Yeniçağ / Özel Haber
TÜİK’in açıkladığı hiçbir rakama inanmadığını kaydeden Prof. Altuğ, açıklanan bütün rakamların gerçeği yansıtmadığını bunun nedeninin de Türkiye’de kayıt dışı ekonominin hakim olmasından kaynaklı olduğunu söyledi. Türkiye’de demokrasi olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Osman Altuğ “Türkiye’de parakrasi var. Yani parası olan demokrasiye sahip. Parası olan için hukuk var. Yoksa adaletsizlik diz boyu” dedi.
DÖVİZ BASKILANIYOR
Türkiye’de döviz ve faiz fiyatlarının baskılanmasının ekonominin geleceğine zarar verdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Altuğ Türkiye’de ilk devalüasyonun Demokrat Parti döneminde 4 Ağustos 1958’de yapıldığını ve doların fiyatının 3 liradan 9 liraya çıktığını söyledi. Prof. Altuğ şöyle devam etti.
"4 Ağustos 1958’e kadar Türkiye’de sabit kur uygulandı. Bu tarihteki yüksek oranlı devalüasyonun ardından 1980’e kadar sabit kur yine devam etti. 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türkiye bu yıldan itibaren değişken kura geçti. Değişken kurda piyasa kendi dengesini bulur, arz ve talebe göre. Ama şimdi de döviz ve faiz baskılanıyor. Piyasa dengeye oturamıyor. Çünkü piyasa ekonomisi Türkiye’de yok. Uygulanan kışla ekonomisi emir, demiri kesiyor. Faiz döviz fiyatı emirle belirleniyor. Sistem topyekün değişmeli.”
Bütçe açığının Türkiye ekonomisinin zarar ettiğini ortaya koyduğunu belirten Prof. Osman Altuğ, şunları söyledi. Hükümetler vergi toplarken, vatandaşın sadece gelirine bakıyor. ‘Giderini faturalandır’ demiyor. Geliri üzerinden vergilendiriyor. Batıda ise vatandaşın gelirine ve giderine bakılır. Ve ondan sonra vergilendirilir. Hükümet, sürekli dolaylı vergi ile bütçeyi finanse etmeye çalışıyor. Dolaylı vergi de vatandaşı silindir gibi eziyor. Vergi de büyük adaletsizlik var. Şunu söyleyelim sistem dikiş tutmuyor. Sistemin tamamen yeniden yapılanması gerekiyor.”
Siyasetin finansmanının Türkiye’de bir çok şeyi belirlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Osman Altuğ, 1982’den itibaren siyasetin finansman yapısının değiştiğini ve bu yapının da Türkiye’de halkla vekil bağlantısını kopardığını, milletvekilini halkın değil, liderlerin belirlediğini söyledi. Türkiye’de vatandaşın apartman yönetim toplantısına dahi katılmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Altuğ, bu vatandaşın ilinde seçtiği milletvekilini dahi tanımadığını, kimi seçtiğinin farkında dahi olmadığını söyledi. Prof. Altuğ şöyle devam etti: Türkiye’de siyaseti, finansa edenler belirliyor. Bugün AKP’yi yeni müteahhitler finanse ediyor. CHP’yi de eski müteahhitler finanse ediyordu. Şimdi değişmiş olabilir. Bun da toplumun uygarlık düzeyinin etkisi var. Uygarlıkyani medeniyet ; düşünce, yaşam ve geçim biçiminden oluşur. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk muasır medeniyetler seviyesini hedef gösterdi.. Bunun da birebir eğitimle bağlantısı var. Köy Enstitüleri kurularak, köylerde imamların tarikatların, aşiret reislerinin ayağına basıldı. Kendisinden daha bilgili, eğitimli ‘köylüm” dediği kişi, karşısına öğretmen olarak çıkınca hazmedemedi. Ve Atatürk’ün ölümünden sonra bu Köy Enstitüleri kapatıldı..
Günümüzde de Türkiye’de özel üniversitelerin bir çoğunun kalitesi düşük. Mezun olanlar diplomalı işsizler ordusu olarak piyasaya çıkıyor. Bu hem ekonomi hem sosyal yapı için çok büyük sorun. Geleceğini Türkiye’de görmeyen pırıl pırıl gençler de yurt dışına gidiyor. Türkiye’de sistemin, ekonominin yeniden yapılanması gerekir. TÜİK’in hiçbir rakamı gerçeği söylemiyor. Milli gelirin tamamı kayıt dışıdır. Kayıt içine alınsın ekonomi gerçekler o zaman ortaya çıkacak.”