Polis zoruyla getirilecekler!

Polis zoruyla getirilecekler!

Polis zoruyla getirilecekler!

ANKARA 11. Ağır Ceza Mahkemesi, terör propagandası yapmak suçundan haklarında dava açıldığı halde ifade vermekten kaçınan DTP’li Ayna ve Demirtaş’la ilgili kararını verdi: 29 Aralık’taki duruşmada zorla hazır bulundurulacaklar. Karara tepki gösteren Ayna, “Tebligatı aldım ama gitmeyeceğim” dedi.

Mahkemeye polis zoruyla getirilecekler
Terör propagandası yapmak suçundan haklarında dava açılan DTP’li Ayna ve Demirtaş’ın ifade vermeleri konusunda beklenen karar çıktı: Duruşmada zorla hazır bulundurulacaklar. Türk’e ise yeni bir tebligat yapılacak

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, başka illerde açılan davalar kapsamında talimatla ifadelerinin alınması için DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ile DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Mardin Milletvekili Emine Ayna’nın mahkemeye zorla getirilmesini kararlaştırdı. Milletvekilleri ve avukatları, dün de duruşmalara katılmadı. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, her iki duruşmada da Demirtaş ve Ayna hakkında “PKK terör örgütünün propagandasını yapmak” suçlamasıyla başka illerde dava açıldığını anımsattı. Bilgili, mahkemelerin, Demirtaş ve Ayna’nın sorgu ve savunmasının alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne talimat yazdığına işaret etti.

Daha önce gitmemişlerdi
Bilgili, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2007/9370 esas, 2008/617 karar ve 15 Ekim 2008 tarihli kararlarında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2. maddesinde tanımlanan “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunun, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 14. maddesinde öngörülen “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik suçlardan olduğu” belirtildiğinden, usulüne uygun tebligat yapıldığı halde duruşmaya gelmeyen sanık Demirtaş ve Ayna’nın, duruşmada zorla hazır bulundurulmasını talep etti.Mahkeme heyeti, sanıklar hakkındaki iddianame içeriği ile Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin bu yöndeki içtihatları ve usulen yapılan tebliğe rağmen duruşmaya gelmemeleri karşısında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 146. ve 199. maddeleri uyarınca Demirtaş ve Ayna’nın duruşma günü savunmalarının alınabilmesi amacıyla haklarında zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesini kararlaştırdı. Mahkeme, bu işlemlerin talimat mahkemesine bildirilmesine de karar vererek, duruşmaları 29 Aralık 2009’a bıraktı. “Terör örgütünün propagandasını yaptıkları” iddiasıyla Demirtaş hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde, Ayna hakkında ise Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Ahmet Türk’e yeni tebligat
Hakkında İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinde “PKK terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan dava açılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün talimat duruşması da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Cumhuriyet Savcısı Bilgili, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Türk’ün sorgu ve savunmasının alınması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne talimat yazdığını belirterek, talimatta, sanığın davetiye tebliğine rağmen gelmediği takdirde zorla getirilip, sorgu ve savunmasının istendiğini ifade etti. Bilgili, Türk’e, usulüne uygun tebligat yapılmasını, bu tebligata rağmen duruşmaya gelmediği takdirde duruşmaya zorla getirilmesini istedi. Mahkeme heyeti, Türk’e daha önce çıkarılan tebligatın, bildirilen ikamet adresinden taşınmış olması sebebiyle iade edildiğini dikkate alarak, TBMM’deki adresi ile genel başkanlığını yaptığı DTP Genel Merkezine ayrı ayrı tebligat çıkarılmasına, tebligatta duruşma gün ve saatinin belirtilmesine ve iddianamenin de eklenmesine karar verdi. Heyet, duruşmayı 29 Aralık 2009’a bıraktı.


Şahin ‘Müsaade etmem’ demişti
Ayna ve Demirtaş’ın duruşmaya zorla getirilmesine ilişkin mahkeme kararı, DTP’lileri kızdırdı. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, daha önce yaptığı açıklamada, DTP’li vekillerin mahkemelere zorla götürülmesine izin vermem“ demişti.


Dokunulmazlığım var, gitmeyeceğim
Kendisinin mahkemeye zorla götürülmesi kararına tepki gösteren Ayna  “Tebligatı aldım ama gitmeyeceğim” derken, Tuğluk da “Baskılar devam ederse bunalım yaşanır” diye tehdit etti

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, kendisinin zorla mahkemeye götürülmesi kararına tepki gösteren Emine Ayna tebligatı aldığını ama mahkemeye gitmeyeceğini söyledi. Ayna şöyle dedi: “Bu kararın uygulanabilmesi için öncelikle dokunulmazlıkların kaldırılması gerkiyor. Dokunulmazlık varken mahkemenin sürüp gidiyor olması bir hukuki skandaldır. Bize ilk kez dava açılmıyor. Daha önce de mahkemelere gittik, içimizde ceza alan arkadaşlarımız da var. Bizim korkumuz bu değil, bunlar mahkemeye gitmeme nedenmiz değil. Süreçte çarpık bir işleyiş var. Dokunulmazlıklar varsa bu bütün milletvekilleri için geçerli olmalı, Başbakan için de geçerli olmalı. Ancak diğer milletvekillerinin içlerinde yolsuzluk davalarının da bulunduğu davaları dondurulmuşken bizim davamızın devam etmesi demokrasi ayıbıdır. Biz karalardan çekinmiyoruz. Dokunulmazlık zırhının ardına saklanmıyoruz.
 
Ayrımcı bir durum
Emine Ayna hakkında verilen kararın bir benzerinin kendisi için de verilmesi söz konusu olan Aysel Tuğluk ise şunları söyledi: ”Bu yaşananalar devletin Kürt sorununa çözümsüz yaklaşımının sonucudur. Yargının siyasallaşması ile ilgili bir durum söz konusu. Problem bu mantıkta yatıyor. Yeni bir dönem dediğimiz bu ve bezeri uygulamalar güven bunalımı yaratacaktır. 367 krizi de benzer bir mantığın sonucudur.. 

Türk: Hukuktan kaçmıyoruz veremeyecek hesabımız yok
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, DTP’li Selahattin Demirtaş ile Emine Ayna’nın zorla mahkemeye götürülmesi kararının, “tamamen hukuksuz olduğunu” ileri sürdü. Türk, şunları söyledi: “Bu kararın, Anayasa’nın 14. maddesi ile hiçbir ilgisi yok. Parlamento gerçekten düşüncelerini ifade eden siyasetçilere, milletvekillerine sahip çıkacak bir duruşu ortaya koymamıştır. Bunu, yargının değil parlamentonun özgür düşünceye karşı davranışının ve tutumunun bir sonucu olarak değerlendiriyoruz. Hukuktan, yargıdan kaçma gibi durumumuz yok. Bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz. Veremeyecek hesabımız yok. Ama farklı düşündüğümüz için, Türkiye’de demokrasiyi, özgürleşmeyi, tartışma ortamını yarattığımız için, Kürt sorununu Türkiye gündemine getirdiğimiz için bugün adeta parlamento tarafından sahiplenmeyen, ötekileştirilen bir tutum ve davranışla karşı karşıyayız.”