PKK, ABD'nin vazgeçilmezi...

Trump'ın önceki gün attığı ortalığı bulandıran tivitinin satır aralarına baktığınızda tamı tamamına "Türkiye ayağını denk al! Benim PKK'ma bir fiske vurursan, ekonomini mahvederim. Bizim papazı bırakmadınız, başınıza neler geldiğini gördünüz." manası çıkıyor.

Reis, kendi partisinin (=aşiretinin) dışındakilere kükrediği gibi kükreyecek mi, diye merak sardım. Hatta, telefon etmez, Trump dengesizi etse, açmaz diye düşündüm. Herhâlde bizimki telefon etmiş.

Hadi telefon etti... Kasımpaşalı ağzını açtı mı? "Ne oluyorsun lan Trump!" dedi mi? Bizim Saray'dan yapılan açıklamaya göre, Kasımpaşalı ağzını açmamış. Saray alttan alıyor:

"... Sayın Cumhurbaşkanımız, mevkidaşının Suriye'den çekilme kararını memnuniyetle karşıladıklarını ifade ederek, bu çerçevede Türkiye olarak NATO müttefikimiz ABD'ye her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu hatırlatmışlardır. / Bölgede otorite boşluğu meydana gelmemesi için Münbiç Yol Haritası'nın tamamlanması, ayrıca çekilme kararının hayata geçirilmesini engellemek isteyen unsurlara fırsat verilmemesi gerektiğini vurgulayan iki lider, kamuoyuna yönelik sağlıklı iletişimin önemine değinmişlerdir. / Sayın Cumhurbaşkanımız ve ABD Başkanı Sayın Trump, Suriye'nin toprak bütünlüğü temelinde ülkenin kuzeyinde terörden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturulması fikrini de ele almışlardır. / Sayın Cumhurbaşkanımız görüşmede, Türkiye'nin Kürtlerle hiçbir sorunu olmadığını, ülkemizin amacının ulusal güvenliğine tehdit oluşturan terör örgütleri DEAŞ, PKK ve PKK'nın Suriye uzantıları ile mücadele etmek olduğunu vurgulamışlardır."

Trump tivitinde 20 mil (32 km.) derinliğinde bir güvenli bölgeden bahsediyordu. En tehlikelisi bu "güvenli bölge".

Aklı başında, Türkiye'yi düşünen kalemler, bu "güvenli bölge"nin tehlikesine işaret ediyorlar.

1991'de gördük. Kuzey Irak "güvenli bölge" ilân edildi, Barzanî'nin semirmesi, büyümesi, söz sahibi olması ve nihayetinde bağımsızlık ilân edebilecek noktaya gelmesi, Saddam'dan koruma bahanesiyle ilan edilen bu "güvenli bölge"dir.

Başımızı ağrıtan "Çekiç Güç" böyle ortaya çıkmıştır. PKK, bu "güvenli bölge"de gelişmiş, kendisine alan açmıştır. PKK'yı hâlâ o "güvenli bölge"den söküp atamadık.

Emekli büyükelçi Osman Korutürk, Suriye'nin kuzeyinde "güvenli bölge" ilânına dair: "Güvenli bölgenin yapılabilirliği ve sürdürülebilirliğinin askerî olarak iyi değerlendirilmesi lâzım. Bana çok sürdürülebilir gelmiyor. Bu bölgenin koruması kim tarafından üstlenilecek, ABD'nin buradaki rolü ne olacak, bizim pozisyonumuz ne olacak, bunların hepsinin önce kendi içimizde, sonra karşı tarafla oturulup konuşulması lâzım." diyor (Cumhuriyet, 15 Ocak 2019).

ABD, kim için ve kime karşı "güvenli bölge" istiyor?

Vaziyet Saddam'ın Irak'ından farklı... PKK zaten, Beşşâr'la gerektiğinde kol kola giriyor. Rusya'yla da öyle. Ve hatta İran'ı da dâhil edebiliriz. Hepsinin hıncı Türkiye'ye.

R.T. Erdoğan, partisinin dünkü grup toplantısında, Trump'tan bahsederken "saygılı" bir dil kullandı. "Trump'la tarihî öneme sahip anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum." dedi. "Güvenli bölge" konusunda TOKİ'nin bölgeye girip iki katlı evler yapmasından bahsetti. Hâlbuki mesele bambaşka... Elbette bunu biliyor.

Trump "güvenli bölge" derken PKK bekçiliğini kastediyor. O bölgede PKK hâkimiyetine son vermek isteyen biziz. PKK bize karşı korunacak. Bu böyle biline!...

Reis gibi konuştuk! Ama Reis'in dili Trump'a "Bu böyle biline!" demeye varmadı!

Yazarın Diğer Yazıları