Fatih Erboz / Yeniçağ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Irak’ın kuzeyindeki 25 Eylül’deki referandumu ve peşmerge reisi Mesud Barzani’nin, “Herhangi bir grup Kerkük’ün durumunu güç kullanarak değiştirmeye çalışacaksa, her bir Kürdün bunun için savaşa hazır olduğunu bilsin” şeklindeki açıklamalarını değerlendirdi.
Öztürk Yılmaz, Kerkük konusunda Barzani’nin böyle açıklamalarda bulunmasının, sorunu daha da vahim duruma getirmekten başka hiçbir işe yaramayacağına dikkat çekti. Yılmaz, “Biz, başından beri aynı şeyi söylüyoruz, Irak’ın toprak bütünlüğü olmadan sorun çözülmez. Barzani ise hâlâ referandum konusunda ısrar ediyor. Kerkük’ü, kendince sınırlarına dahil etmek istiyor. Bir kere, bunu yapabilmesi çok zor” dedi.
Kuzey Irak bölgesinde Türkmenler, Araplar ve Kürtlerin bir arada yaşadığını bildiren CHP’li Öztürk Yılmaz, “Savaş çığırtkanlığına işi vardırıp, referandumdan isteğini almaya kalkışmak kadar yanlış bir şey olamaz. Bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediğinin farkında değil. Referandum istikrarsızlık demektir. Kerkük, Barzani’nin malı değil ki, Kerkük’ü istediği gibi elde edip, istediği yapıyı kurabilsin” diye konuştu. Barzani’nin tehdit ederek, savaş çığırtkanlığı yaparak, Kerkük’ü gasp etmesinin mümkün olmadığını kaydeden CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, Barzani’nin kendisini çok büyük bir güç gibi görmek istediğini dile getirdi. Öztürk Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Ama, ateş olsa cürmü kadar yer yakar. Şiddeti tehdit gibi göstererek sonuç alamayacağını da bilmeli. Öte yandan, AKP iktidarından hâlâ bir ses çıkmıyor. Türkiye’nin, hayatî bir konuda, bu kadar sessiz kalınması doğru değil. Kerkük meselesi, kuzey Irak meselesi, bağlamında referandum Türkiye’nin millî çıkarları ile son derece yakından ilgili. Ancak; öyle görülüyor ki, iktidar partisinde başka çıkar hesapları, ulusal çıkarlarımızın önüne geçiyor. Bunu da kabul etmek mümkün değil.”
Öztürk Yılmaz, ABD’de devam eden Reza Zarrab davasına eski ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın dahil edilmesi ve ardından çıkan tutuklama kararı sonrası yaşanacak gelişmelere ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu.
Öztürk Yılmaz, “ABD, bunu Türkiye’ye karşı bir politik koz olarak kullanır mı, kesin bir şey söylemek zor, ama, kullanabilir” diye konuştu.
“Peki, bu noktaya gelinmesinin sorumlusu kim” sorusunu soran CHP’li Öztürk Yılmaz, “Bu yargılamaları tam anlamıyla sonuca ulaştırmayan, yargı süreçlerini bir şekilde tıkayan AKP iktidarı. Bunu, Türkiye’ye yönelik bir saldırı olarak görmenin bir anlamı yok, ortada işlemeyen bir hukuk süreci var maalesef” dedi.
İddialar ortaya atıldığı günlerde 4 bakan hakkında gereği yapılmadığı için ABD’nin eline bir anlamda koz verilmiş olunduğunu ifade eden Öztürk Yılmaz, şunları anlattı, “Şimdi çıkıp, ’bu, Türkiye’ye yönelik bir saldırıdır’ şeklinde konuşmanın bir anlamı yok. Bu süreç, şu anda Türkiye’de bir bakana yönelik bir yargı süreci. Türkiye’nin kendisine yönelik değil ki. ABD’nin bunu şantaj malzemesi yapıp yapmayacağını, sorumsuzluk etmeden önce düşünecektiniz. Artık bu süreç ABD’de de işlemeye başladı. Bunları o dönem hiç düşündünüz mü? Öyle anlaşılıyor ki düşünülmemiş. Şimdi maalesef hukuksuzluğun sonuçları ile karşı karşıya kalıyoruz.” 17-25 Aralık sürecinde hukuksuzlukların yaşanmasının nedeninin, iktidar partisinin 4 bakanın arkasında durmasından kaynaklandığına dikkati çeken Öztürk Yılmaz, “Bunları aklamak için girişimler olmadı mı, bu iddiaları o dönem kamuoyu bilmiyor muydu? Şimdi ne oldu, ABD yargı sürecini devam ettirince Türkiye’ye zarar verebilecek bir noktaya gelindi? Hukuk işlesin derken hep bunları vurguladık. Hukuk’a çay toplatacaklarına, bu yargılamaları yaptırsalardı o dönem, yargı süreci kendi üzerine düşeni yapabilseydi, tüm bunları konuşmuyorduk. Ancak, AKP iktidarı bunu yapmadı, şimdi başka başka ifadelerle konuyu Türkiye’ye getirmenin bir anlamı yok” şeklinde konuştu.
CHP’li Öztürk Yılmaz, AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana içinde bulunduğu durumlardaki sıkıntıları dışarıya havale ettiğini aktardı.
