Mayınlı tuzaklar kuruluyor, karakollara saldırılıyor, yürekler her gün gelen şehit haberleri ile kavruluyor amma PKK’nın Türk ordusunu yenme ihtimali milyarda bir bile değildir. Siyasi irade PKK ile Türk ordusu arasındaki iç ve dış engelleri kaldırsa ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK baş başa bırakılsa bu örgütün taş çatlasa üç haftalık ömrü olur ve Kandil’de hayatta sadece birkaç kertenkele kalır.
İyi de, öyleyse bazı kalemler, bazı ağızlar ve bazı ekranlar neden PKK ile mücadelede faturayı sürekli Türk Silahlı Kuvvetlerine kesiyor? Onlar bilmiyorlar mı TSK’nın, aradaki engeller kaldırıldığında, PKK’nın işini birkaç hafta içersinde bitireceğini ve Kandil’deki mağaraların toplu terörist mezarları haline getirileceğini? Bilmez olurlar mı, çok iyi biliyorlar ama inatla ve ısrarla Türk Ordusunu suçlamaktan geri kalmıyorlar!.. Böylece kalemleri teröristin Kalaşinkof’undan, ekranları Roj tv’den, ağızları Karayılan’ın ağızlarından çok daha tahrip edici oluyor. PKK, güvenlik güçlerine saldırırken aslında milletin topyekûn psikolojisini yerle bir etmeyi ve siyasi iradeyi dize getirmeyi hedefliyor.
Ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın diye zaman.com.tr’nin (20.8.2011) 16 PKK kampından bahseden haberinin bir bölümünü gelin birlikte okuyalım: “Hakkâri ve çevresini baskı altına alan PKK’lı grubun Kavaklı bölgesindeki Kato-Marinus kampında yaşadığı belirtiliyor. 150 kişilik terörist grubun barındığı kampı bütün Hakkârililer biliyor. İnsanlar, şehre yarım saat mesafedeki PKK kamplarına götürülerek yargılanıyor. Hatta örgüt, ceza bile kesiyor. Kahvedeki insanlar, kimin sorguya alındığını, kimin tarafından hesaba çekildiğini, hangi cezaya çarptırıldığını tek tek sıralıyor. İki aşiret reisinin kampa götürülerek sabaha kadar dövüldüğünü anlatıyor. Gece bir mahalleden diğerine giderken arabasının durdurulduğunu, militanlar tarafından kendisine parola sorulduğunu anlatanlar hiç de az değil.”
Şimdi bana söyler misiniz TSK 150 PKK’lının bulunduğu Hakkâri’deki bu kampı kuşatıp “Teslim olun” dese militanlar teslim olur mu? Teslim olmayınca TSK PKK’nın yaptığını yapsa, elindeki ateş gücünü kullansa, meselâ, tutsa kampa bir güdümlü bomba koyup problemi, gördüğü eğitim gereği en kısa ve en ekonomik yoldan çözse görevini yapmış olmaz mı? Elbette görevini yapmış olur. Peki öyleyse bunu niye yapmıyor? Niye olacak, arada siyasi irade engeli var da ondan... Hakkâri’de bütün halkın bildiği bu utanç verici durumu valiler, kaymakamlar, milletvekilleri, memurlar bilmiyor olabilir mi? Bu mümkün mü? Eli kolu bağlanan TSK günah keçisi olmakla kalmıyor; sivilleri sorguya çekmek ve aşiret reislerini falakaya yatırmaktan arta kalan zamanlarında PKK militanları karakollara saldırıyor, yollara mayın döşüyor, asker ve sivil katliamları yapıyor.
Ozetle, TSK on PKK’yı toprağa gömebilecek güce sahip, aradaki tek engel siyasi irade ve o siyasi iradenin kaldıramadığı iç ve dış engeller. Bütün bu söylediklerimizden mevcut sorunun çözüm yolu budur anlamı çıkarılmasın. Bizim dediğimiz, TSK’nın bu süreçte en masum kurum olduğudur. Her kurum içersinde olduğu gibi bu müessesede de hatalar yapılmıştır, yapılacaktır. Bu hatalara pertavsızla bakarak ve PKK cinayetleri ile siyasi iradenin yetersizliklerini halının altına süpürerek gelinecek nokta işte içinde bulunduğumuz bu noktadır.
Bereket Kürtlerin kahir ekseriyeti dahil topyekûn Türk milleti bu Karayılan ağızlı dilleri, Roj.tv’tıynetli ekranları ve Kalaşiknof’dan beter tahribat yapan kalemlerin zokasını yutmuyor. Onun için umudumu asla yitirmedim, yitirmeyeceğim.
