PKK'nın zımnî ev hapsi cezâsı...
12 Eylül 1980 sabahı sokaklar, caddeler bomboştu... Yalnızca askerî araçlar ve askerler vardı sokaklarda... Tüm iş yerleri kapalıydı... İçinde binlerce insanın aval aval gezindiği AVM'lerimiz yoktu fakat, bakkallarımız ve çarşılarımız da kapalıydı... Millet evine kapanmış, televizyonu olanlar televizyonlarından, olmayalar da radyolardan öğreniyordu olan biteni...
Darbe olmuştu... Asker yönetime el koymuştu...
Darbenin ilk yasağı da 'sokağa çıkma yasağı'ydı... Yasağı koyan nihâyetinde devletti, millet de devletin yasağına uyuyordu...
Bir gün sürdü darbenin 'sokağa çıkma yasağı'...
Ertesi günden itibâren darbenin yönettiği bir ülkede ne kadar olursa artık hayatın akışı normale dönüyor, insanlar işlerine, öğrenciler okullarına gidiyor ve bir nesil darbe hukukunun altında eziliyordu...
Peki...
Geçtiğimiz 20 Mart Pazar günü ne oldu bu ülkede?
Neden büyük şehirlerde sokaklar, caddeler, AVM'ler bomboştu ve neden herkes evine kapanmıştı?
Darbe mi olmuştu?
Sokağa çıkma yasağı mı vardı?
Eski yıllardaki gibi bir nüfus sayımı mı yapılıyordu ki insanlar evlerinden çıkmıyordu?
Hayır! Ne darbe olmuştu, ne sokağa çıkma yasağı vardı ne de nüfus sayımı yapılıyordu!
Yalnızca PKK'nın istediği oldu, yani PKK'nın zımnen uyguladığı bir 'sokağa çıkma yasağı'na uydu Türkiye, hükümet de bu yasağa teslim oldu...
Derbi maç ertelendi... Milli takım İstanbul'u terk etti... Milliyet Gazetesi'nin 62 yıldır darbelerde bile ertelemediği 'yılın sporcusu' ödül töreni ertelendi... Her şey ertelendi... Okulların tatil edilmesi bile konuşuldu... Hayat ertelendi...
Neden?
PKK'nın Ankara'dan sonra İstanbul'da İstiklâl Caddesi'nde yaptığı canlı bomba eylemi yüzünden...
PKK'nın dediği ve istediği oldu...
PKK'nın canlı bomba eylemiyle murâd ettiği de buydu, eylemlerinin neticesini aldı...
Türkiye'yi bir günlüğüne eve hapsetti!
....
Oysa böyle mi olmalıydı?
20 Mart Pazar günü böyle mi olmalıydı?
Bütün Türkiye eve mi kapanmalıydı? Caddeler boş mu kalmalıydı, hayat durmalı mıydı?
Hayır böyle olmamalıydı?
Attila İlhan sağ olsaydı şöyle yazardı:
"Ne muhalefet partileri bilirim, aslında yoklardı..."
CHP ve MHP Genel Başkanları çağrı yapmalıydılar:
"Bayraklarınızı alın ve meydanlara çıkın..."
Başta kendileri ve aileleri meydanlarda olmalıydılar ellerinde bayraklarıyla... Gençlik örgütleri meydanlarda olmalıydılar...
Milyonlarca meydanlarda olmalıydık... Marşlar, şarkılar söylemeli, halaylara durmalıydık..."Biz buradayız.. Teröre teslim olmayız.. Bu ülkeyi akıttığınız kana teslim etmeyiz.. Vurulmakla tükenmeyiz, biz Türkleriz.. " demeliydik...
Olmadı...
PKK'nın 'zımnî ev hapsi' cezasına râzı olmamalıydı bu ülke...