Pimi çekilmiş bomba gibi
Dün, "Allah bütün milletvekillerini kem gözlerden korusun" deyip "Saltanat sisteminin demokrasiye uyarlanmış hali" demiştim "yedek milletvekilliği" için...
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, elimin yazmaya varmadığı ayrıntıya girdi:
- Siyaseten kardeşlerin boğulması sonucunu da doğuracaktır!
Hiç şüpheniz olmasın ki öyle!
Siyasi parti genel başkanlarının bunu milletvekillerini hizada tutma sopasına dönüştürme ihtimaline girmiyorum bile; o zaten cepte!
***
Milletvekilliğini geçin, il-ilçe başkanlığı için adayların -bütün o 'partimiz kazandı' pozlarının perde arkasında- birbirlerinin gözlerini oyduğu bir ortamdan söz ediyoruz...
Siyasetten tasfiyeleri çok kirli tezgâhlar, çok alçak kumpaslarla olmuş kimi milletvekili, parti yöneticilerinden boşalacak yerler için potansiyel adayların ellerini nasıl ovuşturduklarına, geride kalanların -partime zararı olur mu, 'partidaşımın' hayatı alt üst olur mu' umursamadan- "birkaç kişi daha gider de ben de atar mıyım kapağı Meclis'e" diye nasıl hevesle beklediklerine utanç içinde tanıklık etmiş bir gazeteci olarak, bir kere daha altını çiziyorum:
Yedek millitvekilliği ile
Pimi çekilmiş bir bomba bırakıyorsunuz siyasete!
Zaten yeterince çirkindi; daha da çirkinleşmesine zemin hazırlıyorsunuz.
Zaten kirliydi; çamaşır suyuyla çitileseniz aklanamaz hale gelmesine yol açıyorsunuz.
***
Zaten kaynayan siyasi partilerin içini iyiden iyiye arı kovanına dönüştürerek...
Herkesi birbirinin gammazcısı, iftiracısı, itirafçısı, kumpasçısı haline getirerek...
Velhasıl aynı partinin mensuplarını birbirine kırdırarak...
Ne elde edebileceğinizi sanıyorsunuz?
Bir bakın tarihe;
Hangi padişah var ki boğdurduğu evladının, hangi şehzade var ki boğdurduğu kardeşinin vebali çökmesin iktidarının üzerine!
***
Organize cinayet biçimi olarak "intihar"
Önceki gece intihar eden, MHP eski Milletvekili ve Belediye Başkan adaylarından Ali Derindağ'ın Adli Tıp'taki incelemesinin bitmesini beklerken "insanları arkadaşsız bırakmamak lazım" dedi arkadaşım...
***
"Umutsuzluk, insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur, umutsuzluk manevi bir intihardır" der Sartre.
Bir cümle sonrasında, kişiyi maddi intihara çıkaran son basamaktır da...
"Büyük günah", "bir anlık cinnet", "şeytana uymuş" gibi envai çeşit ret/yok sayma kılıfı mevcutken kaç kişi yüzleşmeye yanaşır bilmem ama yine de yazmalıyım:
"Ölen"in intiharı -bence- kalanların "cinayeti"dir aynı zamanda...
Umutsuzluk insan bünyesinde durduk yere, kendiliğinden filizlenmiyor; "dış dünya/etkenler"in, "sosyal çevre"nin, "ekonomik koşullar"ın, "mahalle baskısı"nın şunun, bunun; velhasıl bir sürü harici etkinin sonucu.
Kişi tutunacak bir dal umut bulabilse umutsuz olur mu!
***
Bu da okul yangını
Türkiye'nin, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA'da, matematik, okuma-anlama, bilim gibi alanlarda son 15 yılın neredeyse en kötü sonuçlarını alması da tescilledi ki; yurtlar cayır cayır, okullar ve müfredatlar da için için yanıyor memlekette!
Açık açık yazılanı okumaktan aciz bir nesil yarın nasıl küresel dünyanın subliminal mesajlarını okuyup da gerekli tedbirleri alarak, hamleleri yaparak idare edecek ülkeyi!
***
Zor günler...
Düşünün...
Neredeyse bütün algı yönetimi kanalları, "Silivri'de söyleşim var" diyen gazeteciye, "Neden Silivri; FETÖ'cülere ve PKK'lılara yakın olmak için mi" diye hesap soran bir kafanın elinde!
Olağan halde mahkemelerin "cezai ehliyeti yoktur" kararı çıkaracağı tipler, olağanüstü halde mahkemelere kime, ne ceza vermesi gerektiklerini öğütlemeye cüret edebiliyor...
Allah hakikaten düşmanın da mert ve de akıllısını versin insana!
***
Halep'te öldüğü tespit edilen sivil sayısı 845; insanlık ayaklanması için aşılması gereken sayı sınırı filan mı var!