Prozelitizm ve AKP
Almanya’nın Sesi radyosu geçen hafta Türk dış politikasını irdeleyen bir program yaptı. Alman basınında çıkan haber ve yorumlar ile Türkiye’ye ilgi duyan gazetecilerin görüşlerini toplayarak Alman basınının ve gazetecilerin Türk dış politikasını nasıl gördüğünü aktardı. Alman basını, AKP’nin dış politikasının yanlış ve hatalı olduğunu düşündüğü sonucuna varmıştır. Alman Dışişleri Bakanlığının eski mensupları ve mecliste şu anda milletvekili olan diplomatlar ve dışişleri bakanlığının mensuplarının görüşlerini de ayrıca toplayıp sentezlemiş ve sonuçta Alman hükümeti, AKP’nin Arap ülkeleri politikasının Batı ülkeleriyle genel olarak uyum halinde olduğunu belirtmişlerdir. Diplomatik dilde buradaki genel sözcüğünün Almanya için anlamı, AKP dış politikasıyla birçok özel durumda aynı kanaatte değiliz anlamındadır. Almanlar, Arap Baharı olaylarıyla ilgili zaten ABD, İngiltere ve Fransa ile de aynı politikayı paylaşmamaktadır. Almanya klasik olarak, ABD ile Rusya arasında kendi çıkarları için bir denge kurma politikası takip etmiştir. Bugün de halen bu böyledir. Alman Dışişleri Bakanı son bir yılda Türkiye’ye dört kez gelmiştir. İngiliz ve Fransız Dışişleri Bakanlarıyla kıyasladığınız zaman Almanya’nın Türkiye merakını anlamış olursunuz. Bu merak AKP iktidarı döneminde ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni AKP’nin fazla ABD-İsrail ve İngiliz eksenine kaydığını ve bölge dengelerini bu ülkelerin lehine değiştirdiğini gördüğü için Alman Bakan, her üç dört ayda bir uğrayıp kantarın topuzunu kaçırdıklarını AKP iktidarının yüzüne okumaktadır.
Daha önce birçok defa yazdık. AKP iktidarının Orta Doğu politikası rasyonel değil ideolojiktir. Ancak AKP kadrosunun, İslamcı ve Milli Görüş felsefesi ve geleneğinden geldikleri varsayımı sonucu belirttiğimiz bir saptamadır. Yine birçok defa AKP kadrolarının ne İslamcılık ne de Milli Görüş konusunda samimi olduklarını belirttik. Bu konuda yalnız değildik, çok sayıda insan bu kanaati paylaşmakta ve basın yayın yoluyla duyulmaktadır. Geçen hafta Milli Görüş’ün ve İslamcılığın önemli yayın kuruluşlarından olan Milli gazetenin yazarlarından Selahattin Toprak açık bir şekilde Başbakan Erdoğan’ın Davutoğlu’na sınırsız yetki verdiğini belirtmiştir. Davutoğlu’nun, etrafına ABD’de yetişmiş ’Liberal İslamcılar’ olarak kendilerini tarif eden bu insanları toplayıp onlarla çalıştığını ve bu insanların milli görüş ve İslamcılık anlayışına değil, ABD çıkarlarına uygun davrandıklarını yazmıştır. Yine bu gazetede yazan Mehmet Şevket Eygi, yazılarında sık bir şekilde cemaat ve AKP’yi, yeni Müslüman zenginleri (kendi tabiri), ruhunu ve kalemini satan bu insanlarla ve iktidarla ilgili kritiklerini yazmaktaydı, ama tehdit edilmesi üzerine yazılarında daha dikkatli olacağını belirtmiştir. İslami camianın içinden gelen yazarların kritikleri cemaat ve iktidarı daha fazla yıprattığı için tahammül gösterememektedirler. Mehmet Ş. Eygi, İslamcı ve Milli Görüşçüler arasında en itibarlı birkaç kişiden birisidir. Zeki, iyi eğitimli, görgülü ve kentlidir. Davranışlarında zarafet ve işlerinde estetik vardır. İlerleyen yaşından dolayı da İslami ve Milli Görüş camiasında saygı duyulan bir isimdir. Dolayısıyla bu insanların eleştirileri daha etkili ve manidardır.
AKP, işin başında kendilerinden beklendiği gibi Arap ülkeleriyle yakın işbirliği tesis etmiştir. Kaddafi, Mübarek ve Esad, yakın ilişkileri olan ve ailece görüştüğü liderlerdi. ABD ve İsrail bu ülkelerde kendi çıkarlarına uygun bir düzenleme yapınca, iktidarını koruyabilmek için kendi politikasını bırakıp, bunların politikasını takip etmek zorunda kalmıştır. Ama duruma o kadar çok adapte oldular ki Erdoğan’ın delikanlı şöhretine gölge düşürdü. Hüsnü Mübarek’in, Kaddafi’nin düşüşünde AKP iktidarının rolü, dış basında hayli yer bulmuştu, şimdi de Suriye’de aynı politikanın devamını görüyoruz. Kraldan çok kralcı bir politika... Normalde düşen ve ezilen insanlara İslam’da ve delikanlılıkta yardım edilir. AKP’nin bu davranışının adı bilimde ’Prozelitizm’dir. Güç durumda olan insanları istismar etmek anlamı taşır. İçte fakir ve fukaraların yoksulluğunu, dindar ve saf vatandaşların inançlarını, dışta ise yukarıda belirttiğimiz gibi ABD’nin bombaladıklarını istismar eder bir görüntüsü vardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana gelen doğal felaketlere (deprem, sel, yangın, tusunami vb..) uğrayan insanlara yardıma giden Batılı misyonerlerin bu insanlara yardım yaparken aynı zamanda din propagandası yapmasını yasaklamıştır. Zira bunun bir Prozelitizm olduğunu belirtmişlerdir. AKP’nin içte ve dışta uyguladığı politikalar, insan haklarına ve onuruna aykırıdır, dolayısıyla bu bir Prozelitizm’dir ve bir suçtur.