PKK haklı, TSK suçlu!

Anlamakta zorluk çektiğim garip, hainâne bir durum var ortada: 12 PKK eşkıyasının imha edilmesi üzerine, Fikret Bila’nın dediği gibi, “Türk Silahlı Kuvvetleri suçlanıyor; PKK ise muaf, soruşturmadan vâreste”. Yani PKK “haklı, mağdur”, Türk Ordusu “suçlu”!.. Medyadaki bedava avukatların, fahri savcıların, Türk Ordusunu suçlamak için ortaya koydukları başlıca delil, sıkı durun; “Bu operasyonda TSK neden kayıp vermedi?..”
Bir varsayım da PKK Kürt halkları direnişinin, Apo’nun kahraman “gerillaları şehit” !.. Türk askerleri ise, pusu kuran “ızbandutlar”... Bu “masum gerillalar” Türkiye’ye, “eylemlerini sürdürmek için” geçerlerken, sınırın “Kürdistan” tarafında pusuya düşürülmüşler. “Devletler Hukuku”na aykırı imiş!.. Pekâlâ, TSK’nın ne yapması gerekirdi?.. Habur’da olduğu gibi, bando mızıkayla, çiçeklerle “Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” mi deselerdi?.. Saçma değil mi? Ama “Mahşerimizin Beşinci Süvarileri” Kürt sorununu işte nihayet bu safhaya indirgediler. Kürtler mazlum ve mağdur, Türkler “zalim”, TSK “suçlu”!.. TSK şimdi, kendisini savunmaya zorlanıyor ve işin acı tarafı savunmaya geçiyor.

***


Bu “absürd” tiyatroda en saçma olanı da şu iddia, “Ergenekon, AKP’ye oy kaybettirmek için PKK ile anlaşarak bölgedeki son olayları tezgâhladı.” Dahası var, bu son operasyon PKK’daki “şahinlerle” TSK’daki “şahinler” arasındaki irtibatla gerçekleştirilmiş.. İki tarafta da savaşın devamından nemalananlar varmış!.. Evet, yazıyorlar ve açıkça söylüyorlar bunları!

***


Aslında yapılması gereken ise “Kürdistan’ın tümüne” TSK’nın “tümüyle” girerek eşkıyanın merkez üssünü, inlerini, depolarını yerle bir etmek!.. Ne var ki, yapılamıyor... ABD, icazet vermez!.. Hem bizim aklı evveller de derler ki “Kısacası verelim kurtulalım...” AKP iktidarı bu yolları “açılımıyla” denedi ama hüsrana uğradı; bölücüleri azdırdı... Meğer “açılım” hâlâ devam edermiş. Hükümet sorunu, İmralı’da Apo ile olduğu gibi, şimdi Kandil’de Karayılan ve Bayık’la müzakere yoluyla çözmeye çalışıyormuş! Neyin pazarlığı yapılıyor?.. Hangi “barışçı yol” var ki bulunacak!..
Bu saçma sapan lafları bir yana bırakalım asıl gerçeklere bakalım. PKK eşkıyası sınırı geçmiş, ta Kastamonu’ya, Ankara kapılarına dayanmış. “İdare-i maslahat” devam ediyor! Ancak Apo ültimatomu vermiş: “Hükümet vaat ettiklerini yapmazsa, seçimlerden sonra 15 Haziran’da kıyameti koparacağım” diyor... Adamları, kadınları, BDP’liler, “ölümüne serhildan” ve “adım adım kıyamete” diye meydan okuyorlar... Kent sokaklarını, her gün her gece cehenneme çeviriyorlar. Buna rağmen 12 haydudun öldürülmesi bazı yazarların içlerini yakıyor. 12 “şehit(!) gerillanın” cenazeleri dolayısıyla ağıtlar yakıyorlar.
Şimdi, “farzumuhal” abes, ama yine de soralım, Kürtlere demokratik özerklik, kültürel hakları, her ne isterlerse verilsin... Hatta Apo ile pazarlık yoluyla sınırlar yeniden çizilsin ve “Büyük Kürdistan” Türkiye topraklarında kurulsun... “Kürt sorunu ve terörü” bitecek mi?.. Türkiye’nin her yöresinde yerleşmiş yüz binlerce Kürt kökenli vatandaşımız, aralarında da PKK yandaşları var. Bunlar o zaman, kendi istekleriyle Türkiye’deki işlerini, aşlarını bırakıp “Büyük Kürdistan’a” göçerler mi?.. Yoksa “burası da bizim” diye eylemlerine, yine kent sokaklarında devam etmezler mi?!! Demokratik özerklik, anadilde eğitim vb. taleplerini sürdürmezler mi?..

***


Televizyon programlarına “Kürt haklarını” ve eylemlerini savunanlara buradan tekrar sormak isterim; Hal böyle iken Apo/BDP, kıyamet alametleri devam ederken, sizler ne söylüyorsunuz ve neyi konuşuyorsunuz Allah aşkına?!! TC’nin ruhuna nasıl, hangi “makamdan Fatiha” okunacağını mı?..

Yazarın Diğer Yazıları