PKK’ya AKP desteği!
Akıllı bir iktidar düşmanını yalnızlaştırmak için gayret gösterir. Peki, PKK’nın Türkiye’nin düşmanı olmadığını söyleyebilecek bir tek Allah’ın kulu var mı? Yok! O kadar ki, PKK destekçisi harici güçler bile bunu açıkça söyleyemiyorlar. Öyleyse PKK’nın yalnızlaştırılması lâzım. Bir terör örgütü için “en büyük yalnızlık” tabansızlıktır.
Gelin görün ki, Sayın Erdoğan, BDP’li yani PKK’lı bir kişinin dinlemeye takılan telefon görüşmesinde, “Bu ilde AKP kazanacağına MHP kazansın” demesini partisi için “ganimet” görüp meydan meydan, salon salon, “PKK, MHP’yi destekliyor-MHP, PKK’yı besliyor” diye bas bas bağırıyor.
Yani, aklı sıra MHP’den hoşlanmadığını bildiği PKK tabanını AKP’ye, PKK’lılardan hoşlanmadığını çok iyi bildiği MHP tabanını da yine AKP’ye çekmeye çalışıyor. İnsan önce, “Siz kendi söylediğinize inanıyor musunuz” diye sormak istiyor. Söylediklerinin hiç biri doğru değil.
Hele ikisinin aynı anda doğru olması, eşyanın tabiatına aykırı. Ateşi bir yerden bir yere suyun içinde taşımak gibi bir şey.
Üstelik, çok da zararlı.
Farkında olmadan MHP tabanını BDP’nin arkasına koymaya çalışıyor. Yani, BDP çıksa, “MHP bile bizi haklı görüyor, bunu da sen söylüyorsun” dese, ne cevap verilecek.
Sayın Erdoğan hızını alamıyor, seçim döneminde bir ilde CHP’nin yaptığı toplantıda yeterince Türk bayrağı olmamasını, “CHP’nin BDP’ye desteği, BDP’nin CHP’ye desteği” olarak anlatıyor da anlatıyor. Yani, CHP tabanını PKK’nın arkasına koymak için çırpınıyor. Gerçi son zamanlarda CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı haklı çıkartacak o kadar fazla açıklaması oldu ki, insanın bu konuda Erdoğan’a fazla bir şey söyleyesi gelmiyor.
Türkiye içerisinde, AKP’ye oy devşireceğim diye PKK’nın arkasına CHP ve MHP desteği koymak için çırpınan Sayın Erdoğan PKK’nın dış destekçilerine ise çok müşfik.
Almanya’sından İtalya’sına, Yunanistan’ından ABD’sine, İngiltere’sinden Fransa’sına kadar PKK’yı var eden ve yaşatan güçlere, “Çekin şu eli kanlı örgütün arkasından pis desteğinizi” türünden bir rest çekmiş değil. İnsansız hava aracı istediği canı ciğeri Obama, “Olmaz” diyor. PKK’nın elinde, kiminin mayını, kiminin ülkesinden topladığı haraçları, kiminin Avrupa’da sattığı eroinden elde edilen yüz milyon dolarları var ve “Dünya Başbakanı” Sayın Erdoğan ve AKP hükümetinin yaptıkları hiçbir şey yok. Daha yeni, Meclis Başkanı Cemil Çiçek pek çoğu NATO’dan müttefikimiz, “Arap Baharı” nda işbirliği içinde olduğumuz, Irak ve Afganistan’da Müslümanlara karşı omuz omuza çarpıştığımız bu ülkeler için, “Ellerini taşın altına sokmuyorlar” türünden şikâyetler ediyordu. On yıldır iktidarda olan bir partinin “şikâyet” makamında değil, “çözüm makamında” olması gerekmez mi? Bu kadar desteğin en ufak bir karşılığı olması gerekmez mi? “PKK’ya desteği kesmezseniz Arap Baharı’nda yokum arkadaş” yahut, “İnsansız savaş aracı vermezsen Afganistan’dan çekiliyorum, sen kullanıyorken iyi de ben kullanınca mı kötü” resti niye çekemiyorsunuz? Bütün bunları yapmadığınız gibi, kulağınıza üflenen sufleyi Müslüman Araplara “İslâmî rejimleri bırakın, laiklik şahane” diye tekrarlayıp duruyorsunuz.
Sen bırak şimdi bunları, AKP’nin daha büyük, daha derin işleri var diyenler hiç de az değil. O şimdi; CHP camileri sattı, ezanı Türkçe okuttu, Osmanlı o bölgeye Kürdistan derdi, MHP de Kürdistan desin türküleri söylüyor. Bütün bunların PKK ile mücadelede ne gibi bir faydası olacak göreceğiz.
En tehlikelisi ise Emre Uslu’nun Taraf’ta dile getirdiği, ‘Oslo Süreci’nde PKK’ya MİT tarafından verildiğini iddia ettiği, “PKK ile mücadele eden güvenlik güçlerinin yargılanacakları” taahhüdü. İşin ilginç yanı, onu da dün öğrendik, ’Oslo Süreci’nin koordinatör ülkesi İngiltere imiş. İngiltere, yani Osmanlı’yı dağıtan, Türkiye Cumhuriyeti’ni arkadan vurmak için Şeyh Sait isyanlarını başlatan ülke... Osmanlı’yı bu kadar gündeme getiren, sevdiğini ima eden bir Türk’ün kendisi için varlık-yokluk meselesi haline gelmiş bir süreç için İngiltere’ye itimat etmesi, sırlarını İngiltere ile paylaşması mümkün mü? Bu kadar vurdumduymazlık “cehalet” parantezine sığmıyor maalesef...
Gelin görün ki, Türkiye’de hiçbir şey insanı şaşırtmıyor artık. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olduğunu iddia eden CHP’nin Genel Başkanı çıkar, “Öcalan’a ev hapsi için başka partiler anlaşırsa, benden de evet” derse, tuz kokmuş demektir. Ne demek “Başka partiler evet derse ben de evet derim” demek? Sizin kendinize ait bir görüşünüz yok mu? CHP’yi AKP ve MHP mi yönetiyor. Siz şuna açıkça, “Ben buna evet diyorum” desenize...
Üzerinde oturduğun o koltuğun gerçek ve ilk sahibi Atatürk sağ olsaydı sizin gibi mi söyler, yoksa, “Bütün dünya evet dese ben yine evet demiyorum” mu derdi?