Profesör Cevdet Bozkuş Türkiye'nin tek kurtuluş çaresini açıkladı

Profesör Cevdet Bozkuş Türkiye'nin tek kurtuluş çaresini açıkladı

Profesör Cevdet Bozkuş, Türkiye’deki liyakatsizliği kaleme aldı. Bozkuş, “21 yılda ülkenin geldiği durum orta da. O halde bizim işin ehli adamlara çok ihtiyacımız var. Özellikle ülkeyi yöneten siyasetçilerde daha çok ihtiyacımız var” diye yazdı.

Türkiye’deki liyakatsizliğin ülkeyi getirdiği duruma dikkat çeken profesör Cevdet Bozkuş yazısında şu ifadeleri kullandı:

HEY GİDİ GÜZEL ÜLKEM
Evet hey gidi güzel ülkem hey. Nereden nereye. Gerçekten konumu, doğası ve kaynakları ile çok güzel bir ülke. İşgalden sonra Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyet kurmuş ve dünyanın kalkınmış, çağdaş, modern bir ülkesi hedefi koymuştu. Atatürk ‘’Ekonomisi zayıf bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve siyasi felâketlerden yakasını kurtaramaz. ‘’ sözü ile kalkınmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Bu gün geldiğimiz durumu sanki o günlerden görmüş.

Ülkemizin en büyük sorunu “İşi ehline vermemek, liyakatsiz insanları önemli makamlara getirmektir.” Bu nedenle ülkemiz ne yazık ki bir türlü kalkınmış ülkeler arasına girememiştir. Şimdiki iktidar da olduğu gibi. 21 yılda ülkenin geldiği durum orta da. O halde bizim işin ehli adamlara çok ihtiyacımız var. Özellikle ülkeyi yöneten siyasetçilerde daha çok ihtiyacımız var.

Peki bu ehil insanlar kimlerdir.

Dürüst ve ahlaklı,

Ehliyetli ve liyakatlı,

Ülkesini ve milletini seven, ayrımcılık yapmayan,

İşini en iyi yapan ve tasarrufu önemseyen,

Toplumda saygı ve sevgiyi esas alan,

Zamanı önemseyen ve en iyi şekilde kullanan,

Uygarlığı, çağdaşlığı ve medeniyeti hedefleyen,

Sağlıklı yaşayan, temiz ve düzenli giyinen, doğal olan,

Kurucu liderine saygı duyan,

Söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyebilenlerdir. Başka iyi özelliklerde yazılabilir.

Herkesin yaşamında hedefleri vardır. İyi bir yaşam koşulları için meslek sahibi olmak, makam ve mevki sahibi olmak, zengin olmak, bilim adamı olmak gibi. Elbette bu hedefler olmalı. Bu hedefler için mücadele ederken adam gibi adam olmak hedefi de insana en yakışan olmalıdır.

Makam ve mevkiler insanın adam olduğunu göstermez. Örneğin Saddam bir zamanlar Devlet Başkanıydı. Ülkesine ve milletine ihanet etti ve sonunu herkes gördü. Adamın birisi oğluna’’ oğlum sen adam olamazsın diyor’’ ve oğlu hırsla gidip vali oluyor ve babasını ayağına çağırıyor. Baba oğluna ben sana vali olamazsın demedim adam olamazsın dedim. Bu örnekler günümüzde çok. Bu ülkede adam gibi adamlar yok mu. Elbette var. Kurumların başına ehil olmayanlar gelince, becerikli , yetenekli ve tecrübeli ehil olanlar ya ülkeyi terk etmişler ya da emekli olmak zorunda kalmışlardır.

Hiçbir Avrupa ülkesinde olmayan doğal zenginliklerimize karşın ülkemin her anlamda Avrupa ülkelerin gerisinde olması bizim ve bizi yönetenlerin ayıbıdır. Demek ki onların yönetenleri kadar becerikli ve yetenekli yönetenlerimiz Atatürk ‘den sonra olmamış. Ülkemin son siyasi döneminden basında günlerce yer alan ve bunlardan akılda kalan bazı iddaalar ;

Ankara’ yı parsel parsel satan belediye başkanı

700 bin TL lik hediye saat alan bakan,

Kocasının şirketinden bakanlığına malzeme alan bakan,

Organize suç liderleri ile boy boy fotoğrafları olan bakan,

Oğullarının gemileri ve şirketleri olan başbakan,

Talimatla el kaldıran ve indiren vekiller,

Siyasete başladıktan sonra zengin olan siyasiler ve yakınları . Araştırılsa daha neler var neler.

