Özel, CHP’nin değişim, gençleşme ve dönüşüm sürecine vurgu yaptı. Özel, partinin kurultay sürecini bütün Türkiye’nin takip ettiğini belirtti.
“Bu Partide Rakip Çıkabiliyor”
Özel, CHP’nin övünülecek bir parti olduğunu söyledi. “Bu partide genel başkana karşı rakip çıkabiliyor. Bu partide ‘genel başkandan daha iyi yönetirim, ben daha iyisini yaparım’ denilebilmesi bir suç değil” dedi. Özel, CHP’nin başına geçmek için Amerika’ya ya da Avrupa’ya koşturmanın gerekmediğini ifade etti. “Bu partide iddianızı koyacaksanız varacağız yer Adıyaman İl Başkanlığı, Adıyaman’ın delegesi” diye konuştu.
“Değişim Sürecini Vefalı Götürmeliyiz”
Özel, CHP’nin değişim talebine karşı durmaması gerektiğini vurguladı. “Yapılan bütün ölçümler CHP’li üyelerin yüzde 85 oranında değişim talep ettiğini söylüyor. Bu resmi anket sonuçlarını hepimiz görüyoruz” dedi. Özel, değişim sürecini vefalı götürmek istediklerini belirtti. “Sayın genel başkanımızı incitecek, onu üzecek, rencide edecek ifadelerden kaçındığımız; partimizi gelecekte zora sokacak ifadelerden kaçındığımız bir süreci yaşıyoruz” diye ekledi.
“Muhalefete Muhalefet Eden Anlayışı Reddediyoruz”
Özel, CHP’nin kongrelerde söylenen sorumsuz laflardan çok çektiğini söyledi. “Daha önceki parti içi yarışlardan söylenen bir cümle yıllarca başımıza dert kalmıştır” dedi. Özel, 6 Kasım günü partinin sırtına yük olacak hiçbir tutum içinde olmayacağını ifade etti. “Bu partiyi biz gençleştirmek, birleştirmek ve iktidar yapmak için yola çıktık. 6 Kasım günü bu partideki herkes bize lazım” dedi. Özel, muhalefetin birbiriyle uğraşmaması gerektiğini belirtti. “Tayyip Erdoğan’ın eleştirilecek bu kadar şeyi varken AKP’nin eleştirilecek bu kadar şeyi varken, muhalefete muhalefet eden anlayışı da reddediyoruz” diye konuştu.
Özgür Özel şöyle devam etti
"ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE CHP'NİN DİNAMİK, GENÇ, ETKİN, YETKİN KADROLARINI GÖRECEKSİNİZ"
Önümüzdeki süreçte CHP'nin dinamik, genç, etkin, yetkin kadrolarını göreceksiniz. Ancak orada bir; yeni isimler göreceksiniz, iki; örgütün ta kendisini göreceksiniz. Adıyaman'dan parti meclisine bakılınca oradan sağdan, soldan koşup gelenler, numune olarak seçilenler değil, kendi evlatlarınızı göreceksiniz. Biz örgütün odak olduğu, ilçe başkanının ilçesinde, il başkanının ilde ve parti meclisinin, MYK'nın tüm Türkiye'de bilinir, görünür, etkin ve yetkin olduğu bir süreci işletmek ve CHP'deki siyasi figür sayısını artırmak durumundayız. Tutum belgemiz dünyadaki sol rüzgarları gören, sol nasıl başarıyor ve ne zaman kaybediyoru gören, Türkiye'deki geçmiş süreçleri gören ve bundan sonra Türkiye'deki 1970'lerdeki CHP'nin yarattığı büyük değişim, gençleşme sürecinin bir benzerini 2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılında gerçekleştirmeyi hedef almış bir kadro hareketidir.
1957 yılında Ecevit, İsmet Paşa’nın milletvekilidir ve 15 yıl boyunca İsmet İnönü'nün milletvekili, İsmet İnönü'nün bakanı, İsmet İnönü'nün genel sekreteridir, 1972 yılında da Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan adayıdır. İsmet paşayla yolları ayırdığı kurultaydan sonra CHP bir kadro hareketi olarak yeniliği ve yeni kadroların iktidar umudunu temsil etmiş, 1970'lerde yapılmış dört seçimin hepsinden birinci çıkmıştır. Önemli olan dünyadaki rüzgarı ve Türkiye'ye bunun uyarlanmasını doğru yakalamaktır. Bugün 'CHP'ye oy verdiğimde ne olur' sorusunun cevabı 'ittifak ortaklarıyla 50 artı 1 olur seçimi kazanır' olsaydı zaten bunu başaracaktık. CHP kendi büyümelidir. 25'i 30-35 yaptığınızda artık seçim geçesi eliniz kalbinizde saat 9 olsun sonuçlar açıklansın diye beklemek değil; kazandığınız seçimin ilan edilmesini beklemek durumundasınız.
