'Pontus' eksik kaldı deseydiniz bari Reis!
"94 Ruhuyla Cihannüma ve Kadim Dostlar Buluşması" icat etmişler. Ne demek diye soruyorsunuz şimdi. 1994; R. T. Erdoğan'ın yüzde 25 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlğı'na seçildiği yıl.
Cihannüma ile 1994 arasındaki bağı soracaksınız. Onu bilmiyorum. "Cihannüma"yı açıklayayım. Cihannüma deyince Kâtip Çelebi akla gelir. Onun Coğrafya kitabının adıdır. (Bu kitabı Reis'in pek ehemmiyet verdiği Prof. Dr. Fuat Sezgin yayınlamıştır: "Kâtip Çelebi'nin Esas Kitab-ı Cihannümâsı ve Coğrafya Tarihi'ndeki Yeri" adını taşır. Osmanlı yazısıyla ve yeni harflerle bir arada basılmıştır.)
Kâtip Çelebi'nin birçok eseri var. Biri de Keşfü'z-Zünûn. Kitaplar ve ilimler üzerinedir.
Biliyorsunuz Ali Emirî, Divanü Lügati't-Türk'ü İstanbul'da sahhaflarda bulmuştu. Kâşgarlı'nın eseri Keşfü'z-Zünûn'da zikredilir. Ali Emirî, eserin değerini hemen biçmişti. Satın alma ve yayın hikâyesi her yerde yazılı. Divanü Lügati't-Türk Türkçülüğün ana kitabı desem yeridir. Kâşgarlı eserin önsözünde, Türklüğü ve Türkçülüğü hususiyetle vurgular. "Türkçülük" dedim; şimdi birileri çok kızacak. "Türkçü" ruhtan bahsederken, hiç kimseyi, hiçbir etnisiteyi ilzam etmiyorum. Hiçbir etnisiteyi birbirinden ayırmıyor, bazı "Marksist" ve "İslâmcı" siyasîler gibi farklılaştırmıyor, "öteki" görmüyorum. Ama "Türk" deyince durup düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyorum. Çok yazdık, biliyorsunuz.
Cihannüma kelime olarak "her tarafın görüleceği şekilde yapılmış, çatı katı, kule" demek. Kadim dostlar ise eski dostlar. Cihannüma ile her tarafa kurulan hâkimiyet mi kastedilmiş?
R. T. Erdoğan'ın, bu toplantıda yaptığı konuşmasında birçok başlık var. Bir başlık "hayvan"la ilgili.
23 Haziran'a çok yaklaşıldığı şu vakitte, İmamoğlu'nun Karadeniz ziyaretinde, kitlelerin neden onu bu derece bağrına bastığını tahlil edeceğine, bir Karadenizli olarak nasıl ders çıkaracağını düşüneceğine Ordu Valisi'ne sarf edildiği söylenen bir "hayvan" adını diline doladı:
"Ordu'da bu milletin, devletin valisine ne diyor, 'it' diyor. Bu nasıl kucaklama ya? Benim milletimden, başta Ordu Valimiz olmak üzere özür dilemedikçe böyle bir adaylığa bırakın layık olmak, böyle bir makama gelemez."
R. T. Erdoğan'ın bu sözleri tartışmaya açık. Kendisinin şu son birkaç günde neleri öne çıkaracağını da gösteren bir söz.
Acaba İmamoğlu'na "Böyle bir makama gelemez" derken, "Yetki bende… Seni azlederim." mi demek istiyor? Yine "Azledeceğim birini seçmeyin. Binali Bey'e oyunuzu verin!" mi demeye getiriyor?
Kanunun bir kişinin iki dudağı arasında olduğu günlerden geçiyoruz. Bilmiyorum ama dediğini yapar mı yapar. Tabiî bu tavır halkın sabrını sınamaya dönüşür mü, dönüşmez mi? Bunu da düşünmek gerekir.
Cihannüma konuşmasındaki bir başlık da "FETÖ". İmamoğlu, kısa belediye başkanlığı sırasında, bir yolsuzluk, bir israf varsa ortaya çıkarmak için olacak veri toplamak istemiş, AKP hemen mahkemeye koşup veri toplamayı iptal ettirmişti. Reis: "Veri kopyalama diye bir olayın içerisine girdi. Madem seçildin bu işlerle neden uğraşıyorsun? Bu FETÖ sanatıdır." demesin mi?!
Anlaşıldı... politikaları belli: "İt"e "FETÖ"yü de eklediler!
"Pontus" eksik kaldı. Deseydi bari!