Hazırlayan: Timuçin MERT
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AKP TBMM Grup Toplantısı'na katıldı ve burada AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı konuşmasını yaparken internet sitelerinde Şanlıurfa'da 5 kişinin "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçuyla tutuklandığı, 21 kişinin de adli kontrol ile serbest bırakıldığı haberleri vardı.
Eski anayasaya göre Cumhurbaşkanı, "tarafsız ve partisiz" bir kişilikti. Bu yönüyle de devletin ve milletin birliğini temsil ettiği için yasalarımızda "Cumhurbaşkanı'na hakaret" diye bir suç var. Devletin ve milletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı yasalarla korunuyordu çünkü amaç aynı zamanda devletin de saygınlığını korumaktı. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin, bir yerel mahkemenin başvurusu üzerine verdiği kararda "Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlarında Cumhurbaşkanı'nın kişiliği yanında devletin saygınlığı da korunmak istenmektedir. Sınırlama, ifade özgürlüğünün kullanılmasını zorlaştırmaz" deniliyor.
Ancak şimdi durum değişti.
Cumhurbaşkanı partili, tarafsız değil, bu yönüyle de diğer parti genel başkanlarından ya da siyasetçilerden bir farkı yok.
(...) Şimdi hukukçuların önünde böyle bir soru var: Cumhurbaşkanı bir parti genel başkanı olduğuna göre, diğer siyasetçilerden farklı bir koruma rejimine tabi olacak mı, olmayacak mı?
Yanlış anlaşılmasın: Her türlü eleştirinin, terbiye sınırları içinde kalmasını savunuyorum, yazılarımda ona özen gösteriyorum. Ama öte yandan Anayasa'nın bir de "Eşitlik ilkesi" var. Bütün siyasetçiler eleştiri karşısında "eşit" iken, partili Cumhurbaşkanı "daha eşit" olacak mı, olmayacak mı?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
***
Söylediğine kendisi inanıyor mu
--------
Başbakan Binali Yıldırım'ı dinliyordum. Toplumda yapılan eleştirilere cevap olarak "Bağımsız ve tarafsız yargı vazifesini yapıyor" dedi. Söylediği bu sözlere acaba Sayın Başbakan'ın kendisi inanıyor mu?
"Bağımsız ve tarafsız" sözleri kulağa hoş geliyor doğrusu ama inandırıcı değil. Son uygulamalara baktığımız vakit Türkiye'de hukukun ağır yara aldığını görüyoruz. Kimse bize "Demokrasi" ve "Hukukun üstünlüğü" gibi sözlerle cevap vermesin. Hangi hukuk, hangi demokrasi? Yapılan işlerin hukukta, demokraside yeri var mı?
Cumhuriyet Gazetesi mensupları aylardır cezaevinde yargılanmayı bekliyorlar. SÖZCÜ'nün iki mensubu "Niyet okuma" ve "Tahmin" üzerine hapse atıldı.
Cezaevinde ne kadar kalacakları artık hukuka değil, insafa kalan iki SÖZCÜ mensubu ile birlikte Türkiye cezaevlerindeki gazeteci sayısı 159'a yükseldi.
Tutukluluk hali bir tedbirdir ve geçici olmalıdır ama ülkemizde tutukluluk peşin cezaya dönüşmüş durumda! Hukuk bunun neresinde?
Rahmi Turan Sözcü
***
Bu ne düğün tutkusuymuş
---------
(...)
Hava Kuvvetleri Komutanı İstanbul'da Deniz Kulübü'nde düğüne gidiyor.. 22 generalle birlikte..
Deniz Kuvvetleri Komutanı da düğüne gidiyor.. 19.30'da Çınar Oteli'ne giriyor..
Jandarma Komutanı da düğünde.. Ankara Gazi Orduevi'ne düğüne gidiyor..
(...)
Anlamadığım.. Anlayamadığımız şu..
Genelkurmay Başkanı 18.30'da teyakkuza geçmiş.. Askeri uçaklara hava sahasını kapatmış.. Bütün kalkışları yasaklamış.. Görevde olanları geri çağırttırmış..
Sadece Ankara ile sınırlı tutmamış..
Tüm Türkiye'yi kapsamış..
Sadece Kara Havacılık Komutanlığı'yla sınırlamamış.. Hava, Deniz, Jandarma ve Sahil Güvenlik'i de içine almış..
***
Hal buyken; diğerleri hiçbir şey olmamış gibi düğüne gitmiş..
Sanki rutin uygulamaymış gibi rutinlerini bozmamışlar...
Hiçbiri ne olup bittiğini merak etmemiş.. Hiçbiri Genelkurmay Başkanı'nı arayıp neler oluyor diye sormamış..
İnsan demeden edemiyor;
Bu ne düğün sevgisiymiş.. Bu ne düğün merakıymış.. Bu ne düğün tutkusuymuş..
Mehmet Tezkan Milliyet