PKK kendi varlığına kesinlikle son vermez

PKK kendi varlığına kesinlikle son vermez

PKK kendi varlığına kesinlikle son vermez

Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür, PKK’nın ortadan kalkmasının ABD’nin de işine gelmeyeceğini belirtiyor. Gürgür, “PKK’nın kendi varlığına son vermesini düşünmek intihar etmelerini istemek anlamına gelir çünkü PKK gücü olmadığı taktirde etno milliyetçilik, milliyetçi Kürtçülük hareketi bir sıfır anlamına gelir” diye konuşuyor.

PKK’nın kendi varlığına son vermesini düşünmek intihar etmelerini istemek anlamına gelir” diyen Türk Ocakları Genel Başkanı Nuri Gürgür şöyle konuşuyor: “Çünkü PKK gücü olmadığı taktirde etno milliyetçilik, milliyetçi Kürtçülük hareketi bir sıfır anlamına gelir. PKK’sız bir etno milliyetçi Kürtçülük hareketi son derece sönük bir hareket anlamına gelir. O zaman ne bölge halkı üzerinde egemenlik kurabilir, ne dünya kamuoyuna mesaj verme iddiasını taşıyabilir ne de Türkiye üzerinde bir baskı oluşturmasına yönelik Washington’ın taleplerini karşılayabilecek bir faktör olabilir. Bu söylediğim üçüncü husus da çok önemli bana göre çünkü geçen hafta çok enteresan bir gelişme cereyan etti. Türkiye Rusya ile çok önemli enerji anlaşmaları imzaladı. Dünya çapında bu sansasyonel bir girişim olarak karşılandı. Hemen ertesi günü DTP’liler ABD’nin Ankara Büyükelçisi ile görüştüler ve bir açıklama yaptılar, Washington’da bir Daimi Temsilcilik açacaklarına dair. Zamanlama fevkalade düşündürücü. Yani şimdi DTP Washington’da bir Daimi Temsilcilik açmak için bula bula böyle bir dönemi mi buldu veya ABD bu kadar kritik bir dönemde DTP’nin mahiyetini veya Türkiye tarafından algılanış tarzını bilmesine rağmen bu müsaadeyi niye şimdi verdi ? Bu Türkiye’ye bir ihtar mı ki daha çok bu anlamı taşıyor. O yüzden PKK’nın varlığının ortadan kalkması Washington’ın da işine gelmez. Onun için barış, sükun, herkes barış istiyor şeklindeki çok böyle dramatik sloganlarla kimsenin kimseyi aldatmasına gerek yok. İnsanlar insanları kandırmaya çalışmasınlar. Sureti haktan görünerek kendilerini meşru ve makul, kendileri gibi düşünmeyenleri şoven ve saldırgan gibi gösterip kendilerine bir kamuoyu oluşturmaya çalışmasınlar. Gerçekler inkar edilemez. PKK kendi varlığına son verme eğiliminde olmadığı müddetçe bu noktada atılacak olan her adım mevzi kalmaya mahkumdur.” 

* Kürt açılımının gündeme gelmesiyle birlikte muhalefet, özellikle MHP oldukça sertleşmeye başladı. Bunun sonu nereye kadar gider ?
Şimdi şahsen benim MHP’den beklediğim şu. Bir kere MHP’nin reaksiyonlarını ben yadırgamıyorum. Ancak sadece reaksiyonel olmakla yetinilmemeli. Bu problemi çözmüyor çünkü 1984’te mevzi bir hareket olarak başlayan olay bir etnik bilinç haline getirilmiş, belli bir nispette de olsa toplum tabanı oluşturulmuş, milyarlarca dolarlık bir paraya hükmeden bir örgüt kapsamına, bir örgüt konumuna gelmiş bulunuyor. Bununla ilgili olarak nelerin olmaz olduğunu söylemek ayrı bir şey, nelerin olmasını gerektiğini söylemek de apayrı bir şey. MHP aklı selimi temsil etmeli, kendi Çalıştay’larını düzenlemeli, çalışmalarını yapmalı ve bu noktadaki görüş ve düşüncelerini kristalize etmelidir. MHP’nin pek çok siyasi kesimde olmayacak kadar zengin bir aydın birikimi var. Fakat ne yazık ki MHP bu birikimi yeterli ölçüde değerlendiremiyor. Bunlarla bağlantı kurarak, bunların görüş ve düşüncelerini toparlayarak bir çözüm arayışı içerisine girmiş olsa belki de hep ifade ettiğim o makro milli politikanın oluşumunda MHP katkı sağlar. O açıdan ben MHP’nin sadece reaksiyonel çıkışlarla kalmasını Türkiye açısından bir talihsizlik olarak nitelendiriyorum. Bunu mutlaka telafi etmesi gerektiğine inanıyorum.

