Siyasal İslamcı güruhun mail bombardımanı sürüyor. Nasıl olurmuşuz da biz Doğu Perinçek ile Yalçın Küçük gibilerle aynı safta olur muşuz!
Peki ama Doğu ile Yalçın Beylerin safı hangi saf?
ABD ya da İsrail yandaşlığı mı, AB uşaklığı mı, Kürtçü yoldaşlığı mı hangisi?
Hiç biri değilse ve sadece Türkiye ise niçin beraber olmayacakmışım!
Hem Perinçek ile Küçük soysuz, sapık ya da alçak mı?
Asla değil.
Hırsız, ihale kalpazanı ve bezirgan mı?
Kat’a değil.
Yolsuzluk gibi bir suçtan yargılanıp hüküm mü giydiler?
Hayır, hayır, hayır.
Peki o zaman ne?
Efendim, eskiden solcuymuşlar!.. Ayrıca Öcalan’la görüşmüşlermiş!
Yahu adı üstünde, o eskidendi!
Ayrıca Öcalan’la görüşmeleri onlarca örneği olduğu gibi gazeteci sıfatı ile değil mi?Hem onlar dün yani geçmiş, ben bugüne bakarım, bugüne.
Bugün Perinçek ve Yalçın Küçük milli mi değil mi?
Milli...
Anti-emperyalist mi?
Sapına kadar öyle.
O Doğu Perinçek değil midir Paris metrosununun zeminine çizilen Türk Genelkurmay Başkanı resminin ayaklar altına alınması olayına dur demek için orada gösteri yapan .
O Doğu Perinçek değil midir İsviçre’nin Ermeni soykırımı yasası alçaklığına karşı bütün riskleri alıp Avrupa’nın ortasından dünyaya meydan okuyan!
O Doğu Perinçek değil midir ABD mandacılığına va AB yayılmacılığına dur diyen!
Ya da O Yalçın Küçük değil midir karanlığın en kesif olduğu bir süreçte her türlü riski alıp kral çıplak diye haykıran!
O Yalçın Küçük değil midir İsrail Türkiye’de İsrail’den daha güçlüdür diyerek mutlak bir hakikatı ifade eden!
O Yalçın Küçük değil midir rahat döşekte yatmak yerine zihinsel şoklarla toplumu uyarmaya çalışan!
Neymiş efendim ama onlar dün solcu imişler!
Arkadaş, dünü bırak bugün nedirler onu söyle.
Perinçek ve Küçük bugün Türkiye’ye ve Mustafa Kemal’e hasım mı dost mu?
ABD ve AB’yle müttefik mi karşıt mı?
Ayinesi işse kişinin her şey ortadadır...
Hem insanlar dünleri ile anılsa Büyük Halife yüce insan Hazreti Ömer’e hâlâ müşrik demeye devam etmez miydik!
Keza Tayyip Bey’i dünü ile değerlendirsek Erdoğan’ı nereye koymamız gerekiyor!
Demokrasi kutlu amaca tramvaydır diye tanımlayan Başbakanımızın dününü unutacaksın ama öbür yandan mütevazı yaşam seyrine tanık olduğumuz insanları sadece milli diye aklınca sicil avcılığı yapacaksın!
Bazıları da ama Doğu Perinçek aynı zamanda Ergenekoncu diyebilir, nitekim diyor.
Durun bir dakika, daha o Ergenekon denen şey nedir o belli değil.
Ortada ne bir dava ne de bir iddianame var.
Eğer bir suç bulunur ve yargılanıp mahkum olursa biz de hukukun önünde eğiliriz, ancak henüz ortada böyle bir şey yok.
Hem Perinçek ve Küçük’e eski solcu diye saldıranlar, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu,Yasemin Çongar, Kürşat Bumin, Çengiz Çandar, Eser Karakaş ve Hasan Cemal gibilerini görmüyor mu? Onlar AB onaylı sizin solcular değil mi! Hadi oradan çifte standartlı riyakârlar!
