Paşaların istifası

İki gündür, daha çok milli kanallarda olmak üzere bazı yorumlar dinledim. Bazıları beni hayrete düşürdü. Büyük bir kesimi o kadar heyecanlandıran bu istifaların, ertesi gün önemsiz hadiseler olarak açıklanması, hatta “gösteri” olarak nitelendirilmesi, hatta danışıklı dövüş olduğu iddiaları ürkütücü idi.
Bu, bizim heyecanlarımızı, halkın beklentilerini küçümsemek anlamına geliyor biraz da. Hatta o heyecanları öldürmek anlamına! Beslemeyip öldürmek anlamına! İnsanların yapabilecekleri ne ise, kendilerine de zarar vermeden, onu yapıyorlarsa; ama bu belli bir sarsıntıya sebep olmuşsa, Emine Ülker Tarhan’ın yaptığı gibi saçma sapan demeçlere bile sebep olduysa; bu hareketi yapmak ne kadar cesaret istiyorsa; yorumlamak için de o kadar cesaret ister.

***


Yer sarsıntılarındaki sıraya dikkat edin. Artçılar, öncüler, bir birini kovalar. Hiçbir sarsıntı bağımsız değildir. Bir ötekiyle ilintilidir. Deprem uzmanları, hatta yüzyıllar ötesinden örnekler bile verir, sarsıntıyı doğru bir yere oturtmaya çalışırlar. Bu sarsıntının, artçılarının olmayacağını mı sanıyorsunuz? Öncüleri olmadı mı? Türkiye’de ilk defa bu kadar kalabalık bir komuta kademesi, hem de bildiri yayınlayarak görevi bırakıyor. Necip Torumtay’ınki tek kişilik bir isyandı, belki eksikti ama tesirli ve hâlâ artçıları hissedilen bir isyan!


Emine Ü. Tarhan’a da ne oluyor?
“CHP”ye de ne oluyor “ demeyeceğim; çünkü bu yorumun CHP’ye ait olmasını düşünmek istemiyorum. Olsa olsa Emine Ü. Tarhan’ın kişisel yorumudur diye düşünmek istiyorum. Çünkü öbür türlüsü gerçekten de inanılmaz bir demeç olarak siyasi tarihe geçecek. Biraz da utandıracak.
Biz onu, yağmurluğu veya pardesüsü içinde dağınık sarı saçlarıyla kocaman askılı çantasıyla sağa sola koşar ve elindeki kağıtlardan bir şeyler okurken hatırlarız. Referandumda iyi çalışmıştı.
Peki referandumda, halkı, bu seçimde ” evet “ vermeyin ” hayır “ verin telkinine tabi tutan bu hukukçu ve üstelik YARSAV Başkanı hanım, şimdi nasıl oluyor da hukuku ihlal eden bir sivil otoriteye çağrı yapıyor ve bunu üstelik paşaların o kadar heyecan uyandıran istifasına bağlı olarak yapıyor. Gel de Eminağaoğlu’nu arama! Acaba o da bir darbe miydi? Gözlükleri ve masum bakışlarıyla ayrıca milli tavırlar zannettiğimiz tavırlarıyla dostluğumuzu kazanan bu genç hanıma mı düştü askeri görevine çağırmak? Koşaner Paşa veya Uğur Yiğit Paşa bunu bilmiyor muydu? Uğur Yiğit Paşanın, cenazede korkusuzca söylediklerini ve kendi subaylarını nasıl savunduğunu unutmamalıyız.
Hiç merak etmeyin artçı sarsıntılar sürer gider.

Yazarın Diğer Yazıları