PKK, HDP ve altı milyon oy!
HDP'nin yasal, sivil bir siyasi parti görüntüsü yanıltıcıdır. Bu partinin hür iradesinin olduğu ve halkı temsil ettiği algısı da aldatıcıdır. İradesini oy aldığı halka değil İmralı'ya ve Kandil'e dayayan, 'iradesini Öcalan'a, sırtını PYD'ye' dayadığını alenen ilan eden bir örgütü siyasi parti olarak görmek aşırı zorlamadır. HDP, meşhur deyişle "legal görüntülü illegal" bir örgüttür.
Bir örgütü aldığı oylar değil uyduğu kurallar ve şiddetle arasına koyduğu mesafe siyasi parti yapar. Siyaset başka, şiddet daha başka bir şeydir. Şiddet uygulama ya da baskı yapma demokratik bir siyaset değil terörist faaliyettir. Sivil ve siyasi faaliyet başka bir şey, sivil ve siyasi görünüm altında şiddet uygulama, terör estirmek daha başka bir şeydir.
HDP'nin aldığı oy ve ulaştığı oran konjonktürle doğrudan ilişkilidir. HDP'nin aldığı altı milyonu aşkın oyun tehdit, tepki, marjinal ve sempatizan oyları olarak dört kategoride değerlendirmek mümkündür.
HDP oylarının büyük çoğunluğu anayasal düzeni tanımayan KCK'nın organize etmesi, güvenlik güçleriyle çatışmaya giren YDG-H'nin yönlendirmesi ve PKK'nın silahlı milislerinin baskısıyla alındığı açıktır. Bu bağlamda HDP, PKK'nın etkisinin en fazla olduğu kırsal kesimlerde yüzde yüze yakın oy almıştır. Tehdit oyları "çözüm süreci" sayesinde bölgede otorite haline gelen KCK/PKK'nın baskısıyla alınan oylardır.
Tepki oyları ise; 13 yıldır iktidarda olan ve giderek tek adam rejimine dönüşen AKP'ye karşı "düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığı içinde HDP'ye Batı'dan ya da CHP'den giden oylardır.
Marjinal gruplardan LGBT'liler, Marksist/Leninist sosyalist gruplar, üst sosyete (Bebek ve Nişantaşı'nda HDP birinci partidir), gecekondu semtleri ve kendisini toplum dışı gören diğer gruplar HDP'ye oy vermişlerdir. Hatırlatalım; laik sosyalist LGBT'cilerin yürüyüşlerinde HDP milletvekilleri en ön sıralarda yer almıştı. Terörist ele başlarından Cemil Bayık, "Beyoğlu'nda marjinal bazı gruplar var, HDP bu gruplardan kendisini kurtarmalı" demişti. İstanbul'dan gelerek Suruç'ta patlayan bomba sonucu ölenlerin tamamı sosyalist gençlerdi.
HDP'ye verilen oyların diğer bir kısmı da PKK sempatizanlarının, örgüt milislerinin, bölücü, özerklik taraftarları ve ayrılıkçı kesimlerin verdiği oylardır.
"HDP'ye PKK ile arana sınır koy" önerisi boş söylemdir. HDP gerçekte PKK'nın legal görünen yüzüdür. HDP ile PKK arasında tam bir iş birliği vardır. HDP'nin aday listesinden, siyasi söylemine kadar her şeyini Kandil ile İmralı tayin etmektedir.
Bugün HDP'li belediyelerden birisi seçimle, diğeri ise Kandil tarafından atanan eş başkanlar tarafından yönetiliyor. HDP'li belediyeler, KCK talimatı doğrultusunda esnafa zorla kepenk indirtiyor. Terörist kamplardaki PKK'lılara sıcak yemek servisi yapıyor. YDG-H'lileri istihdam ediyor, vs.
HDP'nin "Türkiyelileşme" söylemleri bu yapı ve şartlar altındaki bir örgütün, kulağa hoş gelen lakırdılarından ibarettir. Dahası HDP bir "Öcalan Projesi"dir. Bunu bu HDP örgütünün tepesindeki adam söylüyor. Nitekim HDP'nin eş genel başkanlarından birisi bu yüzden sırtını PYD'ye dayıyor, diğeri de bu şartlar altında "Öcalan heykeli" dikme sözü veriyor. Devletin güvenlik güçlerine "keleş çevirmesini" bilen, PKK'nın tükürüğünün büyüklüğünün farkında olan ve PKK'lı unsurlara silah ve gıda taşıyan HDP milletvekilleri var.
Seçim arifesinde Demirtaş "kentlerde silah kullanılmasını" dil ucuyla "doğru bulmuyorum" diyor. Terörist Mustafa Karasu bunu "halkın hamlesini itibarsızlaştırmaya ve halka geri adım attırmaya çalışmak" olarak niteliyor.
HDP'nin her tutumu ve söylemi Kandil'dekiler tarafından izleniyor, kentlerdeki silahlı milisler tarafından da baskılanıyor. PKK ile özdeşlemiş ve namluların gölgesindeki HDP'ye "ya şiddet ya demokrasi tercihinde bulunun" sözlerinin karşılığı yoktur.