Prof. Gaye Usluer: Coronavirüs mutlaka Türkiye’de de görülecek!

Prof. Gaye Usluer: Coronavirüs mutlaka Türkiye’de de görülecek!

CHP PM üyesi, Enfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer, Coronavirüs salgınının seyri ve Türkiye’de de görülme olasılığı ile ilgili olarak Yeniçağ’a önemli açıklamalarda bulundu.

Erman Çimen / YENİÇAĞ

Çin’den tüm dünyaya yayılan coronavirüs salgını tehlikesi Türkiye sınırlarına kadar geldi. İran’dan sonra bugün Yunanistan Sağlık Bakanı da, İtalya'dan Selanik'e dönen 38 yaşındaki bir kadında Kovid-19 vakasına rastlandığını açıkladı.

Öte yandan dün de virüsün görüldüğü İran’ın Kum kentinde kalan Türkleri taşıyan THY uçağı, Ankara’ya acil iniş yaparak yolcuların karantinaya alındığı belirtildi.

Salgınla ilgili olarak Yeniçağ’a değerlendirmelerde bulunan CHP PM üyesi, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Gaye Usluer, virüsün mutlaka Türkiye’de de görüleceğinin altını çizerek; ‘Bu kadar dünyaya yayılan, yakın komşularımıza kadar gelen bir virüsün Türkiye’de görülmeyeceğini düşünmek yanlış olur.  Ancak vatandaşta panik değil, duyarlık ve dikkat oluşturmamız gerekli.’ dedi.

İran’daki vatandaşlarımızı Türkiye’ye getiren THY uçağının Ankara’ya indirilmesini de eleştiren Prof. Usluer; ‘132 yolculu İran uçağı neden Türkiye’ye getirildi. Buna kim, hangi otorite karar verdi? Eğer biz burada enfeksiyonu engellemeye çalışıyorsak o uçağın buraya gelmemesi gerekiyordu. Kişilerin hangi ülkeden olduğu önemli değil, esas olan 14 günlük karantina o ülkede uygulandıktan sonra Türkiye’ye geliş sağlanmalıydı.’ şeklinde konuştu.

Bütün sorumluluğun Sağlık Bakanlığı’na yüklenmemesi gerektiğini de vurgulayan Usluer; ‘Bu konuda hükümetin uyguladığı politikada bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Yapılması gerekenlerin hepsini Sağlık Bakanlığı’na yüklemek doğru değil.  Bu bir devlet politikası olmalı, kararları devlet otoritesi birlikte almalı’ ifadelerini kullandı.

gaye-usluer.jpg

Prof. Dr. Gaye Usluer’in Coronavirüs salgını ile ilgili olarak Yeniçağ'a verdiği bilgiler şöyle:

‘BULAŞICILIĞI YÜKSEK, ÖLÜM ORANI DÜŞÜK’

“Aslında Coronavirüs bulaşıcılığı yüksek bir hastalık. Daha önce 2003 yılında SARS, 2012’de Mers salgınlarını hatırlıyoruz. Ölüm oranları SARS’ta %11’di, Mers’te %35’lerdeydi. Coronavirüs’te şuana kadar %2’lik bir ölüm riski var. Fakat yayılma hızı yüksek.

 Yaş gruplarına baktığımız zaman esas hayatını kaybedenlerin 65 yaş ve üstü hastalar olduğunu görüyoruz. Hatta 80 yaş ve üzeri, kalp hastaları, yüksek tansiyon gibi kronik hastaların yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Her 6 kişiden 1 kişi de ağır seyrediyor bu hastalık.

‘TÜRKİYE’DE DE MUTLAKA GÖRÜLECEK’

Tabi bu kadar dünyaya yayılan, yakın komşularımıza kadar gelen bir virüsün Türkiye’de görülmeyeceğini düşünmek yanlış olur. Mutlaka Türkiye’de de coronovirüs vakaları olacaktır.  Son olarak İran’dan gelen yolculardaki ilk testler negatif ama araştırmaya devam ediyoruz denmiştiç

Burada benim dikkat çekmek istediğim nokta, evet salgınla mücadele için birinci ayak Sağlık Bakanlığı. Önlemler için Bilim Kurulu da oluşturuldu. Ancak devlet olarak veya hükümet olarak ne yapıyoruz? Bunun tartışılması gerekiyor. Her şeyi Sağlık Bakanlığı’na yüklemek yanlış olur.

İRAN UÇAĞININ GELMESİNE KİM İZİN VERDİ?

