Düzce''de meydana gelen 6,0 büyüklüğündeki depremin ardından deprem yeniden ülke gündemine oturdu.
Deprem konusuna ilişkin Yeniçağ’a açıklamalar yapan Şener Üşümezsoy, Çilimli fayı ve Hendek fayının üzerinde Düzce depreminden kaynaklanan bir stresin söz konusu olduğunu söyleyerek “17 Ağustos’taki kırılan Yalova Çınarcık fayının kuzeyinde bir dizi İstanbul’a doğru gelen Tuzla’ya Pendik’e gelen ikinci kollar kırılmıştır. Bunun güney bloğunda ise hala çalışmakta olan Esenköy’den hareket ederek Teşvikiye’ye doğru giden diğer ikincil kolların kırılmasını öngörüyoruz. Bunlar ters fay olabilir, normal fay olabilir. Burada bunu anlatmamın sebebi diğer bir kol söz konusu Karadere fayına paralel gelen daha batıda olan Hendek fayıdır. Hendek fayının 1943’de kırıldığı düşünülüyor ve Hendek’te yaptığım arazi çalışmalarında fayın netleşmiş bir çizgisinin olmadığını ve birçok deformasyon kuşağı olduğunu gördüm. 17 Ağustos’ta kırılan Sapanca fayından Karadere fayına yüklendiği gibi ‘Hendek fayına da stres ne kadar yüklenmiştir’ sorunu karşımızda. Hendek fayı doğuya doğru ilerlediği zaman Düzce Ovası’nın kuzey bölümündeki Çilimli fayına ulaşıyor. Ondan daha ileride ise ters fay olarak Yığılca fayı bir kuşak oluşturuyor. Hendek fayı üzerinde ‘17 Ağustos’ta stres yüklenme gerçekleş midir’ sorusunu cevaplamak için Hendek’e gittiğimde elde ettiğim sonuçlara göre Hendek çok kollu bir fay sistemi ve geniş bir makaslama sistemi var ve çözüme açık değil. Fakat sistemin birebirini ardalayan kırılmasıyla 17 Ağustos ve 12 Kasım depremler içinde bu Hendek fayında enerji yüklenmesi göremedik. Bu olumlu bir sonuç. Fakat Karadere fayının kuzey bölümündeki Gölyaka kesiminde neden bu gecikme oldu sorusu? Aslında o fay hem Karadere fayından 17 Ağustos’taki depremde bir tetiklenme aldı ve büyük bir kısmı Düzce’ye gitti. Ama Düzce fayının stresinin büyük bir kısmı yönü ters de olsa Karadere’nin kuzeyindeki devamı olan Gölyaka fayına yüklendi ve böylelikle bu deprem oldu. Peki, ‘Düzce fayı Hendek fayını Çilimli fayını da stres yüklemiş midir’ sorusuna baktığımız zaman “yüklenmiştir” diye cevap verilir. Bu anlamda Çilimli fayı ve Hendek fayının üzerinde Düzce depreminden kaynaklanan bir stres söz konusudur.” dedi.
“HEM HENDEK HEM DE ÇİLİMLİ FAYLARI TEHLİKELİ OLABİLİR”
Çilimli ve Hendek faylarına dikkat çeken Üşümezsoy, “Düzce fayının tehlikeli olmasının nedeni Bolu fayının 1967’de tekrar kırılmasının batı kesimi ve Adapazarı depreminde bu stresin Sapanca’ya doğru yüklendiği bir yapıyı görüyoruz. Adapazarı depreminde hem Sapanca fayına doğru ilerlemiş diğer taraftan Düzce fayına doğru ilerleyerek bu fayı kırmıştır. 67’den 99’a kadar olan kesimde Sapanca fayında kırılmaya neden olmuştur o da ana Gölcük fayını kırmıştır. Bu denklemle devam edersek Sapanca’nın Akyazı’dan Karadere fayını kırması Düzce fayına stres aktarımına sebep olmuştur. Ama Düzce fayı, paralel bir fay olmasına karşılık Elmacık Dağı’nın kuzeyindeki Düzce fayına stres yüklemiştir. Bu nedenle de Düzce fayı 99’da kırılmıştır. Hendek fayı da yön olarak Düzce fayından özellikle Çilimli fayına doğru bir yüklenme olabilir. Düzce fayının kırılmasıyla hem Hendek hem de Çilimli faylarına yüklenme olmuş olabilir.” ifadelerini kullandı.
“KOMŞU FAYLARDAKİ STRES AKTARIMI YENİ DEPREMLERE NEDEN OLABİLİYOR”
Büyük depremin analizini yapan Üşümezsoy, “Gölyaka depremini iyi anlamak için 17 Ağustos depremini, 1952 Bolu depremini, 1967 Adapazarı depremini bilmemiz gerekiyor. 1952 Bolu depreminden sonra yetersiz kırılan kesimiyle 67 depremi üst üste geldiler ve bu anlamda Bolu depreminde kırılan fay 67 depreminde bir daha kırıldı. Buna üzerleme depremi diyoruz. Bu 67’de kırılan fay hattına verev gelen Gölcük’ten Sapanca’ya Sapanca’dan Akyazı’ya doğru gelen fay hattı 67 Adapazarı fayıyla verev olarak kesişti. 99’da fay hattı kuzey doğuya doğru Karadere fayına ilerledi. Karadere fayı, Efteni Gölü’ne doğru ulaştığında doğuya doğru Düzce fayına stres yükledi.