Olmaz deme...
Doğan Grubu’na operasyon tehdidi!
Bu sütunu izleyenler hatırlayacaktır, yaklaşık bir ay kadar önce Doğan Grubu’nun operasyon tehdidi ile yüzyüze olduğunu yazmıştık. Bir kaç gündür Ankara’da benzer fısıltılar var. Buna göre AKP hükümeti petrol ve vergi gibi konulardan hareketle Doğan’a karşı operasyon yapacakmış. Söylentiye göre, AKP zirveleri kapatılma davası ile beraber Doğan Yayın Grubu’nun yayınlarından fevkalade rahatsızmış, dolayısı ile buna karşı tepki verilecekmiş. Bu arada Doğan Grubu’nun da böyle bir operasyondan haberdar olduğu için son günlerde yayın bağlamında frene basmaya başlamışmış!... Kuşkusuz bunlar spekülasyon’85 Biz POAŞ’daki vergi olayından sonra Doğan’ın açık vereceğine inanmıyoruz. Ayrıca Doğan Grubu’nun açığı olsa o muhalif yayınları da yapamazdı. Kuşkusuz siyasi irade birini hedef aldı mı bir şeyler bulur ya da icad eder ama yine de böyle bir operasyon hele bu süreçte siyasi olarak algılanır diye düşünüyoruz.
Ee, pes vallahi
Genel Vali teftişi gibi!
Sanki İngiliz Genel Valisi Avustralya’da teftiş yapıyor. Şu manzaraya bakar mısınız, AB Komisyon Başkanı Barroso’nun Ankara ziyareti adeta o kimliğe büründürüldü. Adam daha Türkiye’ye gelmeden Türk yargısını ve yargıcını hedef alıyor ve bizim hükümet de ona kucak açıyor. Barroso Başkent’e geldi, Meclis adeta ona tahsis edildi. Baykal ve Bahçeli ile görüşecek diye liderlerimizin Meclis’deki odaları aramadan geçirildi... Ulan burası müstemleke ya da kabile devleti mi diyen yok. Sanki Baykal ve Bahçeli’nin odalarında mayın döşeli ya da bubi tuzakları var... En dramatik olan husus da 301. madde ile ilgili olan husustur. AKP’liler Barroso’ya 301 hediyesini vermek için Çin’den Köksal Toptan’a bile telefon ettirdi ama Güldal Hanım kocasına layık olduğunu ispatlayarak bu oyunu bozdu’85 İronik olan şey bütün gençlikleri bu gibi şeyleri istismar ile geçenlerin yani AKP’lilerin düştüğü dramatik durumdur.
Muhalefet uyuyor mu?
Satın satın, hiçbir şey bırakmayın!
Duydunuz mu? AKP köprüleri ve otoyolları da satıyor... Evet, geride çok az şey kaldı derken artık onlar da satılıyor. Pardon bir de ormanlarımız var ama eyvahlar olsun otoyol ve köprülerle beraber onlar da satılıyor. AKP 2B’yi hayata geçiriyor. Görüyorsunuz adamlar sadece sanayi tesislerini değil, yolları, köprüleri ve ormanları da elden çıkarıyor... Bunlar yapmaya değil, satmaya geldiler. Habire satıyorlar. Satıştan gelen paraları da küresel faizcilere pompalıyorlar. Özelleştirmelerden gelen kaynakla değil yatırım yapmak, bir kuruş borç bile ödenmedi, hepsi tefecilere gitti. 5 yılda ülke borcu 214 milyar dolardan 460 milyar dolara çıkarıldı. Peki bu yazdıklarımda zerre bir abartma ya da mübalağa var mı? Yok ise nasıl oluyor da AKP’li ve yandaşları hâlâ bunlardan utanç duymuyor... Bir başka şey bu muhalefet nasıl oluyor da bunları bıkmadan usanmadan gündeme getirmiyor. Bu hükümetin en büyük şansı bugünkü muhalefet ile liderleri değil midir?
