İHA’nın haberine göre; Psikolog Topaloğlu, “Hastanın tanısını bilmesi aile içerisinde hastalığın konuşulabilmesini sağlayacaktır. Bu tanıyı bilmek hastanın duygularını ifade edebilmesini ve yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırır, bu da hastalıkla baş etme becerilerinin gelişimi açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.
“TEPKİLER VE HASTALIĞA BAKIŞ AÇILARI BİRBİRİNDEN FARKLILIK GÖSTEREBİLİR”
Psikolog Topaloğlu, hastalığının hasta tarafından bilinmesi, hastanın duygularını ifade edebilmesini, yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırdığını belirterek şunları söyledi:
“Hastalık tanısı alan kişiler, tanı sonrası psikolojik olarak bir takım yas evrelerinden geçerek bu kriz durumuyla baş etme becerilerini geliştirir ve hastalığı kabullenme süreci bir takım psikolojik evrelerden geçerek tamamlanır. Bu sürecin tamamlanma süresi ve şekli kişiden kişiye değişebildiği gibi kişilerin bu haberi algılayış biçimi, verdikleri tepkiler ve hastalığa bakış açıları birbirinden farklılık gösterebilir”
“TANIYI DOKTOR SÖYLEMELİ”
Öte yandan Klinik Psikoloğu Topaloğlu hastaya tanıyı kimin söylemesi gerektiği konusuna da değindi. Topaloğlu şunları söyledi:
“Hastaya haberin verilme şekli, hastalığın açıklanması, hastanın hastalığıyla ya da yaşayacağı süreçle ilgili merak ettiği soruları sorabilmesi ve doğru yanıtlar alabilmesi açısından en uygun yol tanının hastanın hekimi tarafından hastaya söylenmesidir”
“TANI HASTAYA SÖYLENMELİ”
Psikolog Topaloğlu, tanı ve tedavi sürecinin hastalar kadar hasta yakınları için de bir kriz durumu olduğunu dile getirdi.
Topaloğlu, hasta yakınlarının bu kriz durumuyla karşılaştıklarında hastaya karşı nasıl bir tutum içerisinde olmaları gerektiği ve nasıl bir yol izleyecekleri konusunda güçlük yaşayabildiklerini kaydetti.
Bazı durumlarda hasta yakınlarının korumacı bir tutum içerisinde hastayı duygusal olarak olumsuz etkileme kaygısıyla hastalık tanısını hasta ile paylaşmamayı tercih edebildiğini ifade eden Topaloğlu şunları söyledi:
“Böyle olduğunda; hasta ve hasta yakınları için birtakım psikolojik zorluklar yaşama ihtimali mümkündür. Hastalığını ve içerisinde bulunduğu süreci anlamlandıramayan hasta kaygı ve kafa karışıklığı yaşayabilmekte, hasta yakınları ise tüm kararları kendileri alma sorumluluğunu tek başına yüklenmek zorunda kalabilmektedir. Oysaki hukuksal açıdan da bakıldığında hasta hakları gereği hastaların, hastalığını ve uygulanacak tedaviyi bilme, hatta seçme hakkı vardır. Psiko-onkolojik açıdan bakıldığında ise; hastanın tanısını bilmesi aile içerisinde hastalığın konuşulabilmesini sağlayacaktır. Bu tanıyı bilmek hastanın duygularını ifade edebilmesini ve yaşadığı zorlukları paylaşabilmesini kolaylaştırır, bu da hastalıkla baş etme becerilerinin gelişimi açısından önemlidir. Hastanın hastalık sürecinde yaşayacağı bedensel ve ruhsal değişimleri kabullenebilmesi açısından hastalığını bilmesi önem taşımaktadır. Hastalığını bilen hastanın, tedavi ekibiyle iş birliği içerisinde olması ve tedaviye uyumu açısından da önemli olduğu bilinmelidir”