Mehmet AKGÜN / YENİÇAĞ
Cumhuriyetin kazanımlarına dikkat çeken İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin milli devlet olmayı hedeflediğini söyledi. Temel ölçünün Atatürk'ün belirttiği gibi; çağdaş uygarlık düzeyi olduğunu belirten Cesur, "Amacımız da TC vatandaşlarını çağdaş-demokratik bir devletin vatandaşı yapmak. Nereden nereye gelinmiştir-bugün gelinen yerden ne ölçüde geri gidilmiştir? Soru bu. Sıkıntılarımız var. Sıkıntıların bir kısmı ezelden beri olanlar. Dışardan veya içerden fark etmiyor. Her şeye rağmen güçlenerek gelebilmişiz. Bunu demokrasiye sımsıkı sarılarak yapabilmişiz. Bu unutulmamalıdır" dedi.
Güven ikliminin çok önemli olduğunu vurgulayan Cesur, şunları söyledi:
"Bu işleyen demokrasi ile mümkün. İç barış çok önemli. Barış, huzur ve güvenlik ise hukukun üstünlüğü ile mümkün. Yani Türkiye Anayasal hukuk devleti- üstün irade de, milletin hür iradesi olacak. Her tür yönetim yetkisinin kaynağı bu irade olacak. Bugün nasıl? Nereden nereye gelinmiştir ve nereye gidilmektedir? Bu soruya başımızı dimdik tutarak cevap verebilmemiz gerekiyor. Bir sistem deniyoruz. Her gün demokrasi ortaoyununda debelenen kötü oyuncular olarak bugünü de atlattık mı diyeceğiz? Yoksa sözü herkesin temsilinin sözde olmadığı Parlamenter Sisteme biran evvel geçecek miyiz? Bakınız "bugün karar alacak bir hükümetimiz var mı" sorusunun akla gelmesi dahi sistemin tutmadığının göstergesi. Milli iradenin girmediği-atanmış bakanlarla temsil kabiliyeti olmaz çünkü" ifadelerini kullandı. Meclis Eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un bir TV'de ki; "Hükümet Meclis'te değil-balkonda" sözünü hatırlatan Cesur, "Sahiden de bugün hükümet-halktan kopmuş; halkın temsilcileri bizlerden ve hatta iktidar milletvekillerinden kopmuş ve balkonda. Bu devlet bir kurumlar devleti ve işletilmeyen kurumları ile maalesef işlemeyen en yüce kurumu TBMM ile bugün demokrasimiz hastanelik" dedi.
Eski hükümetlerin Cumhuriyet çizgisinden hiç çıkmadığını ifade eden Cesur, şöyle devam etti: "10 Kasım'da Büyük Atatürk'ün aziz hatırası önünde ihtiramla eğildik ve Cumhuriyet Bayramı'mızı kutladık. Hemen arkasından 1 Kasım'da 95. Doğum Günü'nde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i ve 5 Kasım'da da ölüm yıldönümünde de Başbakan Bülent Ecevit'i rahmetle andık. Onlar, farklı siyasi partilerde senelerce karşı siyaset yaptılar. Çatır çatır eleştirdiler birbirlerini. Gün geldi, Cumhuriyet ve demokrasi söz konusu oldu, Demirel Ecevit'e hükümeti kurma görevi verdi Cumhurbaşkanı olarak ve Ecevit Başbakan oldu. Ecevit, Cumhurbaşkanlığı süresi dolunca, Demirel'in süresi uzatılsın diye cidden büyük çaba gösterdi. Zincirbozan'a beraber giderken fotoğrafta iki ayrı uçtalardı. Gün geldi, 1. Ölüm Yıldönümünde CHP'nin daveti üzerine Ecevit'i, Demirel anlattı. Onlar 50 sene Türk siyasetinde başrol üstlendi. Farklı çizgide yürüdüler. Ancak, birinin doğum, diğerinin ölüm günüyle aynı haftaya gelse de Cumhuriyet; onlar Atatürk Cumhuriyetinin çizgisinden hiç çıkmadılar. Kendilerini Türk Milleti rahmetle, şükranla anmaktadır."
Milletvekillerine seslenen Cesur, "Gelin Anayasamızı değiştirelim. Yalnız anayasayı değil, sistemi tepeden tırnağa sistem gözden geçirelim. Türkiye Cumhuriyeti, 96. yılında çok şeyi yaptı ama daha iyisini yapabilmesi için Parlamenter Sistem'e geçilmesi şart oldu. Bunu bir kompleks haline de getirmemek gerek. 100 yıldır her şeyi deneyen ve demokrasiden vazgeçmeyen bir Türkiye var" dedi.