Özgür Özel Sağlık Çalıştayı'nda konuştu: Gemi tam olarak karaya oturdu

Özgür Özel Sağlık Çalıştayı'nda konuştu: Gemi tam olarak karaya oturdu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi tarafından düzenlenen Sağlık Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, sağlık alanındaki sorunlara parmak basarak, "Öyle bir noktaya geldik ki gemi tam olarak karaya oturdu" ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisi tarafından düzenlenen Birinci Basamak ve Koruyucu Sağlık Hizmetleri Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, sağlık alanındaki sorunlara işaret ederek, "Öyle bir noktaya geldik ki gemi tam olarak karaya oturdu" dedi.

CHP, sağlık alanındaki meslek birlik başkanlarının da katılımıyla Birinci Basamak ve Koruyucu Sağlık Hizmetleri Çalıştayı düzenledi.

Çankaya Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen çalıştayın açılışına CHP Genel Başkanı Özel de katıldı. Özel, burada yaptığı konuşmada, sağlık alanında yaşanan sorunlara işaret ederek, şöyle konuştu:

"Bugün Gölge Sağlık Bakanımız Sayın Zeliha Aksaz Şahbaz'ın organizasyonunda meslek örgütlerimizle ve sağlık alanının tüm paydaşlarıyla birlikte birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetleri çalıştayı gerçekleştiriliyor. Türkiye'nin birinci partisi olarak iktidarın sağlık politikalarının yarattığı hatta yaratacağı sorunları daha ortaya çıkmadan yıllar önce ve tüm o süreç başlarken sağlık meslek örgütlerinin uyarılarını dikkate alarak dile getirmiş bir parti olarak artık sorunların tespitinden çok vatandaşın yaşadığı bu sıkıntıların nasıl ortadan kaldırılacağına yönelik sözleri söylemenin ve bu konuda kendi programımızı somutlaştırıp iktidarımızın ilk haftasında, ayında, ilk altı ayında neleri ne şekilde kimlerle birlikte hangi takvimde nasıl bir kararlılıkla hayata geçireceğimizi söylediğimiz bir evredeyiz. Hatta CHP'de ya da diğer muhalefet partilerindeki bizler gibi sağlık ve örgütlerinden gelen hekimler, eczacılar, veterinerler sözlerini söylediklerinde kendi partilerinde dahi 'efendim bu alanda iktidar güçlü, buraları eleştirmeyelim' gibi iletişime yönelik uyarıların alındığı dönemlerden geçtik. Şimdi öyle bir yere geldik ki deyim yerindeyse gemi tam olarak karaya oturdu. Ve ne yaşandı derseniz, bir cümleyle söylemek gerekirse bu salon haklı çıktı"

"BU SALONA KİMSE GÜNDELİK SİYASETİN PARTİLER ARASI REKABETİN BİR PARÇASI OLMAYA GELMEDİ"

"Bu salona elbette bir siyasi partinin davetiyle gelinmiştir. Ancak bu salona kimse siyaset yapmaya gelmedi. Daha doğrusu gündelik siyasetin partiler arası rekabetin bir parçası olmaya gelmedi. Zaten biz de o niyetle toplanmadık. Ama bu salon sağlığın, siyasetinin yani siyasetin sağlığa yönelik kısmının doğru kurgulanmasını ifade etmek için bir araya toplandı. Bu salon her şeyi çok bilenlerin değil birbirinin aklına değer verenlerin oluşturduğu bir topluluk. Bu salon meselelere bütüncül bakan, ekip çalışmasıyla çalışıldığı takdirde hem sahada sağlık hizmetlerinin hem de sunumundan önce tasarımında sağlık politikalarının başarılı olacağını en iyi bilen bu salon"

"KİŞİ BAŞINA KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ İÇİN AYRILAN TUTAR SADECE BİN 243 LİRADIR"

Koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi ortadayken 2024 yılı için hazırlanan bütçede kişi başına koruyucu sağlık hizmetleri için ayrılan tutar sadece bin 243 liradır. Yani bu devlet her birimizin sağlığını korumak için sadece bin 243 lira ayırmıştır. Bu meseleye asıl nereden bakıldığını göstermek için en önemli göstergedir. Sağlık Bakanlığı’nın 2024 bütçesinin başlangıç ödeneğinin yüzde 27,6’sı, kabaca dörtte biri koruyucu sağlık hizmetlerine, dörtte üçü tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılmış durumdadır.

