PKK’nın açtırdığı ikinci cephe
PKK’nın Kandil’deki elebaşısı değişti. Karayılan’ın yerine şahin kanadı temsil eden Cemil Bayık getirildi. Bayık, göreve gelir gelmez Kandil’den Suriye’nin kuzeyine ciddi miktarda militan ile birlikte güç aktarımı yaptırdı. Ardından da Kuzey Suriye’de bazı yerleşim bölgelerinde PYD, “özerklik” bayrağını çekti.
Bayık’ın terör şebekesinin başına geçmesiyle Suriye’nin kuzeyinde olayların hızlanması rastlantı değildir.
Kandil’deki mihrakların gerek Suriye’nin kuzeyinde, gerek Türkiye’nin Güneydoğusunda yeni bir terör konsepti belirlediği anlaşılıyor.
Bu nedenle Bayık’ın, açılım süreci ile ilgili söyledikleri önem kazanıyor. Terörist Bayık’ın süreçle ilgili olarak yaptığı açıklamaların satır başları şöyledir:
- Önderliğin koşullarında bir değişim olmazsa, karakol, yol ve baraj yapımları durmazsa, korucuların sayısının artırılmasından vaz geçilmezse, İmralı’da gerçekleşen mutabakat çerçevesinde adımlar atılmazsa biz, bunları kabul edemeyiz,
-Bu süreçte önderliğin de belirttiği meşru savunma güçlerimiz kendilerini ideolojik, örgütsel ve meşru savunma anlamında daha güçlü eğitmeli, büyütmeli ve sağlamlaştırmalıdır.
- KCK sistemi, temel ayakları olan akademiler, komünler, kooperatifler, topluluklar ekonomisi ile geliştirilecektir. Bunlar üzerinden de her yerde meclisler kurmamız gerekecektir.
Bayık, AKP’yi “Öcalan ile görüşmeye biz mecbur ettik” diyor. Bayık, açıkça Türkiye’nin Güneydoğu’sundan devletin çekilmesini istiyor. Devlet karakol, baraj, yol yapmamalıdır, diyor. Özel kuvvetler ile korucu sisteminin dağıtılmasın istiyor.
Buna karşın PKK’nın “asayiş timleri” , “infaz timleri” , “haraç timleri” daha da güçlendirilip eğitilmelidir. Her yerde meclisler kurulmalı, paralel Kürt Devleti KCK yapılanması geliştirilmelidir, diyor.
Teröristbaşı Bayık, böylece Devlete “bölgeyi boşalt, anahtar teslim özerk bir yapı bize bırak!” demiş oluyor.
PKK, bir yandan Bayık vasıtasıyla, şartlarını AKP’ye dayatırken diğer yandan Kuzey Suriye’deki “oldubitti” nin yaratıcısı PYD de var gücüyle hâkimiyet alanını genişletmeye çalışıyor. AKP iktidarı, Kuzey Suriye’deki emrivakiye, adeta PYD açılımı yaparak cevap vermiştir.
Türkiye PYD’yi halen terör örgütü, PYD militanlarını da başta Salih Müslim olmak üzere terörist örgütün mensupları olarak görmektedir. Bir teröristin elini kolunu sallayarak İstanbul’a gelebilmesi, ancak AKP türü açılımlarla mümkün olabilir.
PYD’nin Suriye’nin kuzeyindeki özerklik ilanı, Türkiye’ye karşı açılmış ikinci bir cephedir. Irak ve Suriye’de Kürtlerin birisi hukuki diğeri defacto olarak iki özerk yapısı oluşmuştur. Geriye üçüncü olarak Türkiye ve dördünce olarak da İran’da özerk yapıların oluşturulması kalıyor. Suriye’deki yapının Türkiye’deki bölücü talepleri tetiklememesi düşünülemez!
PKK ile PYD arasında organik bir ilişki vardır. Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmeleri kaçınılmazdır. Öyle ki İmralı’daki teröristbaşı hem Kandil’e hem de PYD liderine mektup yazmaktadır. Öcalan’ın, PYD eşbaşkanı Müslim’e ‘tek taraflı ve tek başına hareket etme’ hatta “kamuoyu ve basının önüne tek başına çıkma” dediği yansıtılan haberler arasındadır.
Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler yalnız Türkiye açısından değil bütün bölge dengeleri açısından kaygı vericidir. PYD’nin bölgede yarattığı emrivakiden Türkiye ile birlikte Barzani de rahatsızdır. Nitekim Mesut Barzani, Karayılan ile Erbil’de görüşerek örgüt mensuplarının Suriye’deki çatışmalara girmemeleri yönünde uyarıda bulunmuştur.
Kuzey Suriye’de Kürtler, doğudan batıya uzanan stratejik derinlikten yoksun bir bölgede yaşıyorlar. PYD Kürtleri birleştirip, güneye doğru da genişleteceği bir bağımsız PKK Kürdistanı kurmak istiyor. Burada amaç; özerk yönetim kurmaktan ziyade, Kürtlerin yaşadığı dağınık bölgeleri birleştirmek ve mümkün olabilirse denize açılacak bir alanı kontrol altına almaktır. Bunun yolu da bölgede yaşayan Türkmen ve Araplara yönelik etnik temizlik uygulamaktan geçmektedir. Bu da önümüzdeki günlerde bölgede etnik ve mezhep çatışmasının şiddetleneceği anlamına gelmektedir.