Van'daki Ziraat Fakültesi, çiftçilere yönelik bir proje kapsamında, farklı bitki türlerinin yetiştirilebileceğini ve bu bitkilerin verim ve kar potansiyelini göstermek amacıyla aromatik ve tıbbi bitkiler bahçesi kurdu. Bu bahçede nane çeşitleri, oğul otu, ekinezya, civanperçemi, dağ çayı, sarı kantaron, ıtır, melisa, safran, ters lale, süsen, sümbül, lale, kuzu kulağı, yabani sarımsak ve dev doğan gibi birçok tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriliyor. Ayrıca, otlu peynire lezzet katan kekik türlerinin korunması için de çalışmalar yürütülüyor.
20’YE YAKIN KEKİK TÜRÜ KORUMA ALTINDA
Akademisyenler, kekik türlerinin neslinin tehlike altında olduğunu belirleyerek, bu türlerin korunması ve çoğaltılması için çeşitli önlemler aldılar. Özellikle ilkbahar döneminde aşırı ve bilinçsizce toplanan kekik türlerini korumak amacıyla çelik kök alarak tıbbi ve aromatik bahçede ekimini gerçekleştirdiler. Bu sayede Thymus cinsine ait 20'ye yakın kekik türünün üretimini sağlayarak, bu türlerin koruma altına alınmasını ve düşük rakımlarda da yetiştirilebileceğini kanıtladılar.
ZAHTER VE CATIRIN NESLİ TÜKENİYOR
Van YYÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Tunçtürk, otlu peynirde kullanılan bitkilerin üretim yöntemleri ve çoğaltılmasıyla ilgili bilimsel çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Aşırı ve bilinçsiz toplamanın kekik türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Tunçtürk, bölgedeki Thymus türlerinin özellikle catır ve zahter olarak bilinen türlerinin aşırı toplanması nedeniyle neslinin tükenmek üzere olduğunu belirtti.
Tunçtürk, bu bitkilerin korunması için bilimsel çalışmalar yürüttüklerini ve bahçede koruma altına aldıklarını dile getirdi. Van Gölü Havzası'nda Thymus cinsine ait 20'ye yakın türü topladıklarını ve bu türlerle ilgili üretim, çoğaltma ve tohum alma çalışmaları yürüttüklerini söyledi. Ayrıca, farklı yüksekliklerde yetiştirme denemeleri yapılarak, bu bitkilerin 1600 metre gibi yüksekliklerde yetiştirilebileceği ortaya kondu.
Sürdürülebilir hasadın önemine dikkat çeken Tunçtürk, bitkilerin biçme yüksekliği ve hasat zamanının iyi ayarlanması gerektiğini vurguladı. Zamansız hasatın bitkilerin aroma ve tat bileşenlerini olumsuz etkilediğini belirten Tunçtürk, bu nedenle hasatın çiçeklenme öncesine denk getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Son olarak, Tunçtürk, koruma altına alınan bitkilerin çiftçilere fide olarak verilebileceğini ve bu sayede bölgedeki sürdürülebilir üretimin desteklenebileceğini belirtti.