Türkiye-Rusya enerji
anlaşmaları imzaladı, hemen ardından DTP’nin ABD’de temsilcilik
açacağı açıklandı

Zamanlama
çok düşündürücü.
Bu Türkiye’ye ihtar mı,
daha çok bu
anlamı taşıyorZamanlama
çok düşündürücü.
Bu Türkiye’ye ihtar mı,
daha çok bu
anlamı taşıyor

Hükümet bu kılavuzlarla yol alamaz!
n Bir yandan da aileleri bir araya getiriyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk toplantıyı Polis Akademisi’nde yapan akıl kimin aklıysa, böyle bir toplantıyı düzenleyen akıl da aynı kesimin aklı. Hükümet bu kılavuzlarla devam ederse çıkmaza saplanır. Bir adım bile yol alamaz. Şehit anneleri arasından oraya götürebileceği belki bir iki kişiyi bulabilir ana şehit annelerinin cümlesini, heyetin tamamını temsil etme anlamına gelmez. Şehit anneleri ile PKK’yı şöyle bir ortamda karşılaştırmak hangi barışı sağlıyor ? Böyle komik durumlara kimse kimseyi düşürmesin.

Kimlik talebinin
müzakeresi bile anlamsızdır
Türkiye’nin temel prensibi bireysel özgürlükler anlamında tüm yurttaşlarımıza en geniş anlamda özgürlüklerini vermesidir. Bu sadece belli bir bölgenin insanı değil, bütün Türkiye’nin insanını kapsayan bir ihtiyaçtır. Yani başörtülü insanın özgürlük ihtiyacı veya benzeri düşünce taşıyan bir insanın düşüncesini açıklama ihtiyacı neyse Güneydoğu’daki bir insanın da bireysel ihtiyacı budur. Kültürel kimliklerin yaşanması konusu bunların ikinci kimlik olmak kaydıyla son derece meşrudur. Çünkü her insanın elbette doğumundan itibaren meydana getirdiği bir kültürel kimliği vardır. Bir etnik kimliği vardır. Bunları inkar etmesini kimseden istememiz mümkün değildir. Bu açıdan bunları kimse yadırgayamaz. Bunları meşru görmemiz ve kabul etmemiz gerekir. Ama bunların kollektif bir hak haline getirilmesi, siyasal bir mücadelenin veya siyasal bir hedefin menşei haline getirilmesi varlığını koruma azmine ve idaresine sahip bir devletin yapacağı bir iş değildir. Bu devletin intiharı anlamında olur çünkü. Bu yüzden kolektif haklar bağlamında PKK ve DTP’nin yapmış olduğu taleplerin cümlesi kabul edilemez taleplerdir. 

* Ancak kimlik anlamında bir takım talepler var bunlar son günlerde müzakere edilmeli diyenler de mevcut. Eğer kimlik talepleri müzakere edilirse sizce sonuçları neler olur?
Bunların müzakeresi  bile anlamsızdır. Siz Kürtçeyi ana okullarından başlayarak okullara koyacaksınız, insanların Kürtçe eğitilmesini devlet imkanlarıyla sağlayacaksınız, sonra bunların konuşulmasına imkan vereceksiniz ve bunların yerel yönetimlerde yerel yönetimlerin kendi bayraklarıyla, simgeleriyle temsil edildikleri alanlarda kullanılmasına müsaade edeceksiniz, sonra da üniter devletten bahsedeceksiniz. Bu komik olur. O yüzden bir kere bu noktada kolektif kimliklerin amaç edinildiği teklifler Türkiye devleti tarafından kesinlikle kabul edilemez ve hiçbir hükümet de bunu herhangi bir gerekçeyle kamuoyuna kabul ettirmeye çalışmamalıdır. Bu kamuoyunda gereksiz tartışmalara, gerginliklere sebebiyet verir. Toplumsallaşmamış bulunan bu konu giderek toplumsallaştırılmış hale gelir. Unutulmasın bakın bugün Türkiye’nin her tarafında yaşanan ıstıraplara rağmen bir etnik husumet çok şükür cereyan etmiyor, yaşanmıyor. Araştırılsın, İstanbul’da, Ankara’da benzinliklerin, otellerin, otobüs işletmelerinin sahillerde kimlere ait olduğuna bir bakılsın. Bunların hiç biri mesele yapılmıyor. Tabii ki yapılmayacak. Bunlar neticede ticari girişimlerdir. Kabiliyeti, becerisi olan bunları yapar diye değerlendiriliyor ama etnik kaşıma devam ede ede öyle bir noktaya gelir ki insanlar ister istemez komşusunun o kimliğine dikkat etme noktasına girer. O zaman Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir azabın içerisine sürüklemek anlamına gelir bu. O açıdan hükümet attığı adımın doğuracağı sonuçları bilmeli ve şunu da unutmamalıdır. Eğer tüpten çıkan macunu bilahare tüpe tıkmayı düşünse bile buna muktedir olamaz.

Kolektif kimliklerin amaç edinildiği teklifler Türkiye devleti tarafından kesinlikle kabul edilemez.

Bugün Türkiye’nin her tarafında yaşanan ıstıraplara rağmen bir etnik husumet cereyan etmiyor, yaşanmıyor.