PKK'nın silahları ve çözüm süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecini terör örgütünün "silah stoklama süreci olarak" değerlendirdiğini söylemişti. Teröristlere yönelik operasyon yapılmamasının kendilerinin valiliklere verdikleri talimatlar gereği olduğunu da açıkça ifade etmişti. Buna karşın gerek eski İçişleri Bakanı Efkan Ala ve gerekse çözüm sürecinin mimarlarından Beşir Atalay (sorumluluktan kurtulmak için) ise bölgedeki terörist faaliyetlere müdahale etmemenin bürokratların ihmalleriyle ilgili olduğunu iddia ettiler.
AKP'nin 'çözüm süreci' sonrasında askerin, silahlı terörist örgütlenmelere müdahale etmek için validen izin istediğinde, 'çözüm süreci zarar görür' diye valilerin müdahale izni vermediği biliniyor. Süreç boyunca PKK'nın her yaptığını yalnızca seyreden hükümet, bıçak kemiğe dayandığında terörle müzakereden mücadele aşamasına geçmiştir.
PKK, çözüm sürecini başından bu yana kentlerde 'örgütlenme ve devrimci halk savaşı' için halkı hazırlama ve silahlanma süreci olarak değerlendirmiştir. Terörün ulaştığı aşama bu sürecin ürünüdür.
Son operasyonlarda ele geçirilen silah ve mühimmatın PKK terör örgütünün süreci nasıl değerlendirdiğinin olduğu kadar tehlikenin ulaştığı boyutu da gösterir niteliktedir.
Son yapılan operasyonlarda ele geçirilen silahlar durumun vahametinin ve iktidarın gafletinin kanıtıdır.
Muş Valiliğinin iki hafta önce yaptığı bir açıklamada aynen şöyle deniyor: "Muş İli Varto İlçesi Kolan bölgesinde bir grup terör örgütü mensubunun barındığı, halkımızın can ve mal emniyetiyle seyahat özgürlüklerini kısıtladıkları, ayrıca sözde şehitlik adı verilen ve çeşitli bina ve müştemilatlarının bulunduğu bir mekân oluşturdukları, bu binalarda sözde mahkemeler kurup vatandaşlarımızı sorguya alıp cezalandırdıkları bilgisinin alınması üzerine, 17.09.2015 - 18.09.2015 tarihlerinde; hava unsurlarının desteği ile güvenlik güçlerimiz tarafından operasyon başlatılmıştır."
Örgütün halkın seyahat özgürlüğünü ortadan kaldırdığı, "şehitlik" adı altında binalar ve müştemilatlar meydana getirdiği, binalarda mahkemeler kurup vatandaşları yargıladığı valilikçe açıklanıyor. Bunca terörist örgütlenme, bina, anıt ve yargı mekanizması oluşturulurken bu ülkenin hükümetinin, İçişleri Bakanı'nın ve ilin valisinin neler yaptığı sorulması gereken ilk sorudur!
Son yapılan operasyonlarda ele geçirilen silahlardan bir kısmını Muş valiliği şöyle açıklıyor: 34 AK-47 Kalaşnikof piyade tüfeği, Dragunas (Kanas) keskin nişancı piyade tüfeği, bir RPG roketatar, PKM (Bixi) makineli tüfeği ile tam anlamıyla bir cephanelik ele geçirilmiş.
Tunceli Ovacık ilçesinde yapılan bir operasyonda ise PKK terör örgütüne ait 4 ton patlayıcı, 37 Kalaşnikof, 23 el bombası, 1060 kilo amonyum nitrat, 360 kilo patlayıcı ile tuzaklanmış bomba ele geçirilmiştir. Bölgede 10 büyük mutfak tüpüyle hazırlanmış ve toplam 400 kilo ağırlığındaki bombalı tuzaklar ise askerler tarafından imha edilmiştir.
Van'daki terör operasyonlarında ise 14 uzun namlulu silah, 2 RPG-7 roketatar, 6 el bombası, 9 tabanca, 20 av tüfeği, 14 el yapımı patlayıcı, mayın, 8 boru tipi bomba kalıbı, 100 kilo amonyum nitrat vb. çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilmiştir.
Jandarma ekipleri Mardin-Diyarbakır kara yolu üzerinde bir kulübede bomba yapımında kullanılan yaklaşık 20 ton amonyum nitrat bulmuşlardır. Ayrıca Bitlis'te sığınaklarda PKK'ya ait olduğu belirtilen ve saldırılarda kullanılmak üzere 60 ton patlayıcı madde ve mühimmat ele geçirilmiştir.
PKK'nın çözüm sürecinden yararlanarak serbestçe stokladığı silah ve patlayıcılar bugün onlarca şehit verilmesinin de nedenidir. PKK'nın bu kadar patlayıcıyı, ağır silahları, teçhizatı tedarik edip, stoklarken devletin ve istihbaratın ve çözüm havarilerinin ne işle meşgul olduğunun hesabını birilerinin vermesi gerekiyor!
Bugün hâlâ "çözüm süreci devam etmeli", operasyonlar yapılmamalı diyenler, 'PKK'nın tonlarca bomba, mayın, roket atar ve silahlarına dokunmayın' demiş oluyorlar!