Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Pazarlık yok yola devam var!

Oslo görüşmelerinde yazılanlar, sızan İmralı tutanaklarındaki ifadeler, devlet kurmakla suçlanan KCK tutuklularının serbest bırakılmaları, İmralı’ya gidip-gelenlerin beyanları, Diyarbakır meydanında okunan teröristbaşının mesajı aslında yokmuş!
AKP hükümeti, PKK ya da teröristbaşıyla hiçbir pazarlık yapmamış! Teröristler, aheste aheste, sırtlarına yüklendikleri silahlarıyla sınır dışındaki kamplarına dönecekler. Gidişlerine Hasan Cemal nezaret edecek ve gün gelecek silahlarını bırakacaklar ve terör sona erecek!
Bütün olan bitenler “doğal seleksiyon” yöntemiyle gerçekleşecektir. Asla ve kata AKP’nin herhangi bir görüşme ya da pazarlık yapması söz konusu değilmiş!
Öcalan, İmralı’da pazarlık yapılmadan, tamamen hukuki mevzuat gereği, BDP heyeti ile istediği gibi görüşecek, buna Adalet Bakanlığı izin verecek ve onlar da yine yasalar çerçevesinde Kandil’e gidip silahlı teröristbaşlarıyla görüşecekler. Her şey (nevzuhur) mevzuata uygun bir biçimde gerçekleşecekmiş.
Teröristbaşı İmralı’da kendisiyle görüşen BDP heyeti aracılığıyla Kandil’e mektup ulaştıracak. Bu mektup gereği Ankara’da “Demokrasi ve Barış Konferansı”, Diyarbakır’da “Kuzey Kürdistan Demokratik Çözüm, Birlik ve Dayanışma Konferansı”, Brüksel’de “Halkların Demokrasi, Birlik ve Barış Konferansı” ile Erbil’de “Birlik, Dayanışma ve Barış Konferansı” düzenlenecektir.
Bütün bunlar herhangi bir pazarlığın değil de demokrasinin gereği olarak meydana gelmektedir. Hapishanede ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle hükümlü her mahkûm aynı demokratik haklara (!) sahiptir. Bu hakları MİT ya da hükümetle asla pazarlık konusu yapmamaktadır.
Her şey rutininde, kendi doğası içinde gerçekleşmektedir.
Teröristbaşı, “Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir ittifaka girebiliriz” sözleri de pazarlık anlamına gelmez. Sonuçta bunlar, ömür boyu hapse mahkum birisinin önerisidir.
AKP’ye göre yok hükmündedir.
İmralı’daki hükümlü Öcalan’ın çağrısıyla, Ankara’da toplanan konferansta “Öcalan’a terörist demek suç sayılsın!” önerisi yapılmış. 1839 yılında “gâvura gâvur demek” yasaklansın önerisi yapılmıştı. Şimdilerde de “teröriste terörist demek” suç sayılmasın önerisi getiriliyor. Boşuna tarih tekerrür eder denmiyor. Varsın birileri “biz kediye kedi deriz” demeye devam etsin!
Tarihin tekerrür etmesinin AKP ile Öcalan arasındaki pazarlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bu toplantılar ve teklifler bilimsel ve barışçıl (!) ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır.
Nitekim Vedat Türkali, bu konferans için gönderdiği bilimsel mesajda şunları söylüyor: “Bir defa kan duracak. Bu bakımdan ben şahsen Öcalan’a büyük bir sevgi duyuyorum, başarı diliyorum. Hükümet sadece Kürt sorununu değil Ermeni ve diğer halkların sorunlarını da çözmeli” diye buyurmuş.
Bu toplantıya bizzat katılan yazar Murathan Mungan’ın sözleri ise tam anlamıyla tarihe (!) geçecek niteliktedir. Mungan konuşmasında “Türkiye bölünmesin diyenler, Türkiye çoktan bölündü. Batı ile Doğu’nun belleği aynı değil, bellekler bölündü. Vatan bölünse ne olur?.. Ermeni soykırımının 100. yılı yaklaşıyor. 2015’e gelindiğinde hepimiz borcumuzu ödemeliyiz” . En büyük alkışı bu sözler alıyor. Mungan, “vatan bölünse ne olur!” diyor. Daha doğrusu Mungan, ’bölünse çok da iyi olur’ demeye getiriyor. Sonuçta vatan dediğin de nedir ki?
TBMM’deki Çözüm Süreci Komisyonu’nu da teröristbaşı Öcalan istedi. Ancak onun “kurulsun” demesiyle değil AKP/BDP irade koymasıyla kuruldu. Sırrı Sakık, bu komisyonda CHP ve MHP’nin yer almamasının kendilerini ne denli rahatlattığını şu sözlerle aktarıyor: “Orada Kürt, Kürdistan sözcükleri konuşuluyor. Kimse çok fazla tepki göstermedi. O komisyonda MHP ve CHP olmuş olsaydı, kıyametler kopardı” demiş. Bu sözler, aslında her şeyi özetliyor.
AKP ile Öcalan/BDP arasında pazarlık yok, birlikte yola devam var!

Yazarın Diğer Yazıları