CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçim çalışmaları kapsamında, partisinin Giresun’daki mitinginde konuştu.
Erdoğan’ın emekliler hakkında yapmış olduğu açıklamaları hatırlatan Özel, "Söze karnımız tok. Sana çağrı yapıyorum, haftaya pazartesi Meclis’i açalım. Salı günü emekliye zammı yapalım. Samimiysen gel” çağırısında bulundu.
Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:
Bana diyor ki ‘Özgür Efendi de çıkmış, meydanlarda emeklileri kışkırtıyor.’ Kardeşim, senin bu kadar yaptığın haksızlık, emekliyi kışkırtmıyor da bunu söylemem kışkırtıyorsa kışkırtacağım tabii. Benimle kavga etmek istiyor. Sürekli sataşıyor, hakaretler, iftiralar... Ona şunu söyledim: ‘Tamam, seninle kavga edeceğim ama senin o çok istediğin kimlik siyaseti, mezhep siyaseti üzerinden değil; ben seninle kavgayı emekliler, emekçiler, esnaflar için vereceğim. Memlekette zam, hayat pahalılığı, yoksulluk var. Beyefendilerin derdi başka. Bunları görmeyecek, başka bir kavganın içine bizi çekmeye çalışacak. Biz sosyal demokrat bir partiyiz. İşimiz gücümüz emeklidir, emekçidir, esnaftır, çiftçidir, namusuyla çalışan, vergisini veren üreticidir. ‘Yedişer bin lira seyyanen zam verelim, en düşük emekli maaşını asgari ücret edelim’ dedim, kabul etmedi.
Dün çıkmış, genel sekreterleri, ‘Bir hazırlık yapılıyor, Tayyip Bey söyleyecek’ diyor. Staj-çıraklık mağduruna, Bağ-Kur’un dokuz bin güne, söz verdiği mülakata, hepsinin sözünü verdi yapmıyor. Şimdi de ‘Siz oyu bana verin, seçimden sonra ben emeklinin durumuna bakacağım.’ Yok öyle yağma. Recep Tayyip Erdoğan, kameraların önünde, Giresun’dan sana sesleniyorum: Bir buçuk aydır ısrarla söylüyorum.
“10 YILDIR AYNI PARAYI VERİYOR”
Fındık üreticilerinin sorununa değinen Özel, "Hesap ortada, 100 milyarlık hacmin 50’de biri bize, 50’de 49’u dünya devi kartellere gidiyor. Alan bazlı desteklemeye, dönüme 170 lira veriyor." açıklamasında bulundu.
AKP iktidarının üreticiye verdiği rakamı da eleştiren Özel, "10 yıldır aynı parayı veriyor. Mazot 2 lira 60 kuruş, 170 lira veriyorsun. Bugün mazot 44 lira, yine 170 lira veriyorsun. Fındık üreticisinin sesini Giresun’dan haykırıyorum: Artık yeter. Sesimizi duyun” diye konuştu.
Özgür Özel’in konuşmasından satır başları:
“Burası şüphesiz dünyanın en güzel, en kaliteli fındığının üretildiği yer. Ancak fındık üreticisinin derdi, tasası bitmiyor. Dört liralık mazot 19 lira olmuştu. ‘Güvenin kardeşinize dolar düşecek, mazot düşecek, enflasyon, girdi maliyet düşecek’ diyorlardı. Mazot, ben Burdur'daydım, 40 liraydı. Isparta'daydım, 41 liraydı. Antalya'da 42 lira oldu. Dün Artvin'de 43’tü. Bugün mazot, 44 liraya dayandı. Çiftçinin, köylünün artık bıçak kemiğine dayandı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘milletin efendisi’ dediği köylüler, memleketin en büyük çilesini çekiyorlar. Buna Giresun'dan bir itiraz yükseltmek gerekiyor. 44 lira mazotla tarım olmaz, fındıkçılık olmaz, geçim olmaz. Uzun süredir unutturdukları bir şey var: ÖTV ve KDV. Ege kıyılarındaki, Antalya'daki lüks yatlara, gezinti teknelerine, denizlerdeki gemilere ÖTV'siz ve KDV'siz verilen mazotun bugün 44 liradan çiftçiye verilmesi kabul edilemez. Buradan her söylediğimize bir kulp takan Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum: Bugün ÖTV'siz, KDV'siz mazot 27 lira. Fındık üreticisine ve ulaştırmada çalışanlara, kamyonculara, taksicilere ÖTV'siz ve KDV'siz mazot verilmesinin çağrısını yapıyorum. Ve sana sesleniyorum: Hodri meydan, açalım Meclis’i, düşürelim ÖTV'yi, güldürelim yüzleri.