17 Ağustos’ta birinci aşamada Sapanca kırıldı. En zayıf yer orasıydı. Ondan sonra ikinci aşamada Gölcük fayı kırıldı. Üçüncü aşamada Akyazı’dan Karadere’ye doğru kırıldı. Dördüncü aşama ise Yalova Çınarcık fayı kırıldı. Bu anlamda Karadere fayından Düzce fayına büyük bir stres yüklendi. Düzce fayında stres yüklenimi 99’da gerçekleşti. 99’da eğer Düzce fayı kırılsaydı o zaman beşinci segment kırılacaktı.
Bu tip kırılmalara kazkad deprem diyoruz. Arka arkaya kırılan faylar birbirlerini tetikleyerek gelir. Her fayın kırılıp etrafındaki komşu faya stres aktarımını ve zincirleme fay kırılımının teorisiydi ve burada dayandığı temel sorun fay üzerinde fay düzlemine dik gelen kuvvetle (normal kuvvet) fay düzlemine paralel gelen kuvvete de ters yönde olduğu için makaslama kuvvet diyoruz. Dik yöndeki kuvvetin egemenliğinde fay sıkışıyor ve burada sürtünme kat sayısına çarpılarak fay yırtılmıyor. Fayın iki yanı istediği kadar gerilse de bir yayın gerilmesi gibi gerilse de burada sıkışmıyor.
Bu süreç içinde giderek bu hareketsiz kalan kitlenme miktarı belli bir boyuta geldikten sonra yırtılıyor ve deprem başlıyor.
Bu aspartinin yırtılmasıyla deprem başladığı zaman kazkat depremde bu en kuvvetli asparti dediğimiz Gölcük’te 6 metrelik atıma dayalı asparti söz konusu. Ama Sapanca’daki 3 metrelik bir atıma dayanan asparti. 3 metrelik bir atıma ulaştığı zaman fay üzerinde büyük bir kırık olduğu için o 3 metre kırılınca onun bu fay düzlemi üzerindeki sıkıştırma kuvveti ve makaslama kuvvetinin toplam bir stres boşalımı yandaki komşu fay hattına geliyor. Komşu fay hattı da tam 6 metrelik yırtılma sınırında geldiği için Gölcük fayı 6 metre atımla yırtılıyor. Ana enerji boşalımı burada söz konusu oluyor. Bunu takip eden evrede Karadere fayında 3 metrelik bir atımla stres buraya gidiyor. Yani Sapanca fayının iki yanına da stres aktarımı söz konusu. Biri ana aspartiyi kırdı ve büyük depremi yaptı. Diğeri ise kuzey doğuya doğru dönmüş Karadere fayındaki aspartiyi harekete geçirdi. Aspartinin kırılması sonrası onun ucundan Düzce fayına stres aktarıldı ama Düzce fayı kırılamazken Çınarcık fayı kırıldı. Fakat Çınarcık fayı 1894’de daha önce kırılmış olduğu için fazla miktarda stres birikimi yoktu sadece 60 santimetrelik atımla gerçekleşti. Daha sonradan yapılan detaylı çalışmalar sonucunda yırtılmanın ana aspartide değil daha küçük bir aspartide başladığı ve bundan sonra ana aspartinin yıkılmaya başlandığı düşünülüyor. Bu teoriyi bir kenara koyarsak Düzce fayındaki stres aktarımı ile Düzce fayındaki stres birikimi bundan 2 ay sonra bunu yırtıyor. Karadere fayı Kuzey Anadolu’ya giden bir fay hattı olduğu için de bir stres birikimi var ve hatta Akyazı’daki Sapanca fay hattından gelen stres Karadere fay hattına yükleniyor. O Karadere fay hattı da stresini Düzce fayına verdiği için kuzey doğu aktarımı düşüyor. Zaman içinde bu geçen yıl 5 büyüklüğündeki deprem Düzce fayıyla Karadere fayının birleştiği yani Gölyaka’ya doğru giden Karadere fayının kuzey kesimine stres yükleniyor. Niye 17 Ağustos’ta kırılmadı dersek orada Düzce fayından yaklaşık 20 km derinlikte 40 50 km uzunlukta bir fay olan Düzce fayında çok büyük bir stres aktarımı oldu ve bu stres aktarımı batıya olan kesimi de 6 büyüklüğünde deprem olan Karadere fayına etki etti. Diğer doğu ucu ise Bolu’ya doğru giden fay üzerinde gerçekleşti. Bu açıdan bakıldığında her bir deprem yandaki komşu faya stres aktarıyor. Bu komşu faydaki stres aktarımına bağlı olarak da bu aktarımlar yeni bir deprem olabiliyor.” dedi.