Peru’daki Nazca çizgileri, dünyanın en esrarengiz antik arkeoloji alanlarından biri.
Gazete Duvar’ın Interesting Engineering’den aktardığı habere göre, yeni bir yapay zeka tekniği sayesinde, araştırmacılar, şu ana dek gözlerden kaçan ve kaçmaya devam edebilecek üç yeni Nazca çizgisi de dahil olmak üzere, gizli kalan Nazca çizgilerini tespit etmenin yeni bir yoluna kavuşmuş olabilir.
Nazca çizgileri, Peru’da bulunan Nazca Çölü’ne (ve birkaç başka bölgeye) kazınmış antik jeogliflerden oluşuyor ve 1400 ilâ 2400 yaşları arasında olduğu düşünülüyor. Hangi amaçla yapıldıkları sırrını korumaya devam ediyor ve iki farklı kültürün eseri olduğuna inanılıyor.
Bunlar sırasıyla M.Ö. 200 ilâ M.S. 600 aralığına tarihlenen Nazca kültürü ve eski Paracas kültürü; bununla birlikte, bilinen Nazca çizgilerinin büyük kısmı birincisinin ürünü. Live Science'ta aktarıldığı kadarıyla, çizgilerin, altta yatan beyaz kumu açığa çıkarmak amacıyla çölün yüzeyini kazıyan siyah taşlar kullanılarak çizildiği düşünülüyor.
Bin yılı aşkın bir süreyle yaşanan erozyon, jeogliflerin büyük bölümünü örterek yüksek irtifadan yürütülen hava araştırmalarını zorlu bir süreç haline getirdi. Japonya’da bulunan Yamagata Üniversitesi’nde (YU) antropoloji ve arkeoloji profesörü olan Masato Sakai’nin devreye girdiği yer de işte burası. IBM Japan ile işbirliğine giden Sakai ve YU Nazca Enstitüsü’nden meslektaşları, doğal görünüm özelliklerinden ziyade kendini gizleyen jeoglifler olabilecek temel çevresel özellikleri saptamak amacıyla yüksek çözünürlüklü hava fotoğrafçılığını incelemeye yardımcı olması için yapay zekaya yöneldiler.
Yeni keşfe ilişkin Yamagata Üniversitesi’nden yapılan bir açıklamada, Sakai, “Bilinen jeoglif modelleri eşsiz ve karmaşık bir yapıya sahip” diyor:
“Bundan ötürü, yeni keşfedilen jeogliflerin var olanlarla aynı tasarıma sahip olmaması muhtemel görünüyor. Eğitim verilerinde sunulmayan özellikleri bulamayabilecekleri için, yalnızca bilinen jeoglifler üzerinde eğitilen derin öğrenme nesne algılama modellerini kullanarak yeni jeoglifler bulmak güç bir iş.”
Sakai, “Bu sorunun üstesinden gelmek amacıyla bilinen jeoglifleri görece basit görsel parçalara ayırdık ve bunları bir nesne algılama modeli oluşturmak doğrultusunda eğitim verileri olarak kullandık” diye devam ediyor: “Yeni bulunan jeogliflerde de benzer unsurlara rastlanacağını ve geliştirdiğimiz yöntemin, jeogliflerin bütününden ziyade bu unsurları fark etmeye yoğunlaşarak genelleme performansını (daha önce görülmemiş veriler üzerinde yeni jeoglifleri saptama yeteneğini) geliştirebileceğini varsaydık.” ifadelerini kullandı.
Sakai ve meslektaşlarının bir insansı yaratık, bir çift bacak, bir balık ve bir kuşu tasvir eden, bugüne dek keşfedilmemiş halde kalan dört Nazca çizgisini keşfetmesine yardımcı olan yeni yöntem işe yarıyor gibi görünüyor ve keşifler daha sonra arkeologlar tarafından sahada gerçekleştirilen bir incelemeyle de teyit edildi. Bulgular, ‘Journal of Archaeological Science’ dergisinin en son sayısında ayrıntılı biçimde paylaşıldı.
Erozyon, iklim değişikliği ve insan kaynaklı faaliyetler çizgilerin çöl yüzeyinden silinmelerini hızlandırdığı için Nazca jeogliflerinin bulunması acil bir mesele. Şayet kayıt altına alınacak ve korunacaklarsa, önce bulunmaları gerek. Sakai ve ekibinin aktardığı kadarıyla, yeni teknik, yeni jeoglif adaylarını tespit etme hususunda yalnızca çıplak gözle tarama yapan eğitimli bir arkeologdan 21 kat daha hızlı çalıştı ve bu antik harikaları sonsuza dek yok olmadan önce kaydetme sürecine büyük oranda hız kazandıracak.