YENİÇAĞ/ TOLGA ŞAHİN- ÖZEL HABER
Kahramanmaraş Pazarcık merkezli meydana gelen ve 10 ili etkileyen deprem tarihimize en büyük doğal afetlerden olarak geçti. Afetin üzerinden geçen 6.günde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 20 bini geçti bile.
Tam 24 yıl önce 1999 depreminden almadığımız ders bir tokat gibi suratımıza çarparken Karadeniz’i bekleyen büyük tehlikeyi Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü emekli Profesörü Osman Bektaş ile konuştuk.
“DOLGU ÜZERİNDEKİ YAPILAR TEHLİKEDE”
Rize ve Trabzon’da dere yatağı üzerine yapılan dev konutlara dikkat çeken Bektaş, “20 yıldan beri söylediğim tehlikeyi AFAD ve devlet 2019’da çıkan deprem yönetmeliği ile kabul etti ve Trabzon’un 2, Rize’nin ise 3 kat deprem tehlikesini arttırdı. Tabi bunlar normal zemindeki artışlar. Dere yatakları ve dolgu üzerindeki yapıların tehlikesinin ayrıca hesaplanması lazım. Dolgu üzerinde Trabzon’da 40 bin kişilik stadımız var. Dolgu üzerinde yapılarımız var. Bunlar risk altında. Bunların acilen değerlendirilmesi, mikro bölgelendirme ile zemin etüt çalışmaları yapılmalı, yapı stoğunun yönetmeliğe uygunluğunun acilen kontrol edilmesi lazım” dedi.
“HEYELAN ALANLARI İMARA AÇILMIŞ DURUMDA”
Heyelan alanlarının imara açılmasına dikkat çeken Bektaş sözlerini, “Rize’nin özellikle Trabzon’un bulunduğu yer dağların denize bakan yamaçları. Depremin ikinci etkisi ise heyelan tetiklemesidir. Bugün heyelan sahaları imara açılmış durumda. Daha önce imara kapalı olan çoğu yer şehirleşme nedeniyle daha sonra imara açıldı. AFAD’ın Trabzon için verdiği deprem tehlikesi 6.6’lık bir depreme denk gelmektedir. Böylesi bir depremin meydana gelmesi durumunda bundan en çok etkilenecek yerler heyelan sahaları, onların üzerindeki çok katlı binalar ve deniz kenarındaki binalardır” şeklinde sürdürdü.
“RİZE DİYE BİR YER KALMAZ”
Dolgu alanların tehlikesine de dikkat çeken Bektaş, “Sadece Trabzon değil, Rize de aynı şekilde hatta Rize, Trabzon’dan daha kötü durumda. Bunun nedeni Rize’nin üçte birinin dolgu alan olmasıdır. Trabzon’un depremselliği 2 kat iken Rize’nin dolgu alanlar nedeniyle depremselliği 3 kat artmış durumda. Böyle bir deprem olursa eğer Allah korusun Rize diye bir yer kalmaz. Zaten Rize’deki dolgu alanlar kendiliğinden bile çöküyor. Depreme gerek yok. Dolguların kayması nedeniyle binalar yan yatıyor. Bu nedenle de Rize’de kentsel dönüşüme gidildi. Bu durum yaşanmasa kentsel dönüşümde yaşanmazdı. Tehlike gerçekleştikten sonra önlem alıyoruz. Kentsel dönüşüm için heyelan sahasında bir binanın yıkılması bekleniyor. Karadeniz’de 5 veya 6 büyüklüğünde meydana gelecek bir deprem en çok Rize’yi vurur. Bunun nedeni dolgu alanların fazlalığıdır. Dolgu depremi büyütür, 5’lik bir depremi 6-7 yapar” uyarısında bulundu.
“KİMSE SORUMLULUK ALMIYOR ÜZERİNE”
Bektaş ayrıca, “Depremleri önlemek açısından kanun yapmak önemli. Ancak bunun uygulanması çok daha önemli. Bizim deprem yönetmeliğimiz Avrupa’dan da ileri bir yönetmeliktir. Ancak uygulanmıyor. Zaten uygulansaydı bugün Pazarcık ve Elbistan’da yaşanan felaketin boyutları bu noktaya varmazdı. Ülkemizde 200-300 liraya zemin etüdü yapılıyor. Sen yapmazsan başkası bu fiyatlara yapıyor. Daha ucuza yapıyor. Statik hesabını 10 liraya 100 liraya 1000 liraya yapan yerler var. Jeologundan jeofizikçisine, inşaat mühendisinden müteahhidine kimse sorumluluk almıyor ve sorumlu tutulmuyor. Bir binanın zemin etüdünden binanın yapılışı ve kullanımına kadar yerel yönetim sorumluluk alıyor, kullanma ruhsatı veriyor binaya. Sen bu binaya girebilir, rahatlıkla oturabilirsin diyor. Örneğin heyelan sahasını imara açıyor. Belediye mahkemeye şikayet edildiğinde diyor ki jeolog bana rapor verdi. Jeologa soruyorlar o da başka bir şey söylüyor. Herkes üzerinden sorumluluk atıyor. Mühendiste kalite yok. Bir ürün alsan garanti veriliyor ancak mühendisin yaptığı hizmetin garantisi yok çok ilginç. Sorumlu belediye, sorumlu İmar İskan Müdürlüğü, sorumlu herkes” ifadelerini kullandı.
“MİKRO BÖLGELENDİRME ÇOK ÖNEMLİ”
Bektaş alınması gereken önlemler ile ilgili ise, “Yapı stoku kontrol edilmeli, bugünkü deprem yönetmeliğine uygun olmayanlar revize edilmeli. Yıkılacaksa yıkılmalı veya takviye edilecekse edilmeli. Böyle bir çalışma acilen başlatılmalı. Politika ve rantın bilimin önünde gitmesine müsaade edilmemeli. Mikro bölgelendirme ve zemin etüt çalışmaları yapılmalı. Burada mikro bölgelendirmenin önemine AFAD da dikkat çeker. Deprem parametrelerini her yere uygulayamazsın çünkü zemin her yerde eşit değildir, zemin özelliği değişmektedir” dedi.