Princeton ile Çemberlitaş
Bilimsel olarak, sazanlığımız, sonunda kanıtlandı. Hem de, bizzat, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi tarafından. Yeni bulunan, Türk sazan balıklarından birine, Recep, öteki Emine adı verilmiş. Biliyorum kaşlarınız kalktı. Âlemsiniz yani, bu RTE Üniversitesi’nin kalkıp da, balığa Atatürk veya Mustafa Kemal diyecek hali yok ya. Neyse, en azından lafımızın doğruluğunu, Başbakan’ın Üniversitesi, bilimsel olarak doğruladı.
Gelelim güncel konularımıza. Sevgili okurum, biliyorum Avrupa’daki Başbakan’a protestoları görmediniz veya göremediniz. Sokak ve toplantılarda, yükselen yolsuzluk ve hırsızlık sloganlarından da haberiniz olmadı. Bindirilmiş kıtalarla yönetilen bir avuç tezahüratçıyı gösteren yandaş televizyonların bu basit şikeleri, ayak oyunları artık midemi bulandırıyor. Sadece bunlar mı? Basın toplantılarında sorulan sorular, AB yetkilileri ile yapılan görüşmelerdeki eleştiriler, tabii bunlardan da haberiniz yok. Bir de kendinizi Batılı veya özgür falan sayıyorsunuz.
Gerçeklere gelecek olursak. AB ile yapılan toplantılarda, AKP hükümetinin, son adalete müdahalesi ve polis tayinleri ve HSYK üzerindeki oynamalar, hep gündemdeydi. Avrupa Birliği yetkilileri ve parlamenterleri falan açık, açık, Tayyip Bey’e bu durumun kendilerini rahatsız ettiğini söylemiş. AB Komisyonu Başkanı Barroso, AB Konseyi Başkanı Rompuy, Avrupa Parlamentosu Başkanı Shultz ile yapılan görüşmeler, hep acıklı.
Bu Avrupalı yetkililer, Tayyip Bey’in kendisini doğrudan uyarmış, açık kapalı tehdit etmişler. Bizimkilere, AB üyeliği konusunda yapılan görüşmelerin, demokratikleşmeye gerçekten dönülene kadar, durdurulup dondurulabileceği bildirilmiş deniyor. Zira Türkiye’de iş başında olan iktidarın AB indinde sözüne pek güvenilmediği için, yakın bir tarihte, gözler üzerimizde olacaktır emin olun. Ne yani, AB olmazsa ne olur derseniz, yakın bir tarihte bunun ekonomik bedeli de ağır olur derim.
Bu yazdıklarım, Alman, İngiliz ve Fransız basını kaynaklı. Yani Avrupa basını kaynaklı. Türk basını da kendi dili olmayan bu toplum haberlerini, anlaşılan kendine göre yorumlamış. Yabancı televizyoncular da bu konuda gayet net.
Televizyoncular dediniz de aklıma geldi. CNN Türk’te, 5N1K programında sunucu, Beyaz Saray’da, Obama’nın eşinin de katıldığı bir kamu spotu üzerinde yorum yapıp, böyle olayları Çankaya Köşkü’nde görüp göremeyeceğini sorguladı canlı yayında. Ne diyeyim, bizim televizyoncuların aşırı iyi niyetliliği mi, yoksa yalakalık mı, anlamak zor. Cüneyt, birincisi Bayan Obama, tahsil olarak Amerika’nın en önemli Üniversitesi, Princeton mezunu. Ardından, senin eşinin de mezun olduğu, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.
Bizimkine gelince; bir kere liseden sonra başörtüsü engellemesi nedeniyle, üniversiteye gidememiş. Bizimki, mesela giyim kuşam ve ayakkabı boyu konusunda uzman, Bayan Obama’ya bu konuda kırk basar. Herkese parmak ısırtır. Kraliçe bile şaşkın şaşkın bakmadı mı ayaklarına. Şimdi sen, kalkıp bu ikinci kafadan, birincisi gibi hareket etmesini bekliyorsun ki; bu da şu anda Türkiye’yi içinde bulunduğu kötü duruma iten, entel-dantel ve yetmez ama evet takımı için en güzel örnek.
Son konu Suriye. Dünya basını, bizim aksine yayınlanan son resimleri tartışıyor. Kimse bu tür vahşeti savunmuyor. Zaten de savunulacak tarafı olamaz. Ancak herkes, bu resimlere, bizim gibi sazan olarak atlamayıp, resimlerin gerçekliğini, zamanlamasını araştırıyor. Resimlerin Katar üzerinden ve bu sayıda olması dikkat çekici bulundu. Yabancı kurumlarda, bu resimlerin, başka başka yerlerde çekilmiş olması ve tam da, Cenevre görüşmeleri öncesi, görüşmeleri sabote için piyasaya sürüldüğü görüşü hâkim. Görüşmeler ise uluslararası toplumun, insanlık adına bir şey yapmadınız denmesin diye toplanılan bir görüşme olarak değerlendiriyor. Amerikalılar dâhil kimse sonuç çıkmasını beklemiyor.
Sevgili okurlarım; sizlere daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim, ekonomik krizler kapımıza dayandı. Bu krize, iç politika kadar, dış politika da neden. Örneğin, Suriye üzerinden Arap ülkelerine sevk edilen Türk mallarında büyük düşüş var. Irak, Suriye ve yakın bir tarihte İran’ın da bizi enerji dışında ekonomik açıdan kuşatacağı söyleniyor. Neyse AKP iktidarında daha fazla sürprizlere hazır olun.