Postmodern Sultanizm
CHP İstanbul Milletvekili Fethi Açıkel, “Kutsal Mazlumluk’tan, Makyevelist Despotizme” adlı kitabını gönderdi.
Açıkel Türkiye’nin ve AKP iktidarının çeyrek asırlık dönüşümünü bilimsel olarak ortaya koyuyor.
Önemli tespitler içeren kitabın çarpıcı satırlarını şöyle özetledim:
“AKP, Türkiye’yi maalesef iktidarda kalabilmek için otoriterleşen ve her türlü Makyavelizm’i, kayırmacılığı, inkârcılığı ve fırsatçılığı siyasal iktidarının kuralı haline getiren, son derece sofistike hukuki ve yüksek teknolojik araçları kullanarak, bir az gelişmiş ülke haline sürükledi.
Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılına girerken Türkiye’yi kalkınma, demokrasi ve uluslararası itibar göstergelerinin tümünde otuz-kırk basamak geriletti.
Dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bu kadar hızlı ve bu kadar çok boyutlu krizler aynı anda yaşanmıyor.”
AKP’nin OHAL ve darbe koşullarında Türkiye’ye empoze ettiği, aynı anda yaşanan bu beş büyük ve derin kriz ise şunlardır:
*Devletin kurumsallık krizi,
*Demokrasi krizi,
*Dış açık ve dış borç krizi,
*Diplomasi krizi,
*Değerler krizi.
Bu çoklu krizler, Türkiye’yi her türden boyunduruğa ve bağımlılığa maruz bırakan, Türkiye’nin kurumlarını, kurullarını tasfiye ve felç eden tek kişilik hükûmet sisteminin maalesef kaçınılmaz bir sonucudur.
AKP’nin yoz popülizminin neden olduğu, bu eşzamanlı ve beş katmanlı krizi açıklamak gerekirse:
Bu krizlerden birincisi, en çarpıcı ve en derin olanı;
-Türkiye’nin, kamu geleneğini, bürokrasi birikimini ve liyakatli kamu insan kaynakları yetiştirme kültürünü yerle bir eden devlet krizidir.
Bu devlet krizi, Türkiye’yi devlet öncesi aile veya kabile konfederasyonları gibi birincil yakınlık bağlarına tabi kılan, adeta kurumsal kapasitesini ve kamu bürokrasisini iç savaş ya da darbeler sonucu yitirmiş olması nedeniyle zafiyet içine düşen bir kurumsal buhran görüntüsüdür.
Türkiye’nin kurumsal yıkımını izleyen ikinci kriz;
-Demokrasizleştirme, anayasasızlaştırma ve hukuksuzlaştırma krizidir. AKP’nin kutuplaştırıcı otoriter popülizmi, Türkiye’nin iniş çıkışlarıyla yaklaşık yüz elli yıl süren parlamenter ve çoğulcu demokrasi deneyimini kesintiye uğratmıştır.
AKP’nin neden olduğu üçüncü derin kriz;
-Tüm kalkınmacı geleneklerini yıkan ve kendi yeterlilik, dışa bağımlılık krizlerine neden olan Türkiye’nin dış açık ve dış borç krizidir.
AKP’nin ortaya çıkardığı krizlerin dördüncü ekseni;
-Dış politika krizidir. AKP dış politikasındaki dogmatik sapmayı takip eden ikinci sapma ise, diplomasinin keyfî ve şahsileşmiş bir niteliğe bürünmesidir.
AKP’nin Türkiye’de inşa ettiği otoriter ve yoz popülizminin neden olduğu beşinci büyük kriz;
-Değerler krizidir.
İktidara geldiği ilk günden bu tarafa siyasal liberalizmden muhafazakâr demokrasiye, pan-İhvanizmden otoriter Avrasyacılığa kadar siyasal spektrumda bulunan neredeyse bütün ideolojileri ve bütün kavramları kullanıp suistimal eden AKP, sadece Türk demokrasi tarihinin referans aldığı siyasal değerleri ve ilkeleri değil, toplumumuzun ve kamu hayatımızın üzerinde yükselip önem atfettiği kurucu değerleri de sarsmıştır.”
Değerli okurlarım,
Bu kitap sayesinde AKP iktidarındaki Türkiye’nin savruluş hikâyesine tanıklık edeceksiniz.
“Lider-Parti-Devlet” özdeşliğinin kurulduğunu Açıkel, kitapta vurgularken yazılarımda bu vurguyu da sık sık kullandığımı anımsarsınız.
Açıkel, Türkiye’nin rejimini şöyle tanımlıyor:
-“Siyasi kabilecilik”
Ve Açıkel kitabında 15 Temmuz’un sonucu olarak ortaya çıkan sonucu “üç narsist çember” olarak şöyle söylüyor:
-Postmodern Sultanın Üç bedeni: Şahsım, Zümrem, Devletim.
-Sonuç; Postmodern Sultanizm