"ALTI OKU TARİHSEL HAKLILIĞIYLA BENİMSİYORUZ. OLGUSAL TUTARLILIĞIYLA SAHİPLENİYORUZ"
AKP ve MHP dışında bütün herkesi birleştirip 50 artı 1 olmaya uğraşmak yerine; güçlü bir sosyal demokrat parti olarak bir kaç ittifak ortağıyla başarmak mümkünken bugün herkesi bir arada tutmak ve çok güçlü, birbiriyle uyumsuz olabilecek tüm seçmen gruplarından tüm partileri bir araya getirerek yürümeye çalışmanın yükü CHP'nin kendini yeniden tanımlamasıyla aşılabilecek bir durumdur. Tayyip Erdoğan aklına geldiği yerden bu ülkeyi bölüyor. Kendine büyük parçayı alıyor sizi kimlik siyasetinde mahkum ettiği yerde ittifaklar kurmaya zorluyor. Oysa sol, sosyal demokrat partinin yapacağı iş dikine kesen bu siyaseti ve bu siyasetçiyi geride bırakmaktır. Tayyip Erdoğan ile onun tarif ettiği oyun kurallarıyla mücadele etmek yerine onun hiç bilmediği bizim de dünyadaki siyasi akrabalarımızın en iyi bildiği işi yapacağız. Bunu yaparken AKP'linin de, MHP'linin de HDP'linin de, İYİ Partilinin de dışarıda kalanın da oy kullanmayanın da; yoksuluna, emekçisine, güvencesizine birlikte dokunabilecek sol, sosyal demokrat siyaseti, özgürlükçü siyaseti, özgüvenli siyaseti yapmak boynumuzun borcu.
"DÜNYADAKİ 'SOL' İLE 'SOSYAL DEMOKRASİ' İLE CHP'NİN ALTI OKUNU ASLA VE ASLA BİRBİRİNE FEDA YA DA TERCİH ETMEK ZORUNDA DEĞİLİZ"
Dünyadaki 'sol' ile 'sosyal demokrasi' ile CHP'nin altı okunu asla ve asla birbirine feda ya da tercih etmek zorunda değiliz. Altı oku tarihsel haklılığıyla benimsiyoruz. Olgusal tutarlılığıyla sahipleniyoruz. Bugünün sorunlarına aşındırmadan geliştirecek şekilde altı okumuzu yeniden siyasetin ana öznesi yapmak durumundayız. Laiklik kavramından utanmayan, çekinmeyen, geri durmayan, devletçiliği terk edilmesi değil; devletin günü geldiğinde günü geldiği yere destek vermesi noktasında bir yaklaşım olarak gören, halkçılığı ümmetten millete geçmiş olan cumhuriyetin esas gücü olarak gören ve tek adam rejimi yerine saltanat yerine getirilmiş cumhuriyetçiliğe sahip çıkan, her gün değişmenin her an değişmenin gereğiyle devrimciliği benimseyen bir yaklaşım içinde olmanın; bugün CHP'nin en temel meselelerinden bir tanesi olduğunu görmek lazım.
"ENDÜSTRİ 4.0'A KARŞI EMEK 4.0'LA TALEP EDECEK PARTİNİN ADI CHP'DİR"
İnsanlar soruylar, 'CHP diğer partilerden farklı olarak benim hayatımda neyi değiştirecek?' Örneğin bugün bütün dünya gelişen teknolojiyi, endüstri 4.0'ı, elektriksiz, ışıksız fabrikaları tartışıp yapay zekanın iş gücünü nasıl düşüreceğini konuşuyor. Bu verimlilik artışından kar doğacak, bu kar patronların olacak garibanlar daha gariban, işsizler daha işsiz olacak. Öyle yağma yok. Ortada sol parti yoksa böyle olur. Eğer olsaydı 1970'lerde de işçi sınıfı ne sendikalaşabilirdi ne emeklilik hakkını alabilirdi ne kıdem tazminatını alabilirdi. Bugün artan verimlilikten ve kardan emeğin payını endüstri 4.0'a karşı emek 4.0'la talep edecek partinin adı CHP'dir. Dünyadaki bütün sol partiler gibi. Haftada 5 gün değil 4 gün çalışmanın, günde 8 saat değil, 5,5 saat çalışmanın, asgari ücretin artırılmasının ve çalışma günleri daraltılarak başka insanlara iş gücü yaratılması mücadelesinin Türkiye'de temsilcisi olmak durumundayız.