Nitekim dün 132 yolculu İran uçağı neden Türkiye’ye getirildi. Buna kim, hangi otorite karar verdi? Niye böyle bir karar alındı? Eğer biz burada enfeksiyonu engellemeye çalışıyorsak o uçağın buraya gelmemesi gerekiyordu. Kişilerin hangi ülkeden olduğu önemli değil. Esas olan 14 günlük karantina o ülkede uygulandıktan sonra Türkiye’ye geliş sağlanmalıydı.

Bu yüzden hükümetin uyguladığı bu politikada bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Yapılması gerekenlerin hepsini Sağlık Bakanlığı bağlantılı olarak göstermek, bütün yük orada toparlamak doğru değil.  Bu bir devlet politikası olmalı, daha önce söylediğim gibi…

THY’NİN UYGULAMASI ÇOK SAÇMA

Örneğin, THY diyor ki; Tahran dışındaki bütün İran uçuşları durduruyoruz. Bu çok saçma bir uygulama. Steril bir alan mı var orada? Tahran steril mi? Zaten Kum şehrinde havaalanı bile yok. Dolayısyla THY’nin bu konuda başından beri peyder pey aldıkları bu kararları doğru bulmuyorum.

Burada bazı ekonomik kaygılar olduğunun farkındayım. Ancak sağlık söz konusu olduğunda devlet olarak gerçekçi önlemlerin kurumlarla bağlantılı olarak ivedilikle alınması gerekiyor.

BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR: MASKEYE GEREK YOK!

Bir de medyada, konunun uzmanı olmayan kişiler televizyonlarda N95 maskesi yok diye tartışıyorlar. Bu maske sadece hastanın birincil bakımıyla ilgilenecek hekimin kullanması gereken bir maske. Üstelik diğer maskeleri de kullanması gerekenler sadece hastalar ve hasta yakınları olmalı. Sağlık personeli ile hekimler maske kullanacak. Bu ülkede yaşayan 82 milyon kişinin maskeyle dolaşmasına gerek yok. Burada büyük bir bilgi kirliliği var.

PANİK DEĞİL DUYARLILIK VE DİKKAT LAZIM

Bu bilgileri verirken kimsenin amacı halkta panik oluşturmak, halkta korku oluşturmak olmamalı. Bir kere böyle bir enfeksiyon var, dünyada var Türkiye’de de olabilir. Bir kere bunu böyle kabul edeceğiz. Halkı belirli aralıklarla doğru bilgilendirmek gerek, nasıl korunacağı konusunda. Yanlış bilginin dolaşımı engellenmeli. Vatandaşta panik değil, duyarlık ve dikkat oluşturmamız gerekli.

SALGIN NE KADAR DAHA SÜRER?

Salgının devam etme süresi, bu tür yeni etkenler ortaya çıktığında bir pik yani tepe noktasına kadar çıkacaktır. O noktaya çıktıktan sonra çan eğrisi tersine döner, vakalar yavaş yavaş azalarak kaybolur. Ancak her gün yeni ülkelerde ortaya çıkması daha o noktaya gelmediğimizi gösteriyor.

İyi haber olarak Kuzey yarım kürede havaların ısınmasıyla etken kaybolmasa bile enfeksiyonun şiddeti giderek azalacaktır. Ancak diğer yarım kürede ise kış başladığı için orada bir yükselme görülebilir.

VİRÜS TÜRKİYE’DE GÖRÜLÜRSE NE YAPMALI?

Coronavirüs Türkiye’de görülürse ilk olarak hastane bakımının iyi olması çok önemli. Çünkü tüm sağlık personeli, hekim, hastane çalışanları ve diğer hastalar için  öncelikli bir risk söz konusu olur. Bunun dışında hastanın hastaneye girişiyle birlikte birinci hedef onu tedavi etmek, yaşamını yitirmesine engel olmak olmalı. İkinci olarak hastanın yakın çevresinde enfeksiyon varmı bunu tanımlamaya çalışmak, varsa bunları ortaya çıkarmak önemli olur. Sonra bilimsel veriler ışığında panik oluşturmadan ama bir şey olamaz da demeden gerekli tedbirler alınmalıdır.

Vatandaş olarak bizler de kış aylarında görülen diğer tüm hastalıklarda ne yapıyorsak onu yaparak, kapalı ve kalabalık alanlarda bulunmayarak, tokalaşmaktan ve kucaklaşmaktan kaçınarak, ellerimizi sık sık yıkayarak önlem alacağız. Hastaysak işe gitmeyeceğiz, çocuğumuz hastaysa okula, kreşe göndermeyeceğiz. Hem kendi sağlığımızı düşünücez, hem de toplumsal sağlığa katkı sağlamayı isteyeceğiz.”

İlgili Haberler