönüş’ çıkarılırsa PKK bölünür
Kısa bir süre önce ihale edilen Sabah gazetesi de af için yürütülen psikolojik harekâta destek verdi. Kendisini Kürt şair olarak tanımlayan Bejan Matur’un açıklamalarına yer veren gazete, “Kapsamlı bir ’eve dönüş’çıkarılırsa PKK bölünür” sözlerini manşete taşıdı. Matur ise Sabah tarafından yöneltilen çanak sorularla bir bir tavsiyelerini sıraladı. İşte Matur’un sözlerinden bazı satırbaşları

Hesaplaşma başlayacak
* Operasyonlar tek meşru çıkış değil. Eve dönüş bu anlamda önemli. Bu operasyonların neticesinde adına itirafçılık denmeyen kalıcı bir yasa çıkarılırsa çok anlamlı olur. Kürt sorunu askeri önlemlerle çözülecek bir sorun değil artık. Son 30 yıldır askeri önlemler dendi ama başarılı olunamadı. Mesela PKK’nın en zayıf olduğu dönemlerde bile dağa çıkışın önüne geçilemedi. Buradan bakıldığında “Önce PKK silahları bıraksın, sonra Kürtlerin haklarını konuşalım” deniyor. Kürtler de “Bizim çocuklarımız dağda, indirin, onurlu bir çıkış yaratın sonra konuşalım” diyor. Yani mesele dağdakilerin inmesinde kilitleniyor.
* Af çıkarsa teröristlerin dağdan ineceklerine inanmak zorundayız. Çok marjinal bir grup kalabilir ve onların da gelecekte İran’a kayıp PJAK’la hareket edeceği çok tahmin edilir bir şey. Yönetici kadrosu için de başka bir çözüm düşünülebilir.
* İçine girdiği durumdan çıkış arayan dağdakilere bu toplum seçenek yaratmakla yükümlü. Silahlar sustuktan sonra asıl hesaplaşma başlayacak. “Neden çıktılar ve biz nasıl tutmadık o çocukları?” sorularını soracağız. Türkiye “Biz şu noktalarda yanlış yaptık, Kürtlerimize kötü davrandık” diyecek.

Hizbullah bile çözüldü
* PKK’dan daha ilkel bir örgüt olan Hizbullah bile bünyesinde şiddeti reddeden kadrolar çıkarabildi, bölündü. Kapsamlı af çıkarsa PKK için de neden olmasın?

* Güneydoğu’da çocuğu dağda olan tüm anne ve babalar, büyük hasretle çocuklarının dönmesini bekliyor. Ailelerin gözü eve dönüş yasasında. 15-20 yıldır küllenen çok hikâye eve dönüş etkin kılındığında yeniden canlanacak. Oğlunun ölümünü kabul edemeyen anne o zaman her şeyi anlayacak ve “Bir dönem kapandı oğlum yok, kızım yok” diyecek. Anneler, “Neden ben evladımı yitirdim, onca ölüm ne içindi?” diye hesap soracak hem devletten hem PKK’dan.

Amerikan projesine kamuoyu oluşturuluyor
Hür Parti Genel Başkanı Yaşar Okuyan, AKP Hükümeti’ne yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarının, terör örgütüne yönelik “genel bir af” için kamuoyu oluşturduğunu belirterek, “Tamamen psikolojik bir operasyon ile karşı karşıyayız. ABD Projesi’nin uygulanması için zemin oluşturuluyor” dedi. Genel af kapsamında, İmralı’daki bölücü başının da serbest bırakılması için kampanya düzenlendiğini vurgulayan Okuyan şunları kaydetti: “Bugün Türkiye’de ABD’nin projesi uygulanıyor. 2003 yılında Abdullah Gül Dışişleri Bakanı iken ABD Dışişleri Bakanı Powell ile bir anlaşma yaptı. 2 sayfalık ve 9 maddelik bu anlaşma bir gazetede yayınlandı. İçeriğinin gizli olduğunu söylediler. O gizli anlaşmada şu hususların yer aldığı iddia edilmişti: PKK’ya silah bıraktırılacak, PKK’nın siyasallaşması sağlanacak, elebaşı dahil tüm terör örgütünü kapsayan bir genel af çıkarılacak, Irak’ın kuzeyindeki Kürt devleti Türkiye Cumhuriyeti tarafından tanınacak. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu süreç, bu anlaşma maddelerinin tek tek hayata geçirildiğini gösteriyor. Bugün bazı gazetelerde yer alan haber ve röportajlarda, terörist örgüte ve İmralı’daki bölücü başına yönelik af beklentisinin dile getirilmesi, ABD’li büyükelçinin ’affı övmesi’tesadüf değil.