Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

PKK belirledi, ABD-AB istedi, AKP-CHP benimsedi

PKK’nın yan kuruluşu olarak çalışan İHD, 1998 yılında Türkiye’nin devlet yapısının nasıl değiştirileceğine dair bir kitap hazırladı. (*) Bu hazırlık o sırada İstanbul’da bulunan AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen’a elden verildi. 1999’da da Türkiye AB’ye aday yapıldı. AB’nin bugüne kadar uyum için Türkiye’nin önüne koyduğu siyasi şartların tamamı bu kitaptan alındı. 2001’den itibaren yapılan düzenlemelerle “dönüşümün” alt yapısı tamamlandı. Sıra egemenliğin paylaşılmasına geldi. Bunun için ilk önce, Osmanlı’da da olduğu gibi Türk Milleti’ne ait olan devletimizin kimliğini ifade eden “Türk” yerine, “Türkiye vatandaşlığı”nın getirilmesi gerekiyordu. Böylece devlet bir millete ait olmaktan çıkarılacak, aynı coğrafyada yaşayan, aşiret, ırk, etnisite, azınlık gibi parçalar arasında paylaştırılacak hale getirilmiş olacaktır.
Anayasamız Türk’ü nasıl tarif ediyor bakalım:
“Türk Vatandaşlığı
Madde 66-Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Burada ırk sözü var mı? Demek ki “Türk” olmak için, bir ırktan gelmek şartı yok, devletin vatandaşı olmak şartı var. Türk etnik bir grubun değil, sosyolojik bir olgunun sonucu meydana gelen milletin adıdır. Egemenlikler milletler temelinde kurulabilir. BM Şartı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde olduğu gibi, milletin içinde yer alan bütün etnik, dini topluluklar da milleten sayılır. Bu topluluklar, çoğunluğa mensup eşit bireylerden oluşurlar. Hiçbirine imtiyaz tanınamaz veya ayrım yapılamaz. Dünya düzeni böyledir. Bütün devletlerin anayasaları, aynen bizimki gibi, Alman, İspanyol, Yunan, Amerikan, Japon, Fransız vatandaşı esasına göre düzenlenmiştir.
Bu gerçeği, emperyalistler ve İHD nasıl saptırıyor bakalım. “ 66’ncı madde, bir etnik kökenden gelmeyi ifade eden Türk sözcüğü kullanıyor. Maddede, Türk tanımlanmaktadır. Türk, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olandır. Devlet de Türk devletidir. Bu durum vatandaşlığın hukuksal bağ olarak algılanmadığını, vatandaşlığın etnik kökene göre belirlendiğini göstermektedir. Çünkü, vatandaşı olunacak olan, Türkün vatandaşı olmak ve Türk Devletinin vatandaşı olmaktır. Oysa sorun vatandaşlık sorunu olarak kavransa ve algılansa, maddenin başlığının ve içeriğinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşlığı veya yalnızca vatandaşlık şeklinde düzenlenmesi gerekirdi...Türkiye Cumhuriyeti Devletine (Türkiye Devleti veya Türkiye Cumhuriyeti’ne) vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti Devleti (veya yalnızca Türkiye Devleti veya Türkiye Cumhuriyeti) vatandaşıdır.”
Tarihin en eski milletlerin biri olan Türk Milleti, sadece Anadolu’da bin yıldır kesintisiz egemendir. Birlikte yaşadığı her birey de, kökeni ne olursa olsun, bu milletin asli ve çoğunluğa mensup, eşit, şerefli vatandaşlarıdır.
BOP’a göre ülkemizi bölmek isteyen PKK’nın terörle ırkçı siyasallaşmada geldiği yeri, artık sağırlar ve körler de, her gün medyadaki saldırılarda ve teröristbaşının pazarlıklarında görmektedir.
Bu süreçte, Türk milletini inkâra dayanan, devletin kimliğini “vatandaşlık” yapma oyununa bu güne kadar AKP hep, açıktan destek verdi. Anayasayı değiştirip, Türk kimliği yerine vatandaşlığı koyacağını söyleyen de Erdoğan oldu.
Bu kervana, hayret edici bir şekilde CHP de katıldı. Atatürk’ün partisi olmakla övünen CHP’nin açıklanan anayasa taslağında, aynı dalaleti veya ihaneti görüyoruz. Aynen PKK, ABD-AB ve AKP’nin söylediği gibi devletin kimliğinin “vatandaşlık” yapılması gerektiği beyan ediliyor.
Simdi soralım; Atatürk 1924 Anayasasıyla devleti milli karakterde, Osmanlı Kanuni Esasisinde olduğu gibi Türk milletine ait olarak kurmadı mı? Anayasaya “Türk Milliyetçiliği”ni koymadı mı? “Hakimiyeti milliye Atatük’ün ülküsü değil miydi? Türk Milletini muasır medeniyetler üzerine çıkarmayı milli bir amaç edinmede mi?
1961 Anayasası Devletin “milli” olduğunu söylemiyor mu? 1982 Anayasası
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Türk Milletinindir” (md 6) demiyor mu? Anayasa’nın Başlangıç bölümünde, Devletimizin meşruiyet temeli olarak, Türk tarihi ve Türk milletinin engin kültür ve medeniyeti gösterilmiyor mu?
Beyler kendinize gelin. Yoksa yarın çok geç olabilir. Devletin temelleri ve sahibi olan Türk Milletiyle bu kadar oynamayın!..
(*) Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat Taraması) S.31.32.33, İnsan Hakları Derneği Yayınları Ekim 2000

Yazarın Diğer Yazıları