80 öncesi 4 işçiden 3'ünün grevli, toplu sözleşmeli sendikal hakları varken; bugün yüzde 15'e düşmesinin bunun da yüzde 10'unun kamu işçileri, yüzde 4,5'inin emekte örgütlenmiş sendika olduğunu görmek durumundayız. Bugünkü baskıyı, bugünkü sömürüyü görmek, Türkiye'deki artı değerden emeğin hakkını mutlaka talep etmek durumundayız. Beyaz yakalıları, gri yakalılar, mavi yakalıları; işçisini, ara elemanını ve mühendisin bugün emeğinin sömürüldüğünü görmeliyiz. Bugün avukatlar 12 bin liraya çalıştırılıyor. Çünkü her yerde her mesleğin fazlası var. Bu konuda CHP'nin söyleyecek sözü, ortaya koyacağı projesi vardır. Bugün tarihin en büyük hayat pahalılığı zamları yapılırken sokaklara milyonlar niye dökülmemektedir? Her akşam mazota 2 lira zam gelirken, çiftçileri sokağa dökmeyen bir sosyal demokrat parti olmaz. Gübre bu fiyat olduğunda buna büyük çiftçi eylemleri yapmayan bir sosyal demokrat parti olmaz.
"SOKAKTAN ÇEKİNMEDEN, MEYDANDAN ÇEKİLMEDEN, EYLEMDEN ÇEKİNMEDEN HAREKET ETMEK LAZIMDIR"
Emekli maaşı ayın 15'inde bitiyorsa bu emeklileri örgütlemeyen bir sosyal demokrat parti olmaz. Sokaktan çekinmeden, meydandan çekilmeden, eylemden çekinmeden hareket etmek lazımdır. Bir kanun çıkarıyorlar Adıyaman'daki tütün üreticisine hapishane yolu açıyorlar. Ne zaman tütün üreticisi sokağa çıkıyor, yolu kapatıyor, ne zaman eylem yapıyor o zaman sonuç alıyor, ertelenme alıyor. Defalarca bu burada yaşandı. CHP sokağı örgütlemek durumundadır. CHP direnci artırmak durumundadır. CHP yoksulla, işsizle, ciro yapamayan vergi yükü altında ezilen esnafla, çiftçiyle, hayvancıyla birlikte sokakta mücadelede olmak durumundadır. Bunu yaptığında CHP umut olmaktadır. CHP, 'ayıp olmasın, yanlış anlaşılmasın, sağcıların gücüne gitmesin, bizi anarşik sanmasınlar' deyip sokaktan geriye çekildiğinde, mahcubiyete düştüğünde, 'sağın söylemiyle sağcılardan oy alırım' dediğinde mağlup olmaktadır.
"BEN KENDİ KİMLİĞİMİZİ VADEDİYORUM"
Ben kendi kimliğimizi vadediyorum. Ben mücadele vadediyorum. Ben terleyen, koşturan bir genel başkan ve onunla birlikte koşacak yeni bir örgütlenme yapısı vadediyorum. Ben sokaklardaki mücadeleye güç veren bir genel başkanlık ve bir parti örgütlenmesi vadediyorum. Ben önceki genel başkanımızın çok denediği kanaat önderleri yaklaşımına saygı duyuyorum ama solcularla görüşmeyelim, sağcılarla görüşelim. Beni solculara götürmeyin yaklaşımının kamuoyunda solculuğun terk edilmesi gereken, sosyal demokrasinin utanılması gereken, sosyal demokratların uzak durulması gereken kişiler ve bir anlayış gibi algılatılmasına da isyan ediyorum. Sosyal demokratları birleştiren harç vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisidir. Bu kadar iyi niyetli bu kadar kaybedeceğini bilerek CHP'li olmanın kazanamamak olduğunu seçimlerde değil, tayinde kaybetmek, mülakatta kaybetmek, iş hayatında kaybetmek olduğunu bile bile bu partiye sahip çıkan yüce gönüllü, partisini ve ülkesini seven insanlara sahip çıkmak, onlardan çekinmemek, onlarla birlikte olmak, onları bütün Türkiye'ye övünerek ve kıvançla göstermek, onların sayılarını artırmak üzere bir siyaset yapmak lazımdır.
"SOKAĞIN SESİ BİR DEĞİŞİM OLMALIDIR SESİDİR"
CHP'liler partilerinden çekinecek, utanacak kişiler değildir. Onlar güçlü, iradeli, cesur kişilerdir. Önümüzdeki kurultayda da delegelerimizin sokaktaki sesi duyacaklarına inanıyorum. Sokağın sesi bir değişim olmalıdır sesidir. Sokağın sesi değişim olmazsa millet sandığa gitmeyecek söylentilerinin CHP'lileri tedirgin ettiği bir sestir. Sokağın sesi, 'bundan sonra ben oy kullanmam' diyen 20 yaşındaki gençleri yeniden sandığa getirmek için bir umut bulmamız gerektiğini tekrar eden sestir. Biz bu umut olmak için yoldayız. Biz bunu başarmak için yoldayız. Biz kimseye haksızlık etmek için değil; hakkımız olanı artık almak için yoldayız. Bundan sonraki süreçte hep birlikte bunu başaracağımıza inancımız tamdır."