Özür dilemek ve dilememek
Abdüllatif Şener bu özür konusunda çok çözümleyici bir cevap verdi Halk TV’de sorulan özür sorusuna: “Kardeşim ben insanın çizgisine bakarım. Nerden nereye gelmiş...”
Ben de özür konusunda böyle düşünüyordum ve bunu yazacaktım. Bülent Arınç’ın özürleri çok sükse yaptı. Ama Arınç’ın insanları deli eden Başbakan Yardımcısı sıfatıyla yaptığı konuşmalar, çıkışlar geliyor aklıma. Sıkılan gazlarla ters dönüp betona çakılan eli bayraklı göstericiler, su tazyikine göğsünü açan siyahlı kız, gözünü kaybeden 9 genç, yaralılara iftira etmek için camiye bira şişesi koyan alçaklar, doktorların bile o sıkışıklıkta ayakkabı çıkarmaya vakit bulamadan girdikleri caminin imamı ve Diyanet İşleri görevlileri bunu yalanlarken televizyonlarda oturup bu iki iftira konusunda ahkam kesen yandaş medya mensuplarını affedemiyorum. En samimi görünen Vali’ninki idi ama aklıma bu su sıkmalar sırasında 9 kişinin gözünü kaybettiği 3 kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı gelince doğrusu heyecanlanamadım.
Başbakan, o kadar enerjiyi nasıl buluyor hâlâ hayretteyim. K. Afrika gezisinden dönüşünde yaptığı otobüs konuşmasında yanında dikilen Emine Hanım’ın yoğun baş sallamaları, sık sık alkışlaması dikkatimi çekti, ikisinin yüzlerinin ne kadar soluk olduğu da gözümden kaçmadı. Ertesi gün Başbakan’ın imaj meykırları onu genç ve dinç göstermek için ekose bir ceket giydirmişler. Emine Hanım’ın baş sallamaları o kadar yoğun olmasa da devam ediyordu.
***
Taksim Parkı hakkında yeni şeyler öğrendim. Kubilay Kaptan ki Galatasaray Üniversitesi yangınında en doğru şeyleri en cesurca söylemişti, oranın İstanbul’un imar planında deprem sırasında halkın sığınabileceği bir alan olduğunu anlattı Bengü Türk’te. Çok hayret verici bir şey daha, TDK’dan tanıdığım Sevgi Özer bir gecede verilen emre uyarak Türkçe sözlükte “çapulcu” nun değiştirildiğini söyledi. Vay be!
Polisi savunuyor ama polisin yaptığı tahribattan hiç söz etmiyor. Aslında polisin neden öyle ısrarla zulmettiğine dair başka faraziyeler var. Tayyip Bey kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Tayyip Bey’den sonra Başbakan olma ihtimali bulunan Gül ve Arınç “çizgi” leriyle ürkütüyorlar. Arınç, iktidarın ilk yıllarında Kıbrıs için çok milli bir konuşma yapmıştı. O zaman herkes onu diğerlerinden ayırmış ve hayranlık duymuştu. Sonrasını söylemeye lüzum yok. Abdullah Bey de Exceter mezunu olması ile biliniyor. İnsanın aklına çok şeyler geliyor Gül’ün adı zikredilince... Geçen hafta yazdığım bir yazıda bunları sıralamıştım.
Tayyip Bey son nutuklarında başörtüsünden başka anlatacak şey bulamıyor. Oysa Türk halkının soracak çok şeyi var. Dün Ankaralılar Atatürk Orman Çiftliği’ne yürüdüler. Bu durumu bir senedir izliyorum. Mimarlar, Atatürk Orman Çiftliği’ne yapılanları anlatırken ağlamaklı oluyorlar. Şimdi de büyükelçilik binası için ABD’ye verileceği söyleniyor. Daha önceki söylentiler, oraya Başbakanlık konutu yapılacağına dairdi.
Verilen yerleri birer birer alıyoruz. Gezi Parkı’yla başladı, inşallah Atatürk Orman Çiftliği ile devam eder. Çarşı Grubu “Taksim’i aldık, sıra Messi’de!” diye pankart açmış. Atatürk Orman Çiftliği’ni geri almayı unutmasınlar.
EK: Bu yazı Pazartesi günü yeni hadiselerden önce yazılmıştı. Özürler konusunda Vali’nin iyi niyetli itirafları hariç ne kadar haklı olduğum anlaşılıyor. Başbakan 6 tane polisin de stresten ve yorgunluktan intihar ettiğini unutmamalı. Başbakan, Bülent Arınç’ın özüründeki tek doğru cümleyi “Biri bizi silkelesin” cümlesini ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yaptığı çok önemli özeleştiriyi de unutmasın: “Bizim başaramadığımız işi Gazi Parkı’nda yan yana yaşayan gençler gösterdi.”