‘Paralel’ neyi örtmeye yarıyor?

‘Paralelle mücadele’, ‘AKP dışındaki bütün unsurlarla mücadele’nin sözde ‘meşrûlaştırılmış’ adıdır...

Özel sebeplerle kimse kendisini aldatmasın, avutmasın...

Hükûmete fatura edilmesi gereken ne varsa ‘paralel’e fatura edilerek, iktidar sahipleri günahların içinden sıyrılmaya çalışılıyor...

AKP’nin masa arkadaşları ülkeyi yakarken, havuz medyası ‘provokasyonda paralel izi’ manşetleri atar...

Asansör faciasında yine aynı...

Soma’da maden patlar, üç yüzden fazla madenci ölür, kimisi madenciye tekme atarken, kimisi olayda ‘paralel’i deşifre eden tweet atar!.. Hayal sınırlarını zorlarlar, YPG işbirlikçisi Özgür Suriye Ordusu’nun ‘muktedir’sahipleri IŞİD’in bile arkasında bu yapının olduğunu iddia ederler...

Öyle baskın ki bu propaganda, “O hâlde ne istedilerse veren siz değil miydiniz, niye verdiniz?” sorularını soramazsınız bile...

Makamında tehdit edildiğini söyleyen Erdoğan’ın tehdit edenlerin kimliklerini niye açıklamadığını ve konuyu niye hukuka intikal ettirmediğini kimse bilmez...

***

Oluşturulan algıya bakın: Sanki ülke AKP’den ve ‘paralel yapı’dan ibaret!.. Meselâ biz yokuz, başkaları da yok!.. Hükûmet’e yönelebilecek ne kadar haklı eleştiri ve itham varsa, ‘umacı’nın hesabına yazılıyor...

Bunların sayfası ise beyaz ötesi, pak mı pak!..

Günahların boca edildiği dipsiz bir kuyu sayesinde ‘mâsum mâsum’ hükûmet ediyorlar!..

Oysa ‘devâsa bir düşman’ gibi göstererek halkın korkutulmaya çalışıldığı cemaatin abartıldığı kadar gücü bulunmadığı 30 Mart mahallî seçimlerinde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anlaşıldığı gibi HSYK seçimleri bir anlamda ‘tescil’ niteliğindeydi...

‘Ele geçirilmiş yargı’ tezi resmen çürümüş oldu!..

Yaydığı ‘paralel korku’ eşliğinde ‘günahtan arınılmış dokunulmaz bir alan’ meydana getiren iktidar, bu muhayyel korku üzerinden, sadece on yıl etle-tırnak gibi olduğu yapının değil, içlerinde bizlerin de bulunduğu tüm muhalif unsurların hayat alanını daraltıyor...

Son ‘yargı paketi’nin totaliter rejimlerde bile zor rastlanır türden olduğunu anlamamak için herhalde ‘paralel paranoya’ya tutulmak gerekiyor!..

***

Ülkeyi yakıp yıkanların, yakma-yıkma derecesiyle doğru orantılı muhatap alındıkları bir düzende başka bir paralellikten söz etmek ‘uyanıklık’tır, buna inanıp, prim vermek ya zekâ problemidir, ya da profesyonelliğin gereğidir...

‘Fahişenin ve memurun parasını peşin veren carî açık kapatıcıları’nın ellerini kollarını sallayarak carî açık kapatmaya ‘ortaklaşa’devam ettikleri bir dünyada ‘canbaza bak’ denilince bakmak, yolsuzluğu görmemek, sadece tıbbî açıdan göz kusuru değil, aynı zamanda beyin kusurudur!..

Ne güzel düzen!.. Teröristle masaya oturacaksın, hizaya getirdiğini söyleyeceksin, o zaman ‘övülesi’olacaksın!.. Fakat o terörist senin sağladığın imkânlar sayesinden ülkeyi tırmalamaya başladığında ‘paralel provokasyon’ arayacaksın!..

Yol yapacaksın, yine ‘övülesi’ olacaksın...

Ama o yolda ’yolsuzluk’ortaya çıkınca, suçu yine ‘paralel’e atıp, ‘darbe teşebbüsü mağduru’ rolüne bürüneceksin!..

Sevaplar sana, günahlar hep başkasına!.. Bu bıktırıcı tekrarlar artık komedi sınırlarını bile aştı...

Bir devlet kendisiyle egemenliği paylaşan hiçbir yapıya elbette izin veremez... Devleti yöneten siyasî iktidarların o egemenliği başka odaklarla paylaşma yetkisi yoktur, olamaz da...

‘Bütün paraleller’le mücadele edilsin, saygı duyalım, katkıda bulunalım...

Fakat yasama, yürütme ve yargı organlarıyla ‘adı konulmamış devlet’ gibi faaliyet gösteren, elindeki silahı devletin alnına dayamış, istediği an ülkeyi yangın yerine çeviren yapı söz konusuyken, ‘dişine göre düşmanlar’ icat eden ve halkın gündeminde sadece bunun olmasını isteyen iradeyi samimiyetle karşılamak mümkün mü?

Berbat bir tiyatro... ‘Yemezler’ diyeceğim ama yiyen o kadar çok ki!..

Yazarın Diğer Yazıları