Ama bugün Sayıştay raporlarına yansıyan gerçeklik. Yani hem hastalara bir yıl sonrasına tomografi verildiğinin tespiti ve bunun sağlık hizmetlerini aksattığı hem de bunun devlete çok pahalıya geldiği gerçeklerini ne kendisi gizleyebilmiştir, ne bugün yerine gelen Sayın Bakan'ın bu konuda bir irade gösterme imkanı vardır. Doğruları biliyorlardır, görüyorlardır. Bu konudaki tespitleri aslında siz ve bizden farklı değildir. Ama sorunların en iyisini de en kötüsünü de atayanın aynı kalem, imzanın aynı imza, mürekkebin aynı mürekkep, mantığın ise piyasacı ve bir alanı, ticari bir alanı bir yerlere rezerve etmek, hatta uzun vade rezerve etmeye yönelik olan ticari anlayışın kendisidir. Kalem değişmeden, mürekkep değişmeden, imzayı atan değişmeden bu mantığın değişmeyeceği de açıkça ortadadır.

"İktidarın sorun çözen değil bu sorunları derinleştiren politikalarını maalesef takip ediyoruz"

Yurttaşlarımızın yaşadıkları yerlere en yakın noktada düzenli sağlık kontrolü ve erken tanı testleri yaptırabilmelerini temin etmek zorunda olduğumuzu biliyoruz. Ücretsiz periyodik aşılamaların gerçekleşme oranını derhal artmak zorunda olduğunu, bununla ilgili bir acil durum planı ilan edilmesi gerektiğinin farkındayız. Ancak iktidarın sorun çözen değil bu sorunları derinleştiren politikalarını maalesef takip ediyoruz. 2023 yılında kızamık ve verem gibi pek çok aşının zamanında tedariği yapılmadığı için aşılama hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşandı. Temmuz 2024’te Sağlık Bakanlığı’nın aşı deposundan, beşli karma, kızamık, kızamıkçık, kaba kulak, Hepatit A, Hepatit B, su çiçeği ve anti serumlarla ilgili dağıtımın yapılmadığını endişe ile takip ettik. Öte yandan 2024 tedavi edici sağlık programı için ayrılan bütçenin yüzde 11’inden fazlası biraz önce bahsettiğim şehir hastanelerinin kira bedellerini karşılamak üzere ödendi. Bu rakam 55,5 milyar liradır. Milletin cebinden kuruş çıkmayacak denilen hastanelerin kullanım bedeli için bütçeden bu yıl dahil 2026 yılı sonuna kadar üç yılda toplam 186 milyar lira ödenecektir. Hiçbir konuda işini ciddiye almayan ve artık bugünkü süreci bakalım, bugünler de geçecek, bu krizi atlaksak her sorunun çözüleceğine inanacaklar diyen iktidarın boş vermişliği, sağlığı doğrudan tehdit etmektedir.

"Seçimlere gitmeye iktidarı devralmaya hazırlanıyoruz"

Önümüzdeki Türkiye Cumhuriyeti’nin iktidarında gerçek anlamda halkın iktidarı kurulduğunda bu sorunlar kökünden çözülecektir. Hastaneler milletin, hizmet etme görevi devletin. Onuru ile yaşama hakkı da bu milletindir. Tüm bunların ışığında şunu ifade etmek isterim ki biz bu salona kendileri için daha onurlu mesleki gelecekler, daha iyi sosyal haklar, daha iyi ekonomik koşullar vaat ediyor muyuz? Vaat etmezsek çok yanlış yaparız ama ne bu toplantının konusu odur, ne bu salonun temel ve öncelikli beklentisi budur. Bu olmalıdır, zaten süreç içinde olacaktır.