Açıkça soruyorum yürekleri varsa cevaplasınlar, siyasete girdikten sonra zengin nasıl oldunuz. Bu sorum her makamdaki devlet adamlarınadır. Onlar cevap veremiyor ise bunlara destek olanlar cevaplasınlar. Ama bir cevap vereceklerini zannetmiyorum. Bu varlıklarını yolsuzluk ve hırsızlıkla kazanmış iseler bunlar adam olamazlar.

Bu ülke bu hale bu siyasi anlayışla gelmiştir. O halde ülkemizin bir an evvel bu siyasi anlayıştan kurtulması, yukarıda tanımlamaya çalıştığımız ehil olan siyasilerin ülke yönetimine gelmesi ile mümkündür.

Bu kötü siyasi yönetim anlayışı kurumlara da yansımıştır. Örneğin benim çalıştığım üniversite de ülkenin gelişmesine katkı sağlayacak bir proje göremezsiniz. Üniversitenin nasıl yönetildiği çalışanlarına sormak lazım. Akademik personelden göreve hiç gelmeyenler, ara sıra uğrayanlar, çoğunlukla öğleden sonra göreve gelenler şeklinde bir görev anlayışı alışkanlık haline gelmiştir. Hadi bunlara adam diyelim.

Çok az da olsa iyi işler yapan siyasilerin hakkını teslim etmemiz gerekir. Örneğin;

Organize suçlarda ülkemi Avrupa 1. yapan bir bakandan sonra bunlarla mücadele eden ve temizlemeye çalışan yeni bir İçişleri Bakanı,

Bir orta Anadolu kenti olan Eskişehir ‘i bir Avrupa kenti yapan becerikli, yetenekli, dürüst Belediye Başkanı. Helal olsun sana Büyükerşen Hoca. Adam olma konusun da örnek olmak kolay değil.

Ülkemizde siyasetçi olacaksan yalan söylemeyi ve yolsuzluk yapmayı bilmen lazım gibi bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaati doğrulayan mevcut siyasi liderlerin bazıları seçim kazanmanın yolunun popülist ve yalan politikalar üretmekten geçtiğini çok iyi öğrenmişler. Petrol ve doğal gaz buldum diyeceksin, aradan yıllar geçecek ne gaz nede petrol var. 3 Y(yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk) ile mücadele edeceğim diyeceksin ama zirve yaptıracaksın. Ayrıca oy uğruna dini ve ırkı istismar etmeyi alışkanlık haline getireceksin. Bu yalan ve sahte siyasi anlayışla ülkeyi bir adım ileri götürememişler. Ancak kendileri ve yakınları köşeyi dönerken, gariban vatandaş geçim derdi ile boğuşmaya devam etmiştir.

Bu ülkeyi siyaset yönetiyor. Ancak ne durumda olduğumuz ortada. O zaman burada bir sorun olduğu ve sürekli yakındığımızda bir gerçek. Bu siyasi anlayışı ve yapıyı vatandaş olarak biz değiştirmediğimiz sürece bu ülkenin ilerlemesi asla olmayacaktır. Gelin siyasete dürüstlüğü, ehliyeti ve liyakatı getirelim ya da getirmek için mücadele edelim. Bu nasıl olabilir.

Bu siyasi yapıdan sürekli şikayet eden düzgün insanlar öncelikle partilere üye olmalı ve zamanla partilerin sahte yönetimleri yerine halkta karşılığı olan parti teşkilat ve merkez yönetimlerini oluşturulmalı,

Çalışkan, başarılı ve dürüst belediye başkanları seçilmeli,

Vekil adaylarını parti üyeleri belirlemeli. Bu şekilde seçilen vekillerden oluşan meclis asli görevini en mükemmel bir şekilde yaparak ülkenin gelişmesi ve kalkınmasına önemli katkı sağlayacaktır.

İlgili Haberler