"ALAN BAZLI DESTEKLEMENİN DÖNÜMÜNE 10 YILDIR AYNI PARAYI VERİYOR. FINDIK ÜRETİCİSİNİN SESİNİ GİRESUN’DAN HAYKIRIYORUM”
Fındığın dünyadaki üretiminin yüzde 70’i Türkiye'de yapılıyor ve bunun en kalitelisi Giresun'da üretiliyor. Ancak fındıkta sadece iki milyar dolarlık bir ihracat gelirimiz var. Yani 120-130 milyar dolarlık bir pazar var, pazarın yüzde 70’i bizde, basit bir hesapla 100 milyar dolarlık bir pazarın bizde olması lazım. Bizde iki milyar, geri kalan dünya devlerinde. Yani bu fındıktan biz hakkımızı alsak Ordu, Bartın, Zonguldak, Giresun, Trabzon bu fındıktan hakkını alsa sizin sırtınız yere gelmez, dünyanın en zengin üreticileri olursunuz. Hesap ortada, 100 milyarlık hacmin 50’de biri bize, 50’de 49’u dünya devi kartellere gidiyor. Alan bazlı desteklemeye, dönüme 170 lira veriyor. 10 yıldır aynı parayı veriyor. Mazot 2 lira 60 kuruş, 170 lira veriyorsun. Bugün mazot 44 lira, yine 170 lira veriyorsun. Bu alan bazlı desteklemenin derhal arttırılması, ürün bazlı desteklemelerin derhal arttırılması, dört dolarlık fiyatın altındaki tüm işlemlerin men edilmesi, bu konuda cezai yaptırımlar uygulanması, fındıkçının sonuna kadar arkasında durulması, banka borçları yüzde 88 artmıştır, bu borçların en az üç yıl faizsiz yapılandırılması, bir yıl hiç ödemesiz olması gerekmektedir. Fındık üreticisinin sesini Giresun’dan haykırıyorum: Artık yeter. Sesimizi duyun.
"HAYVANCILIKLA, TARIMLA UĞRAŞANIMIZIN CANINA OKUYAN DÜZENLEMELERİ GÖZ AÇIP KAPAYANA KADAR YAPTILAR”
Bu sene Türkiye’de küçülen tek sektör tarım oldu. Zaten kötü yönetildiği için Türkiye yüzde dört buçuk büyüdü. Matrah, telafi edici bir büyüme değil ama bir yandan da tarım küçülüyor. Üç milyon hektar arazi, artık ekilmez ve dikilmez hale geldi AK Parti iktidarında. Tarım, Belçika kadar toprak kaybetti. Kendi kendine yeten bir ülkeyken hem tarım ürünlerini hem karkas eti hem canlı hayvanı hem löp eti dışarıdan gelirken gümrük vergileri de dönem dönem kaldırılarak bizim hayvancılıkla, tarımla uğraşanımızın canına okuyan düzenlemeleri göz açıp kapayana kadar yaptılar. Ama haklı beklentilerin tamamı bir yanda duruyor. 2023 yılında, 34 bin ton et ithal ettiler.
2024 yılında, 600 bin sığır ithaline izin verdiler, yapılacak. Yem fiyatları bir yılda yüzde 100 arttı. 2021’de 60 lira olan et, 2022’de 110 liraya, 2023’te 260 liraya, en nihayetinde yüzde 90 artışla bu sene 500 liraya dayandı. Sadece üç yılda, et fiyatları kötü politikalar yüzünden sekiz kat artmış durumda. Bu hepimizi etkiliyor. En çok orta direği etkiliyor. Orta diğeri artık düşük gelirli yoksullar olarak ifade edebiliriz. Eskinin orta direği emekliler, öğretmenler, memurlar, esnaflar, küçük çiftçiler artık eziliyorlar. Bundan bir buçuk ay önce, ‘Emeklinin sesini duyun’ dediğimizde, meydanlarda çok fazla emekli yoktu.
Bir çağrıda bulundum; ‘Siz sesinizi duyurmaya karar verirseniz, siz meydanlara gelirseniz, benim sesime kulak verirseniz; biz, bu işi Türkiye’nin gündemine getiririz’ dedim. Her gün yeni ayaklar eklendi ayaklarımıza. Her gün yeni kabuklar çatladı, yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerimizi. En sonunda doldurdu emekliler meydanları, haklarını istiyorlar. Hiç az değiliz, çoğuz. 16 buçuk milyon kişiyiz. Size söz veriyorum: Siz geldikçe, siz arkamızda durdukça, siz sesimize ses oldukça sizin sesinizi duyuracağız, hakkınızı söke söke alacağız.